Kethüda Ne Demekti, Nereden Geliyor?

Kethüda kelimesi, Farsça kökenli olup “yardımcı”, “vekil” ya da “temsilci” anlamına gelir. Osmanlı Devleti’nde pek çok alanda kullanılan bu unvan; köy kethüdası, esnaf kethüdası, yeniçeri kethüdası gibi farklı görevlerde karşımıza çıkar. Yani kethüda, bir topluluğun sözcüsü, yönlendiricisi ya da temsilcisidir. Peki, işin içine “akıl” kelimesi girince ne oluyor?

Akıl Kethüdâsı Kimdi, Ne İş Yapardı?

Osmanlı döneminde “akıl kethüdâsı” ifadesi, özellikle zihin sağlığı yerinde olmayan kişilerin hukuki işlerini takip eden, onların haklarını koruyan kişiyi tanımlamak için kullanılırdı. Günümüz hukuk sisteminde bu görevin karşılığına “vasi” ya da “yasal temsilci” diyebiliriz.

Özellikle akli dengesi yerinde olmayan bireylerin miras, evlilik, tapu gibi konularda hak kaybına uğramaması için devlet nezdinde bir “akıl kethüdâsı” atanırdı. Bu kişi, temsil ettiği bireyin kararlarını veremez ama onun adına kararları takip eder, işlemleri gerçekleştirirdi.

Osmanli Sarayındaki Lezzet Nöbetçisi Kimdi Çeşnicibaşı Kime Denir, Ne İş Yapardı Biliyor Musunuz

Mahkemelerde Zihinsel Engelliler İçin Atanan Temsilci

O dönemlerde akıl hastaları ya da zihinsel engeli olan bireylerin bireysel haklarını korumak oldukça önemliydi. Şer’iye sicillerinde (kadı kayıtları) bu kişilerin adına işlem yapacak kişilere “akıl kethüdâsı” denirdi. Bu kişi çoğu zaman bir akraba, bazen de mahallede güvenilen biri olurdu. Kadı huzurunda yemin ederek göreve başlardı.

Bu temsilcilik görevi sırasında kişinin mal varlığı, evlilik kararı, vasiyet gibi önemli kararlarında akıl kethüdâsı devreye girerdi. Elbette her işlem kadı gözetiminde yapılırdı ve suistimale karşı sıkı önlemler alınırdı.

Vesayet Kavramının Osmanlı’daki Karşılığı Gibi

Günümüzde vesayet altına alınan kişilere vasi tayin edilirken, Osmanlı’da bu işlem “akıl kethüdâsı” ile yürütülürdü. Modern hukukta bu kişilerin hakları mahkeme kararıyla korunurken, Osmanlı’da bu iş biraz daha toplumsal itibar ve güven esasına dayanırdı. Kethüda seçilecek kişi toplumda dürüstlüğüyle tanınmalı, mahallenin ya da kadının güvenini kazanmış olmalıydı.

Osmanlı Tarihinde 'Buyurun Cenaze Namazına' Deyiminin Kökeni (3)

Yalnızca Akıl Hastaları İçin Değil

Akıl kethüdâsı kavramı, yalnızca akıl hastaları için değil; aynı zamanda yaşlılık, zeka geriliği ya da geçici ruhsal bozukluklar yaşayan kişiler için de kullanılabiliyordu. Hatta bazen savaşta yaralanıp zihinsel dengesini kaybeden gaziler için de bu tür bir temsil mekanizması devreye girerdi.

Tarihin Tozlu Raflarında Unutulmuş Bir Kavram

Günümüzde artık “akıl kethüdâsı” diye bir görev bulunmasa da, Osmanlı’daki bu uygulama modern hukuk sistemimizin temellerinden biridir. Bugünkü vasilik sistemi, akıl kethüdâsı geleneğinin devamı niteliğindedir. Her ne kadar ismi değişmiş olsa da temel amaç aynı: zihinsel olarak karar veremeyecek durumdaki bireylerin haklarını korumak.

Yağış Uyarısı Geldi: Ege ve Akdeniz’in Bazı Bölgelerinde Sağanak Bekleniyor
Yağış Uyarısı Geldi: Ege ve Akdeniz’in Bazı Bölgelerinde Sağanak Bekleniyor
İçeriği Görüntüle

Osmanlı’nın sosyal yapısında insan haklarına verilen önemin bir örneği olan bu görev tanımı, toplumun zayıf bireylerine gösterilen duyarlılığın da bir yansımasıdır. Akıl kethüdâsı, yalnızca bir temsilci değil; aynı zamanda toplumun vicdanını yansıtan önemli bir figürdü.

osmanlida-yasak-olan-meyve-butun-agaclar-yakildi-9a726c

Bugünkü Yansımaları Nerede Görülüyor?

Bugün adliyelerde vasi tayini yapılırken, bireyin zihinsel ya da fiziksel durumu detaylı olarak raporlanır, bir mahkeme kararı ile vasi belirlenir. Bu kişi akıl kethüdâsı gibi temsil ettiği kişinin parasını, malını ya da önemli kararlarını yönetebilir. Ancak her karar denetlenir ve kişiye zarar vermemesi sağlanır. Kısacası, akıl kethüdâsının tarihsel mirası, modern hukukta yaşamaya devam eder.

“Akıl kethüdâsı” terimi, Osmanlı’nın sosyal adalet anlayışının dikkat çeken örneklerinden biridir. Zihinsel yetersizlik nedeniyle karar veremeyen bireylerin korunması, yalnızca bir görev değil; aynı zamanda toplumun ortak sorumluluğuydu. Bu unutulmuş kavram, bugünkü vesayet sistemiyle paralellik gösterse de, taşıdığı insani ve toplumsal değerler bakımından hâlâ saygıyla anılması gereken bir uygulamadır.

Kaynak: HABER MERKEZİ