Geçen haftalardan beri bu çetrefilli konuyu masaya yatırmaya devam ediyoruz. Evrim teorisi, özellikle de bir Müslüman için, sadece bilimsel bir tartışma olmanın ötesinde, itikadi (inançla ilgili) boyutları da olan, hassas bir mevzu.
Biliyorsunuz, bu teoriye karşı çıkanlar olarak, iddiaları bilimsel ve akli delillerle çürütmeye odaklanıyoruz. Önceki yazılarımızda konunun temelini attık, şimdi ise daha derinlere inme vakti. Gelin, bu hafta neleri mercek altına alacağımıza yakından bakalım.
FOSİLLER, AĞAÇLAR VE ÇELİŞKİLER: Öncelikle, evrimci iddiaların en büyük kanıtı sayılan fosil kayıtlarını konuşmalıyız. Ara formların keşfinde yaşanan sorunlar ne? Evrimciler bu sorunları aşmak için hangi yeni teorilere sarılıyor? Bu yeni yaklaşımların bilimsel ve felsefi çıkmazları nelerdir? Bunları görmeliyiz.
Canlıların evrimsel ilişkilerini gösteren o meşhur soyoluş ağaçları var ya... Onların oluşturulma sürecindeki zorluklar da cabası. Genetik ve morfolojik (biçimsel) benzerliklere bakılarak çizilen bu ağaçlar, her yeni bulguda neden sürekli çelişkiler yaşıyor? Bu sorular, teorinin iddia ettiği kesintisiz ve kademeli ilerlemeyi sorgulamamıza neden oluyor.
İNSANIN KÖKENİ: EN BÜYÜK TARTIŞMA: Şüphesiz, evrim teorisinin en alevli başlığı insanın kökeni iddiasıdır. İnsan ile şempanzenin ortak bir atayı paylaştığı ve insanın maymun soyundan geldiği hipotezi... Bir Müslüman için, Hz. Âdem (a.s.) ve Hz. Havva (a.s.) inancının merkezinde yer aldığı bu düşünce, kabul edilebilir mi? Elbette ki bu, itikadi bir sorun teşkil ediyor.
Bu yüzden, insanın kökenine dair ileri sürülen evrimci hipotezlerin her aşamasını, atamız olduğu iddia edilen canlılara ait fosilleri detaylıca incelememiz şart. "İnsan ile şempanzenin genetik benzerliği" iddiası çokça dillendiriliyor, değil mi?
İşte bu meseleyi, güncel bilimsel verilerle tekrar ele almalıyız. Bu benzerliğin yüzdesi ne kadar doğru? Aradaki farklılıklar ne kadar kritik?
FARKLILIKLAR VE ALTERNATİF MODELLER: Konuya daha bilimsel yaklaşırsak: İnsan ve şempanze arasındaki genetik ve fizyolojik farklılıklar neler? İddia edilen o uzun zaman diliminde, tabii süreçlerle maymundan insana dönüşüm gerçekten mümkün mü?
Hz. Âdem ve Hz. Havva'dan türeyişi gösteren alternatif genetik popülasyon modelleri var mı? Elbette var! Onlara da bakmalıyız. İnsanın evrimine dair öne sürülen delillerin yorumlanmasında kullanılan taraflı yaklaşımları ifşa etmeliyiz.
Ayrıca, "hurda DNA", "pseudogen" (yalancı gen) gibi kavramların ardındaki gerçeği, yine çok tartışılan körelmiş organlar meselesini de aydınlatmamız gerekiyor.
KUR'AN VE BİLİM FELSEFESİ: Peki, Kur'an-ı Kerim insanın yaratılışını nasıl anlatıyor? Bazı ayetleri zorlayarak Kur'an'dan evrimi çıkarma çabasında olanların yaptığı ilmî ve mantıki hataları detaylıca gözden geçirmeliyiz. Canlılardaki değişim ve dönüşüm hepimizin malumu.
Lakin bu değişimin bir sınırı var mı? Bir tür, bu değişimlerle başka bir türe dönüşebilir mi? Paleontolojik çalışmalar, bilimsellik ölçütlerine ne kadar uygun? Evrim teorisi, bilimsel bir teori olma iddiasını ne kadar karşılıyor? Bilim felsefesi açısından, genelgeçer bilimsellik kriterlerini sağlıyor mu? Bilimsel açıklamaların sınırlarını çizen metodolojik natüralizm felsefesinin eleştirisini yapmalıyız.
TEİSTİK EVRİM VE KİMYASAL ÇIKMAZ: Evrim teorisinin temeli olan doğal seleksiyon ve adaptasyonun mahiyetini anladıktan sonra, teistik evrim düşüncesine gelmeliyiz.
Bu düşünce, İslam'daki Allah tasavvuruna, Allah'ın (c.c.) sıfat ve fiillerine aykırı durumlar oluşturuyor mu? Misallerle bunu netleştirmemiz gerekiyor.
Son olarak, tabiat kanunlarını adeta putlaştıran evrimci görüşü, kimyasal evrim hipotezi bağlamında değerlendirelim.
O meşhur, "basit molekülün bile laboratuvarda oluşturulması" meselesinin ne kadar girift ve zor olduğunu, güncel deneylerle ortaya koymalıyız. Tüm bu konuları adım adım ele alarak, mezkûr düşüncenin batıl olduğunu bilimsel ve akli delillerle ispat edebildiğimizi göreceğiz. Devam edecek inşallah!
Taha Kerem