Telgraf, İnegöl’den yıllar önce Yenişehir’e gelmişti aslında. Yenişehir, Osmanlı zamanında genellikle İnegöl’den daha büyük ve daha gelişmiş bir şehirdi.

İNEGÖL’ÜN TELGRAF İLE TANIŞMASI-1

Osmanlı’da klasik devirlerde yapılmakta olan geleneksel haberleşme ve posta faaliyetlerini bir kenara bırakırsak, ilk modern posta teşkilatının II. Mahmud Devri’nin sonlarına doğru, 1830’larda, kurulduğunu söyleyebiliriz. II. Mahmud’un çabaları sonucunda İstanbul’da ilk modern postane 1840’ta açıldı.

Modern posta teşkilatının ilk örneklerini gören II. Mahmud, haberleşmede bir çığır açacak olan telgraf hatlarının ülkesine gelişini göremeden vefat etti.

Bu topraklarda ilk telgraf hattı Kırım Savaşı sırasında açıldı ve 19 Ağustos 1855’te Edirne’den İstanbul’a ilk telgraf çekildi. Bu ilk telgraf hattı aynı yıl içinde Edirne’den Şumnu’ya uzatıldı. Yeni iletişim aracı telgraf, kısa sürede benimsendi ve yaygınlaştı.

İnşaat maliyetinin çok ağır olmaması, hızlı haberleşme imkânı sağlaması gibi özellikler telgrafın çekici yönlerinin başında geliyordu. Öyle ki, halk “Telgırafın telleri” üstüne türküler bile yaktı. Dönemin diğer bütün teknolojik icadları gibi telgrafı da Osmanlı memleketine Avrupalı yatırımcılar getirdiler.

1860’lardan itibaren telgraf hizmeti memleket genelinde hızla yaygınlaştırıldı. Sultan Abdülhamid Devri’nde (1876 – 1909) telgraf hizmeti Anadolu’nun birçok yerine götürüldü. Bu hizmetin yaygınlaştırılmasında uyanık bir padişah olan Abdülhamid’in memleketteki gelişmeleri anında öğrenmeye yönelik beslediği merak etkili olmuştur.

Telgraf, İnegöl’den yıllar önce Yenişehir’e gelmişti aslında. Yenişehir, Osmanlı zamanında genellikle İnegöl’den daha büyük ve daha gelişmiş bir şehirdi.

Çünkü klasik ticaret ve hac yolu Yenişehir’den geçmekteydi. İnegöl ise, Uludağ’ın doğu eteklerinde sapa bir mevkide kalıyordu. On Yedinci Yüzyılın ünlü seyyahı Evliya Çelebi, Yenişehir’de bin üç yüz kiremit (hâne) sayarken; İnegöl’de ancak bin kiremit tespit etmişti.

Yenişehir’de 1879-1880’den beri telgraf-hâne bulunmaktaydı. Bu döneme ait Bursa Yıllığı’nda Yenişehir Posta ve Telgraf Memuru Kadri Efendi’nin ismi yazılıdır.

1883-1884 yılına gelindiğinde Yenişehir Telgraf İdaresi’nin başında aynı zât devam etmekteydi. O zamanlarda Yenişehir, bölgenin telgraf ve posta merkezi olma durumunda bulunmaktaydı.

Yukarıda belirtilen yıllar arasında Yenişehir’in yakınındaki İznik ve İnegöl’de telgraf hatları henüz bulunmamaktadır. Bu yerlerdeki insanlar telgraf haberleşmesi yapmak istediklerinde Yenişehir’e gelmek zorundaydılar.

1884 yılına gelindiğinde İnegöl Halkı, artık kendi ilçelerinde de bir telgraf-hâne açılması için faaliyetlerini yoğunlaştırdılar. O dönemde en az ortalama dört saatlik İnegöl –Yenişehir yolunu bir telgraf çekmek için kullanmak istemiyorlardı.

Bu isteklerinde son derece haklı sayılırlar; çünkü telgraf çekmeye kalkışan bir İnegöllü tam bir gününü bu işe ayırmak zorunda kalıyordu (Yenişehir’e gidiş ve dönüş sekiz saat sürüyordu o dönemde).

