Geçtiğimiz hafta Yüksekova'da köpekler 12 yaşında bir çocuğu parçaladı.
Benim evimin etrafında da köpekler sürü halinde geziyorlar. Çoluk çocuğumuzu site duvarları dışına salamıyoruz. Belediyeye şikayet ediyoruz. Onlar da imkanlar ölçüsünde toplamaya çalışıyorlar. Ancak her toplamada önemli bir sorunla karşılaşıyorlar. Köpeklerin toplanmasına karşı çıkan vatandaşlar.
45 yaşımdayım. 22 yıldır gazete çıkarıyoruz. Ancak ben bu kadar akıl tutulmasının yaşandığı bir konu hatırlamıyorum. Çocuklar parçalanıyor, insanlar ölüyor. Toplum sessiz. Üç beş it severe teslim olmuş durumda. Hükümet uzun zaman sonra yarım yamalak bir karar çıkarttı. Uygulaması da belediyelerin keyfine bırakıldı. Sorun yine çözümsüz.
Bu konu sadece hayvan severlikle izah edilemez. Çünkü köpekler kedileri de, koyunları da başka hayvanları da parçalıyor. Ama kimse kedilerin veya diğer hayvanların hakkını savunmuyor. Sadece köpekler savunuluyor.
Sosyal medyada bir anket önüme düştü. Soru, "İki yanan evin birinde bir çocuk diğerinde ise köpeğiniz bulunuyor, hangisini kurtarırsınız?" Köpeğimi diyen insanlar var. Gerçekten inanılır gibi değil.
Ve öyle bir hava yaratıldı ki hastane koridorunda gezen ya da metroda otobüste insanların arasında gezip tehdit oluşturan köpeklere kimse hoşt bile diyemiyor.
Artık bu iş çığırından çıkmış durumda. Bu konudan şikayetçi olanlar olarak biz de onlar kadar tepkimizi ortaya koymak zorundayız.
Dünyanın gelişmiş hiçbir ülkesinde başıboş sokak köpeği göremezsiniz.
Belediyeler insanın can güvenliği söz konusu olan bu konuda birkaç köpek severe teslim olmamalılar.
Sokaklarında inanların güvenle gezemediği bir yerde diğer yapılan hizmetlerin kıymeti harbiyesi yok…
Bu konu maalesef "muhafazakar” AK Parti döneminde hortladı. Ve onlar da kendi büyüttükleri canavar karşısında kaseti geri saramıyorlar.
Yazık gerçekten çok yazık…