Bu hafta Cuma günü camilerde okunacak olan 20 Haziran 2025 tarihli haftanın Cuma Hutbesini paylaşıyoruz.
Bu haftaki Cuma Hutbesinin konusu: HER YAZ YENİ BİR HEYECAN: CAMİ, ÇOCUK VE KUR’AN
Hutbenin word, pdf ve ses halini haberimizin sonunda bulabilirsiniz.
20 Haziran 2025 tarihli haftanın Cuma Hutbesi
HER YAZ YENİ BİR HEYECAN: CAMİ, ÇOCUK VE KUR’AN
Muhterem Müslümanlar!
Bir eğitim öğretim yılı daha sona erdi. Milyonlarca çocuğumuz bu seneki eğitimlerini bugün itibariyle tamamlayıp yaz tatiline girecekler inşallah. Yaz ayları, çocuklarımız ve gençlerimiz için sadece dinlenme zamanı değil; aynı zamanda hayatlarını şekillendirecek önemli tercihler ve sınavların yapıldığı kritik bir dönemdir. Yüce Rabbim, yavrularımızı hem dünya hem de ahiret sınavlarında başarılı eylesin. Onların bugünlere gelmesine vesile olan anne ve babalardan, öğretmenlerden ve emeği geçen herkesten razı olsun.
Aziz Müminler!
Çocuklar, Yüce Rabbimizin bizlere bahşettiği büyük bir nimet aynı zamanda bir emanettir. Onlar; Kur’an’ın ifadesiyle ‘dünya hayatının süsü’[1], Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in diliyle de amel defterimizi açık tutacak iyilik ve hayır kaynağımızdır.[2] Onları; Allah ve Resûlünün sevgisiyle büyütmek, hayatlarını güzel ahlakla süslemek ailelerin, toplumun, ilgili bütün kurum ve kuruluşların en başta gelen sorumluluğudur. Allah Resûlü (s.a.s), وَإِنَّ لِوَلَدِكَ عَلَيْكَ حَقًّا “Çocuğunun senin üzerinde hakkı vardır.”[3] buyurarak bu sorumluluğu bizlere hatırlatmaktadır.
Kıymetli Müslümanlar!
Çocuklarımızı Allah’a iyi bir kul, ailesine ve topluma faydalı bir insan olarak yetiştirmek onların üzerimizdeki hakkıdır. Evlatlarımızın dünyevî başarıları için çaba sarf etmek ne kadar önemli ise, onlara helal ve haram duyarlılığı kazandırmak, onları günahlardan korumak da bir o kadar önemli ve değerlidir. Resûl-i Ekrem (s.a.s), “Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.”[4] buyurarak bu konuya dikkat çekmektedir.
Değerli Müminler!
İçinde yaşadığımız çağda çocuklarımız ve gençlerimiz her zamankinden daha fazla tehdit altındadır. Batıl ideolojiler, seküler hayat tarzı dayatmaları, ahlaki değerlerimizi yozlaştıran toplum projeleri ve ifsat edici medya içerikleri; gençlerimizi milli ve manevi değerlerimizden uzaklaştırmak için tüm gücüyle çalışmaktadır. Dijital platformlarda yayılan sanal kumar, şiddet içeren oyunlar ve fıtratı bozan paylaşımlar; evlatlarımızı ahlaki erozyona, yalnızlığa ve ‘akran zorbalığına’ maruz bırakmaktadır. Bu tehlikeli akımlar, gençlerimizi; ailesine, milletine ve dinine yabancılaştırmakta, onları merhametsiz, duyarsız ve hedefsiz bir insan haline getirmektedir.
Aziz Müslümanlar!
Bütün bu olumsuzluklardan çocuklarımızı ve gençlerimizi korumanın yolu; onları Peygamberimiz (s.a.s)’in güzel ahlâkıyla yetiştirmektir. Yüce Rabbimizin, “Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun...”[5] emri gereğince her türlü zararlı akımdan muhafaza etmektir. Allah Resûlü (s.a.s)’in, “Yedi yaşına geldiklerinde çocuklarınızı namaza alıştırın.”[6] tavsiyesine uyarak evlatlarımızı ibadet bilinciyle yetiştirmektir. وَلَا تَرْكَـنُٓوا اِلَى الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا “Zalimlere asla meyletmeyin.”[7] ayeti mucibince onlara; zalimin karşısında, mazlumun yanında yer alma; din, vatan ve millet için var gücüyle çalışma şuuru kazandırmaktır.
