Ahmet Taştan'ın Genç Gazete'de bugün yayınlanan köşe yazısı.

Bu yazı depreme hazırlanma manifestosudur/ bildirgesidir, desem yeridir. Ekranlarda konunun uzmanlarının dile getirdiği gibi "deprem değil bina öldürür cümlesi ile başlayan ve binayı doğru/sağlam bir şekilde inşa etmek...” diye biten bir cümle kurmak isterdim ama derdim o değil.

“Yer büyük bir sarsıntı ile sarsıldığı zaman... İnsanoğlu: ‘Ne oluyor buna' dediğinde. İşte o vakit içindeki ağırlıklarını atacak yeryüzü.” Bu kıyamet gibi büyük, asrın felaketi adını alacak kadar sarsıcı manzaraydı yaşanan...

“O zaman kim zerre kadar hayır yaptıysa karşılığını görecek; kim de zerre kadar kötülük yaptıysa karşılığını görecek...” İşte bu kelimelerde gizlidir deprem şuuru...

Öldükten sonra ne yapayım ben bu aklı, diyecek kadar inkar edenlerden olmayanlar için harika bir durum.

Hesap şuuru, ölüm şuuru da diyebilirsiniz. Lakin ismi ne olursa olsun yapılan amellerin karşılığı görülecektir gibi bir bilinçle/şuurla yaşamak çok akıllıca. Ebedi ahiret hayatını kazanmak, pişman olmadan ya da geçici  bir pişmanlıkla ölümle karşılaşmak kârlı bir alışveriştir.

Deprem sonrası konuşmuş olan uzmanlar: Fay hattının stres toplaması, 500 yıldır olmayan depremin olması, evlerin sağlam inşa edilmemesi, binanın altındaki kolonların kesilmesi, bilinçsiz şehirleşme... Say sayabildiğin kadar ölümlerin sebebini... Neyi geri getirir ki bunlar. Hâ, bir sonraki deprem için unutulmazsa bir bilinç oluşturur.

Hayatın zıttı ama bir o kadarda yakın olan ölüm insanın kıyametidir zaten. Hakkıyla, dürüstçe, azimle hazırlanmış insanlar yetiştirmek lazım. Ölüm bin bir sebeple, bin bir yüzle saklandığı yerden çıkıp üzerimize gelecek bir gün... Hesap vereceğimiz huzura çıkmanın köprüsüdür/kapısıdır. Oradan geçmedikçe son menzile varılmayacağını bilir herkes. Fakat daha iyi ve daha güzel daha hayırlı bir sonuçla çıkmanın yollarını bulan, akıllı insandır, vesselam.

Deprem şuurunu kuşanmalıyız hepimiz. “Depremin her an olabileceğini düşünüp her an o hesapla yaşamalıyız” uyarısı ne kadar gerçekçi bugünlerde farkındayız. Fakat gafil insanlar için  bir o kadar da unutulacak ve geçecek bir konu.

“Her zorluktan sonra bir kolaylık vardır” uyarısını yanımızdan hiç ayırmamalıyız. Bir de onun ikiz kardeşi “Her şerde, bir hayır vardır” Bir de onun üçüz kardeşi “Allah geceden gündüzü çıkarır, gündüzden geceyi”

Deprem şuuru cep telefonu kadar yakınımızda olmalı. Her an haber aldığımız sosyal medya kadar bizi meşgul etmeli. Bazen  çaresizlik, bazen yüce kudret, eli bağlasa da kul, aklını kullanmalı ve pisliklerden korunmalıdır, diyerek bitirelim.