Özellikle son yıllarda bir çok değerli insanları kaybettik. Geçen Cumartesi akşamı çok değerli hocamız İbrahim UĞURTAY hocamız vefat etti.Pazar günü de ebedi aleme uğurladık.Yüce Rabbimizden değerli hocamıza rahmet dilerken,Rabbim ailesine ve sevdiklerine de sabrı cemiller ihsan eylesin.
İbrahim Hocamızla İnegöl'e geldiğim ilk yıllarda tanışmıştık.O dönemde Altınbaş Camisinin biraz ilerisinde Yusuf abimizin Gazelli Kahvesi vardı orada görüşmüştük.Orada başlayan tanışmamız/samimiyetimiz hocamızla olan ortak Dünya Görüşümüz sayesinde hep artarak devam etti.
80'li ve 90'lı yıllarda İslami kesimde çok güzel bir heyecan vardı.Herkes İslam Davası için bir şeyler yapmak istiyordu. O dönemde üç beş kişi bir araya geldi mi hemen haftalık bir program yaparlardı.Tefsir,Hadis,Kitap okumalar ve okudukları kitapları karşılıklı değerlendirmeler v.b.
İbrahim hocamız da boş durmayan ve İslam Davası için bir şeyler yapmak için çırpınan kıymetli bir hocamızdı. Ayrıca o dönemde İnegöl Süper Kanal TV.de " Kahveler Yarışıyor" adıyla kahvehaneler arasında bilgi yarışması düzenlerdi.Kahvehaneleri bir kültür yeri haline getirmek için uğraşıyordu.
Cenaze günü Altınbaş Camisinin avlusunda arkadaşlarla üzüntülerimizi paylaşırken satır aralarında iki konu üzerinde ittifak ettik.
-Birincisi ölüm denilen sona her zaman hazır olmak.
-İkincisi de güzel bir hatıra bırakmak.Şairin dediği gibi: "Bu kubbede baki kalan hoş bir sada imiş"
Ölümü istemeyenler genellikle ölüme hazırlıklı olmayanlardır. Akıllı insan bu dünyasını değerlendirdiği gibi ahiretini de unutmayan insandır.Çünkü dinimiz bizlere hem bu dünyada mutlu olmamızı hem de ahirette mutlu olmamızı istemiştir.
Her canlı varlık gibi insan da bir gün ölmek üzere doğar. Kimileri çok küçük yaşta hayata veda ederken, kimileri genç, kimileri orta, kimileri de ileri yaşlarda bu dünyayı terk ederler. Kimsenin sahip olduğu malı-mülkü, serveti, makamı, mevkisi, şöhreti, itibarı, kuvveti ve güzelliği, ölümü kendisinden uzaklaştıramaz. Herkes istisnasız ölüme boyun eğmiştir ve bundan sonra da eğmeye devam edecektir.
Bu konuda Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır. "Her canlı ölümü tadacaktır. Ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir."(Ali İmran-185)
Zamanın ilerlemesine rağmen kendini yaşlanmaya ve ölüme karşı koruyabilmiş tek bir insan gösteremezsiniz. Ölmeyecek tek bir insan bulamazsınız. Çünkü insan kendi bedeninin ve kendi hayatının sahibi değildir. Yaşamaya karar verip hayatını kendisinin başlatmamış oluşu, bunun bir göstergesidir. Bir diğer göstergesi ise, hayatını sona erdiren ölüme müdahale edemeyişidir. Hayatın sahibi, onu verendir. Ve O, dilediği zaman da o hayatı geri alır.
Yüce Allah, Peygamberimize (sav)" Senden önce hiçbir beşere ölümsüzlüğü vermedik; şimdi sen ölürsen onlar ebedi mi kalacaklar?"(Enbiya Suresi, 34) ayetiyle, bunu haber veriyor.
Ölümün hak olduğunu hepimiz biliyorduk.Ama öyle bir zamana geldik ki sanki ölüm insana biraz daha yaklaştı.Yanı ölüm haktı şimdi muhakkak oldu.
ABDÜLVASİH DURAN