Kıymetli Müminler!
Çocuklarımızın manevi gelişimlerine katkı sağlayacak, iyi bir insan olarak yetişmelerine vesile olacak yaz Kur’an kurslarımız 30 Haziran’da başlıyor inşallah. Kayıtlarımız devam etmektedir. Yaz Kur’an kursları; eğlenirken faydalı bilgilerin öğrenildiği, yeni arkadaşlıkların kurulduğu, camiyle bağların kuvvetlendiği, sorumluluk duygusunun geliştiği ilim ve hikmet yuvalarıdır. Bu kurslar sayesinde yavrularımız, hem yaz tatilinin neşesini yaşamakta hem de hayat boyu kendilerine rehber olacak Kur’an’la tanışmaktadır. Bugün öğrenecekleri bir dua, bir sûre, sahih bir dini bilgi; onların yarınlarını şekillendirecek, kalplerine inanç ve umut olacaktır.
Sevgili Anne Babalar!
Ebeveyn olma sorumluluğumuzun gereği olarak çocuklarımızı yaz Kur’an kurslarımızla buluşturalım. Unutmayalım ki, onların tertemiz zihinlerini ve gönüllerini sahih ve doğru dini bilgi ile donatmaz isek birçok hurafe, yanlış bilgi ve düşünceye maruz kalırlar. Bu da bizim; dünyada büyük bir vebale girmemize, ahirette ise hüsrana uğramamıza sebep olur.
Hutbemi Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in şu hadisiyle bitiriyorum: “Kur’an’ı öğrenin, okuyun ve okutun. Kur’an’ı öğrenen, okuyan ve onunla amel eden kimse, her tarafa koku yayan misk dolu bir kaba benzer...”[8]
[1] Kehf, 18/46.
[2] Müslim, Vasiyye, 14.
[3] Müslim, Sıyâm, 183.
[4] Tirmizî, Birr, 33.
[5] Tahrîm, 66/6.
[6] Ebû Dâvûd, Salât, 26.
[7] Hûd, 11/113.
[8] Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’an, 2.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İnanç haberleri için TIKLAYINIZ!
Astroloji ve Rüya haberleri için TIKLAYINIZ!
Kadın Aile haberleri için TIKLAYINIZ!
Kültür Sanat haberleri için TIKLAYINIZ!
Haftanın Cuma Hutbesi Word hali için yandaki linki tıklayınız: W Cuma Hutbesi Her Yaz Yeni Bir Heyecan, Cami, Çocuk Ve Kur’an Gencgazete
Haftanın Cuma Hutbesi PDF hali için yandaki linki tıklayınız: P Cuma Hutbesi Her Yaz Yeni Bir Heyecan, Cami, Çocuk Ve Kur’an Gencgazete
Haftanın Cuma Hutbesi ses hali için yandaki linki tıklayınız: S Cuma Hutbesi Her Yaz Yeni Bir Heyecan, Cami, Çocuk Ve Kur’an Gencgazete
13 Haziran 2025 tarihli haftanın Cuma Hutbesi
DÜĞÜN YAPMANIN DA BİR ÂDÂBI VARDIR
Muhterem Müslümanlar!
İnsanların hayatındaki en önemli günlerden ve dönüm noktalarından biri de evliliktir. Evlilik; bir erkek ve bir kadının Allah’ın emri, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in sünnetine uyarak meşru bir nikâhla hayatlarını birleştirmesidir. Evlilik; eşlerin gözünü haramdan koruyan, iffetini muhafaza eden[1], hürmet ve saygınlıklarını güvence altına alan güçlü bir kalkandır. Temiz ve sağlıklı bir neslin, sağlam ve güçlü bir toplumun teminatıdır. Cenâb-ı Hak, evliliğe mesafeli duran müminleri mutedil ve ölçülü bir hayata şöyle davet etmektedir: “Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı iyi ve temiz şeyleri kendinize haram kılmayın ve Allah’ın koyduğu sınırları da aşmayın. Zira Allah haddi aşanları sevmez.”[2]
Aziz Müminler!
