Yetmişli yıllar, bir kamu bankasından kredi veriliyor. Şu kadar hayvanım var tesis yapmak istiyorum diyorsunuz, banka yetkilisi geliyor, hayvanları görüyor, sonra hayvanınızın sayısına göre krediniz onaylanıyor.

İlçemiz ova köylerinin birinden yapılan başvuru için banka yetkilisi geliyor, görüyor, gidiyor, kredi de onaylanıyor. Aynı köyden bir başka başvuru daha var ona da birkaç gün sonra banka yetkilisi geliyor koyunları görüyor.

Yalnız bir uyarıyı da ihmal etmiyor “Koyunlara bir şey demiyorum ama köpeği değiştirin gücüme gidiyor.”

KROKİ İLE GÖNDERİLEN MEKTUP

İnegöllü Ankara’da yükseköğrenimini yapıyor. İnegöl’deki bir arkadaşına mektup gönderecek, fakat arkadaşının mektup adresini bilmiyor.

Zarfın üzerine “Bu mektubu götürecek postacıya şimdiden teşekkür ediyorum.” yazıyor. Başlıyor zarfın üzerine “Postanenin karşı sokağına geç, iki yüz metre sonra sola dön, üç yüz metre sonra sağa dön” gibi işaretlerle çizerek tarif etmeye. Mektup yerine ulaşmıştır.

KULACA’DANIM AĞABEY

Yetmişli yıllar; daha önce İnegöl’de İngilizce öğretmenliği yapmış bir bayan öğretmenin, İngiltere ziyaretinde yolun ortasından gittiğini gördüğü aile hakkındaki “Bunlar kesin Türk” düşüncesi, “İnegöllüyüz” cevabıyla doğruluk kazandı.

Yine yetmişli yıllar Hollanda Amsterdam Harlem Strad; cadde ortasında adamın biri yürüyor, Türk olduğu belli. İnegöllü sürücü de adamı geçemediği için bağırıyor “Hemşehrim İnegöllü müsün?” yaya dönerek cevap veriyor “Kulaca’danım ağabey.”

KUM HAVUZUNUN ÖTESİNE GEÇEN İNEGÖLLÜ

Yıl 1978 İnegöl Endüstri Meslek Lisesi’nin beden eğitimi öğretmeni Mehmet Demirkıran, okulun bahçesine öğrencilerin atletizm yapmalarını kolaylaştıracak, atletizmi sevdirecek düzenlemeler yapar.

Adımla Atlama sporunda kullanılan “Kum Havuzu” da bunlardan biridir. Derslerde de bunları kullandırıyor, nasıl kullanmaları gerektiğini ve kurallarını öğretmeye çalışıyordu. Beklenmeyen bir şey oldu öğrenci İmdat Ergün o kadar iyi sıçramıştı ki kum havuzunun arkasına düştü.

Bir daha atlaması istendi aynı şey yine oldu. Öğrenci yine kum havuzunun ötesine geçebiliyordu. Hoca ertesi gün Bursa Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğüne gidip bilgilerini teyit edip, havuzun ölçülerini yeniden kontrol etti, ölçüler doğruydu.

Bir yıldızı tespit etmiş olmanın mutluluğu içinde döndü. Ama o özel yetenekli öğrencisini atletizm yapmaya ikna edemedi.

KÜRSÜ, GÜRSU OLURSA

İnegöl Belediyesinde bir milli bayram öncesi yoğunluğu yaşanıyordu. Yöneticilerden biri, bir çalışana “Bu sandalyeler kürsüye gidecek dedi”. Çalışan sandalyeleri Gürsu’ya gidecek diye anladı. O da başka bir çalışana “Bu sandalyeler Gürsu’ya gidecekmiş” dedi.

O da “Sen yanlış anladın herhalde, sandalyeler niye Gürsu’ya gitsin? Gürsu’ya gidecek kimse mi var ki, yeniden öğren” dedi. Yeniden öğrenilince durum anlaşıldı.

TURHAN ŞAHİN'İN ÖYKÜ TADINDA İNEGÖL isimli eserinden düzenlenip yayına hazırlanmıştır.