İNEGÖL’ÜN TELGRAF İLE TANIŞMASI-2

İnegöllüler, telgrafa kavuşmak için kendi aralarında ciddi bir para topladılar. Altına çevrilen bu parayla yüz yirmi altın alındı. İnegöl’ün o dönemki temsilcileri, telgraf-hâneye kavuşma taleplerini Hüdâvendigâr Valisi’ne ilettiler.

Vali bu duruma olumlu yaklaşıp, konuyu derhal İstanbul’daki Telgraf Nezâreti’ne ahalinin bir dilekçesini de ekleyerek, resmî surette yazdı.

Osmanlı Devleti’nde önemli bir icraat yapılmadan önce Şûrâ-yı Devlet’in görüşü sorulurdu. Bu yüksek kurul, işin uygun olup olmadığına dair bir nevi uzman kuruluş sıfatıyla görüş belirtirdi. İnegöl’e telgraf-hâne açılması olayı hakkındaki en detaylı belge Şûrâ-yı Devlet’in hazırladığı 1 Eylül 1884 tarihli ve bol mühürlü belgedir.

Bu belgede İnegöl’e telgraf-hâne açılması gerektiği yazılıdır. Özellikle ahalinin kendi aralarında topladığı yüklü miktarda yardım parası telgraf hatlarının döşenmesi için zaten yeterlidir. Devletin inşaat konusunda ayrıca bir harcama yapmasına gerek kalmamaktadır. İnegöllüler telgraf istasyon binası kurmak için gerekli olan yeri de sağlamışlardır.

Ayrıca İnegöl, merkezî bir yerdir ve sürekli gelişme göstermektedir. Böyle bir yer için telgraf şarttır. Zaten Yenişehir’de mevcut bulunan telgraf hatlarının biraz daha uzatılması İnegöl’ü kapsaması için yeterlidir.

Bütün bu olumlu uzman görüşüyle Şûrâ-yı Devlet raporu, Dahiliye Nazırı Edhem Paşa’nın önüne gitmiştir. Dahiliye Nazırı Edhem Paşa, bu rapordaki görüşü 12 Eylül 1884’te onaylamış; imzalamış ve Sadrazam’a göndermiştir. 12.09.1884 tarihli ve imzalı yazısıyla kendisine Şûrâ-yı Devlet’ten gelen talebi özetleyerek tekrarlamış ve İnegöl’de Telgraf-hâne kurulmasının gerekli olduğunu teyid etmiştir.

Dönemin sadrazamı Said Paşa tarafından 17.09.1884 tarihiyle İnegöl’e telgraf işini onaylanmıştır. Konu son kez ve en üst merci olan Saray’a sunulmuştur. Padişah tarafından hemen onay çıkmış ve İnegöl’e resmen telgraf-hâne açılması kesinleşmiştir.

İnegöl’ün telgraf-hâne izni 18.09.1884 tarihlidir. Muhtemelen iki-üç ay içinde inşaat da bitmiş olmalıdır. Bu hesapla İnegöl’ün 1885’ten itibaren telgraf haberleşmesi imkânına kavuştuğu söylenebilir.

Bu söylediklerimizi kanıtlayan en önemli belge 1885 Yılına ait Bursa Yıllığı’ndaki kayıttır. İnegöl Kazası’nın memurlarının yazılı olduğu bölümde Telgraf Memurluğu’na vekâleten bakan İbrahim Efendi ile katibi Niyazi Efendi’nin adları kayıtlıdır. Burdan da artık İnegöl Telgraf-hânesinin kurulmuş olduğu görülmektedir.

Sonuç olarak denilebilir ki; telgraf, telefondan çok önce insanların gündelik hayatına girmiş oldukça önemli yer edinmiş bir iletişim aracıdır. İnsanlar, İnegöl örneğinde olduğu gibi, bu iletişim imkânına kavuşmak için büyük bir heves göstermişlerdir.

Sonrası…. Yâni, günümüz.

Malum: Telefon ve internet çılgınlığı almış başını gidiyor ve Telgraf çeken kalmadı herhalde.

SALİH EROL