Evliliğin ilanı olan nişan, nikâh ve düğün gibi merasimler ise sevinç ve mutluluğu paylaşmanın zarif yollarıdır. Gönülleri kaynaştırmanın, birlik ve beraberliği güçlendirmenin, dostlukları pekiştirmenin nadide fırsatlarıdır. Her işimizde olduğu gibi nişan, nikâh ve düğün merasimlerindeki ölçümüz, yüce dinimiz İslam’dır. Dinimiz, düğün merasimlerinde erkeklerin ve kadınların kendi aralarında mahremiyete riayet ederek meşru sınırlar içerisinde eğlenmelerine izin vermiştir. Ancak mahremiyetin gözetilmediği, tesettürün hiçe sayıldığı, alkolün tüketildiği, sevinçleri kedere dönüştüren silahlı kutlamaların yapıldığı, yüksek sesli müziklerle gece gündüz demeden çevrenin rahatsız edildiği, oluşturulan konvoylarla insanların can ve mal emniyetinin hiçe sayıldığı bir eğlence anlayışı dinimizde yoktur.
Kıymetli Müslümanlar!
Sade bir yüzük, içtenlikle yapılan bir dua, küçük bir ikram ile gerçekleşmesi gereken düğün merasimleri; maalesef, günümüzde, israf ve gösterişin zirveye çıktığı törenlere dönüşmüştür. Şatafatlı salonlardan israf kokan menülere, tesettüre uymayan kıyafetlerden hediyeleşme ruhundan uzak adeta bir borç gibi değerlendirilen takı yarışlarına kadar abartılı yapılan her şey, evliliğin ruhunu bozmaktadır. Allah Resûlü (s.a.s)’in bu husustaki uyarısı gayet açıktır: خَيْرُ النِّكَاحِ أَيْسَرُهُ “Nikâhın en hayırlısı, en kolay olanıdır.”[3] Dolayısıyla; evlilik teklifi, kız isteme, söz kesimi, kına ve çeyiz gibi evliliğe atılan adımlar, ailelerin ve gençlerin altından kalkamayacağı yükler haline getirilmemelidir. “Gelin hamamı”, “Bekârlığa veda partisi”, “Cinsiyet partisi”, “Bebek geliş kutlaması” gibi dinimizde ve kültürümüzde yeri olmayan, Allah’ın haram kıldığı günahlara kapı aralayan etkinliklere asla tevessül edilmemelidir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in, fıtratın gereği saydığı çocukların sünnet edilmesi,[4] amacından koparılmamalıdır. Sünnet düğünleri; abartılı kıyafetler, israfa varan harcamalar ve uzun konvoylar ile gösteriş ve övünç vesilesi haline getirilmemelidir.
Değerli Müminler!
Unutmayalım ki; evlilikler sadelikten uzaklaşıp, gösterişe dönüştükçe ağır bir yük haline gelmektedir. Bu durum da gençlerimizi evlilikten soğutmakta ya da onların hiç evlenmemelerine sebep olmaktadır. Düğünlerde, “Allah rızası” yerine “El âlem ne der!” anlayışı hâkim olduğunda; rahmetin yerini zahmet, muhabbetin yerini nefret, bereketin yerini borç almaktadır. Örf, adet ve gelenekler bahane edilerek “Eksik bir şey kalmasın!” düşüncesiyle yapılan harcamalar, kredi ve faiz yüküyle hem aileleri hem de gençleri telafisi güç sıkıntılara sürüklemektedir.
Aziz Müslümanlar!
Yüce Rabbimizin, وَاَنْكِحُوا الْاَيَامٰى مِنْكُمْ “İçinizden bekâr olanları evlendirin...”[5] emri gereği, gençlerimizi evlendirmek hem ailelerin hem toplumun hem de yetkili kişi ve kurumların sorumluluğudur. Dolayısıyla evlilik yaşının yükseldiği, doğum oranlarının azaldığı çağımızda bize düşen; gençlerimizi evliliğe teşvik etmek, evliliği kolaylaştırmak, bu yolda onlara maddi ve manevi destek sağlamaktır. Bize düşen; اِنَّ الْمُبَذِّر۪ينَ كَانُٓوا اِخْوَانَ الشَّيَاط۪ينِۜ “...Saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir...”[6] ilahi uyarısını dikkate alarak, düğünlerimiz dahil her konuda aşırılıktan ve israftan uzak durmaktır. Bize düşen; مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَلَا يَقْعُدَنَّ عَلَى مَائِدَةٍ يُدَارُ عَلَيْهَا بِالْخَمْرِ “Allah’a ve ahiret gününe iman eden asla içki içilen bir sofrada oturmasın!”[7] nebevi uyarısı gereğince bütün kötülüklerin anası olan alkolün hiçbir çeşidine düğünlerimizde yer vermemektir. Alkollü davetlere asla katılmamaktır. Bize düşen; وَلَا يَخَافُونَ لَوْمَةَ لَٓائِمٍۜ “…Kınayanın kınamasından korkmazlar...”[8] ayeti mucibince Allah’ın rızasını, Resûlünün hatırını herkesten ve her şeyden üstün tutmaktır. Hayatımızın her alanında olduğu gibi düğünlerimizde de helallerle yetinmek, haramlara asla tevessül etmemektir.
Hutbemi, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu hadisiyle bitiriyorum: “Nikâh benim sünnetimdir. Kim benim sünnetime uygun davranmazsa benden değildir. Evlenin, çoğalın. Çünkü ben, kıyamet günü diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim.”[9]
[1] Buhârî, Nikâh, 3.
[2] Maide, 5/87.
[3] Ebû Dâvûd, Nikâh, 30-31.
[4] Buhârî, Libâs, 63.
[5] Nûr, 24/32.
[6] İsrâ, 17/27.
[7] İbn Hanbel, I, 20.
[8] Mâide, 5/54.
[9] İbn Mâce, Nikâh, 1.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İnanç haberleri için TIKLAYINIZ!
Astroloji ve Rüya haberleri için TIKLAYINIZ!
Kadın Aile haberleri için TIKLAYINIZ!
Kültür Sanat haberleri için TIKLAYINIZ!
Haftanın Cuma Hutbesi Word hali için yandaki linki tıklayınız: Haftanın Hutbesi 13 Haziran 2025 Cuma Hutbesi W
Haftanın Cuma Hutbesi PDF hali için yandaki linki tıklayınız: Haftanın Hutbesi 13 Haziran 2025 Cuma Hutbesi P
Haftanın Cuma Hutbesi ses hali için yandaki linki tıklayınız: Haftanın Hutbesi 13 Haziran 2025 Cuma Hutbesi S
06 Haziran 2025 tarihli haftanın Cuma Hutbesi
MÜSLÜMANIN BİR DURUŞU VARDIR
Muhterem Müslümanlar!
Bir defasında sahabe-i kiramdan birisi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e, “Bana İslam ile ilgili öyle bir şey söyle ki, başka kimseye soru sormama gerek kalmasın.” dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.s), şöyle buyurdu: قُلْ آمَنْتُ بِاللّٰهِ ثُمَّ اسْتَقِمْ “Allah’a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol.”[1]
Peygamber Efendimiz (s.a.s), bu veciz ifadeleriyle Müslümanın sarsılmaz bir imanının ve istikamet üzere dosdoğru bir duruşunun olduğunu bizlere öğretmektedir.
Aziz Müminler!
Müslümanın bir duruşu vardır. Bu duruş; Allah ve Resûlünü herkesten ve her şeyden çok seven, Kur’an’ı ve sünneti kendisine rehber edinen imanî bir duruştur. Müslüman; وَهُوَ مَعَكُمْ اَيْنَ مَا كُنْتُمْۜ“Nerede olursanız olun Allah sizinle beraberdir.”[2] ayeti gereğince her an Rabbinin gözetiminde olduğunun bilinciyle hareket eder. Arafat’ta kefen misali ihramlarıyla her türlü makam ve statüden sıyrılarak vakfeye duran hacılar gibi, yönünü Beytullah’a, gönlünü Allah’a çevirir.
Kardeşlerim!
Müslümanın bir duruşu vardır. Bu duruş, imanımızı diri tutan, ahlakımızı olgunlaştıran, bize şahsiyet kazandıran kulluk şuurudur. Müslüman; hangi şart ve durumda olursa olsun ibadetlerini geçici dünya hayatına feda etmemelidir. İş ve çalışma hayatı, okul ve tatil gibi gerekçelerle ibadetlerini aksatmamalıdır. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s), Cenâb-ı Hak’tan aktardığı bir kutsi hadiste; kulu, Allah’a yaklaştıran ve O’nun sevgisine mazhar kılan en sevimli şeyin önce farz ibadetler, sonra da nafile ibadetler olduğunu bizlere haber vermektedir.[3]
Değerli Müminler!
Müslümanın bir duruşu vardır. Bu duruş; aileden komşuluğa, iş hayatından ticarete, okuldan trafiğe, hâsılı hayatın her alanında Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in ahlakını ölçü alan bir duruştur. Müslüman; Yüce Allah’ın “O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için infak ederler; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler…”[4] ayeti mucibince gündelik hayatta şiddetin yerine sevgiyi; öfkenin yerine merhameti, kötülüğün yerine iyiliği ikame etmelidir. Faiz, alkol, kumar, zina, iftira, yalan gibi bütün haramları cehennem ateşinden bir parça olarak görmelidir. Tembellik, vurdumduymazlık, dilenmek, çalışmadan kazanmak gibi kötü hasletleri hayatından söküp atmalıdır. Hakkı olmayan hiçbir şeye el uzatmamalıdır.
Değerli Müminler!
Müslümanın bir duruşu vardır. Bu duruş, zulmün ve zalimin karşısında, mazlumun ve mağdurun yanında olan insani ve vicdani bir duruştur. Müslüman; “Ey iman edenler! Size ne oldu ki, ‘Allah yolunda mücadele edin.’ denilince yerinize çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatına mı razı oldunuz?”[5] ayetinin gereği olarak Filistin’de, Gazze’de ümmetin çocuklarını siyonist zalim ve işbirlikçilerinin insafına terk etmemelidir. Mazlumlar açlıktan kırılırken hiçbir şey olmamış, her şey normalmiş gibi bir hayat sürmemelidir.
Aziz Müslümanlar!
Bugün, inananlar olarak Müslümanca bir duruşa, Allah ve Resûlünün emrettiği bir hayat tarzına muhtacız. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in اَلْمُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِ كَالْبُنْيَانِ يَشُدُّ بَعْضُهُ بَعْضًا “Müminler, birbirini destekleyen bir binanın tuğlaları gibidir.”[6] hadisinde buyurduğu üzere, birbirine kenetlenen, şefkat ve merhametle birbirine muamele eden bir duruşa muhtacız. Dünyevi menfaatler karşısında eğilip bükülmeden; onurlu, kararlı ve ilkeli bir duruşa muhtacız. Yük olan değil, yük alan; tembellik eden değil, çalışan ve üreten; kin ve nefret ile hareket eden değil, sevgi ve saygı ile davranan bir duruşa muhtacız. Hâsılı; imanımızı ibadetlerimize, ibadetlerimizi ahlakımıza, ahlakımızı da hayatımızın her alanına yansıtan bir duruşa muhtacız.
Hutbemi, Yüce Rabbimizin şu ayetindeki müjdesi ile bitiriyorum: “Şüphesiz Rabbimiz Allah’tır deyip sonra da dosdoğru olanlara hiçbir korku yoktur, onlar asla üzülmeyeceklerdir.”[7]
[1] Müslim, Îmân, 62; İbn Hanbel, III, 413.
[2] Hadîd, 57/4.
[3] Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 27
[4] Âl-i İmrân, 3/134.
[5] Tevbe, 9/38.
[6] Buhârî, Mezâlim, 5.
[7] Ahkâf, 46/13.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İnanç haberleri için TIKLAYINIZ!
Astroloji ve Rüya haberleri için TIKLAYINIZ!
Kadın Aile haberleri için TIKLAYINIZ!
Kültür Sanat haberleri için TIKLAYINIZ!
Haftanın Cuma Hutbesi Word hali için yandaki linki tıklayınız: Haftanın Hutbesi 06 Haziran 2025 Cuma Hutbesi W
Haftanın Cuma Hutbesi PDF hali için yandaki linki tıklayınız: Haftanın Hutbesi 06 Haziran 2025 Cuma Hutbesi P
Haftanın Cuma Hutbesi ses hali için yandaki linki tıklayınız: Haftanın Hutbesi 06 Haziran 2025 Cuma Hutbesi S
30 Mayıs 2025 tarihli haftanın Cuma Hutbesi
Muhterem Müslümanlar!
Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de yer alan sûrelerden biri de Yâsîn sûresidir. Yâsîn sûresi; insanın aklına ve vicdanına seslenen, kâinatın bir denge ve ahenk üzere yaratıldığını hatırlatan, hayatı anlamlandıran, kalpleri dirilten, hak ve hakikati öğreten bir sûredir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), “Her şeyin bir kalbi vardır. Kur’an’ın kalbi ise Yâsîn sûresidir.”[1] buyurarak bu sûreden övgüyle bahsetmiştir. Anadolu irfanıyla yoğrulan aziz milletimiz; doğumdan ölüme, sevinçten hüzne, sağlıktan hastalığa farklı zamanlarda Yâsîn sûresini okumayı alışkanlık haline getirmiştir. Ancak bu sûreyi okumaktan maksat; sadece onu tilavet etmek değil, onun manasını tefekkür etmek ve mesajlarını hayatımıza aktarmaktır.
Aziz Müminler!
Yâsîn sûresi; insanlığa hayat rehberi olarak gönderilen Kur’an’a yeminle başlayarak, dünya ve ahiret huzurunun ancak onun emirlerine tabi olmaktan geçtiğine dikkat çekmektedir.
Yâsîn sûresi, وَاَنِ اعْبُدُون۪يۜ هٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَق۪يمٌ “Bana kulluk edin. İşte dosdoğru yol budur.”[2] beyanıyla bizleri; yalnız Allah’a kul olmaya, istikamet üzere bir ömür sürmeye davet etmektedir. Bu istikamet; tevhitle başlayan, ibadetlerle güçlenen, güzel ahlakla kemale eren, İslam’ın dosdoğru yoludur. Bu yolda olan bir mümin, her işinde ihlası, her davranışında samimiyeti kuşanmalıdır. Riyadan ve gösterişten uzak durmalıdır.
Yâsîn sûresi, “Sen elbette dosdoğru yol üzere gönderilen peygamberlerdensin.”[3] ayetiyle Allah Resûlü (s.a.s)’in tüm insanlığı, dünyada ve ahirette mutluluğa çağıran kutlu bir elçi olduğunu haber vermektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.s); hak ile batılı, doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü, helal ile haramı insanlığa gösteren hidayet rehberidir. Yetim ve öksüzleri sevindirmeyi, komşu ile iyi geçinmeyi, affedici ve bağışlayıcı olmayı öğreten rahmet elçisidir.
Kıymetli Müslümanlar!
Yâsîn sûresi; inkarcıların, “Şu çürümüş kemiklere yeniden kim can verecek?” sorusuna, قُلْ يُحْي۪يهَا الَّـذ۪ٓي اَنْشَاَهَٓا اَوَّلَ مَرَّةٍۜ “Onları ilk başta yaratmış olan Allah diriltecektir.”[4] fermanıyla cevap vermektedir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), vefat eden müminlere Yâsîn sûresini okumamızı tavsiye etmiştir.[5] Bu tavsiye bizlere; her nefsin ölümü tadacağını, ölmeden önce ahiret için hazırlık yapmamız gerektiğini, söylediklerimizden ve yaptıklarımızdan tek tek hesaba çekileceğimizi öğretmektedir. Yâsîn sûresi bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır: “O gün, onların ağızlarını mühürleriz; yapmış olduklarını elleri bize anlatır, ayakları da şahitlik eder.”[6] Bu bilince sahip olan bir Müslüman; yaratılış gayesi olan iyilikten, ibadetten, güzel ahlaktan uzak durmamalıdır. Kötülüklere asla yeltenmemelidir. Ölüm, ahiret, hesap, sorgu sual yokmuş gibi yaşamamalıdır. Rabbine, kendisine, ailesine, topluma ve çevresine karşı sorumluluklarını yerine getirmelidir. Bütün imkansızlıklara rağmen; vatanı ve mukaddesatı uğruna siyonist zalimlere ve işbirlikçilerine karşı destansı bir mücadele veren Gazzeli kardeşlerimiz başta olmak üzere daima mazlumun ve mağdurun yanında olmalıdır. Hiçbir insani ve ahlaki ilke tanımayan bu canilerle maddi ve manevi olarak mücadele etmelidir.
Değerli Müminler!
Yâsîn sûresi, müminleri şöyle müjdelemektedir: اِنَّ اَصْحَابَ الْجَنَّةِ الْيَوْمَ ف۪ي شُغُلٍ فَاكِهُونَۚ “O gün cennetlikler, nimetler içinde safa sürerler.”[7] سَلَامٌ قَوْلاً مِنْ رَبٍّ رَح۪يمٍ “Onlara merhamet sahibi Rabbin söylediği selam vardır.”[8] Şeytanın esiri olan günahkarları da şöyle ikaz etmektedir: هٰذِه۪ جَهَنَّمُ الَّت۪ي كُنْتُمْ تُوعَدُونَ “İşte size haber verilen cehennem budur!” اِصْلَوْهَا الْيَوْمَ بِمَا كُنْتُمْ تَكْفُرُونَ “İnkar ettiğinizden dolayı bugün girin oraya!”[9]
Aziz Müslümanlar!
Zilhicce ayının içindeyiz. Bu mübarek günleri; ibadetlerimizi arttırmak, hatalarımızı gözden geçirmek, günahlarımıza tövbe etmek için bir fırsat bilelim. Hesap günü gelmeden önce kendimizi hesaba çekmeye vesile kılalım.
Hutbemi Yâsîn sûresinin son ayeti ile bitiriyorum: فَسُبْحَانَ الَّذ۪ي بِيَدِه۪ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ “Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah’ın şanı ne yücedir! Hepiniz O’na döndürüleceksiniz.”[10]
[1] Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’an, 7.
[2] Yâsîn, 36/61.
[3] Yâsîn, 36/3, 4.
[4] Yâsîn, 36/78, 79.
[5] Ebû Dâvûd, Cenâiz, 19, 20.
[6] Yâsîn, 36/65.
[7] Yâsîn, 36/55.
[8] Yâsîn, 36/58.
[9] Yâsîn, 36/63, 64.
[10] Yâsîn, 36/83.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü
İnanç haberleri için TIKLAYINIZ!
Astroloji ve Rüya haberleri için TIKLAYINIZ!
Kadın Aile haberleri için TIKLAYINIZ!
Kültür Sanat haberleri için TIKLAYINIZ!
Haftanın Cuma Hutbesi Word hali için yandaki linki tıklayınız: Haftanın Hutbesi 30 Mayıs 2025 Cuma Hutbesi W
Haftanın Cuma Hutbesi PDF hali için yandaki linki tıklayınız: Haftanın Hutbesi 30 Mayıs 2025 Cuma Hutbesi P
Haftanın Cuma Hutbesi ses hali için yandaki linki tıklayınız: Haftanın Hutbesi 30 Mayıs 2025 Cuma Hutbesi S