Bozkırda yanardı şimdi doksan dört hane Kuru ot kokusunda ve yıldızlı fırınlarda Ölüm tırpanı yüzyılların En güzel umutlarını akıncıların Ve biçmişti insan başaklarını Yanık yoksul anızlar halinde
Düşündüm ağır ölüm kokusunu köyümüz Çocuklar üzerinde üzerlik otları Malazgirt’ten çıkıp gelen o sevinç Nasıl da yitmişti en güzel gök altında Yoksul giyinmemişti Aç doyunmamıştı.
Güneşe taptığımız o günler nerde Nerede Anadolu’ya verdiğimiz söz? Toprağı çiniyle yoğurmuştuk de ki, çiçekle Ve taş oyuklarından şimdi evlerin Bir çift göz, bin çift göz, milyon göz Bakıyordu ezik, yenilmiş, yitik… Düşündüm düşündüm ağladım Öttü başımın dalında yusufçuk kuşu Ağıdı Anadolu’nun Birden yeşertisi bahar cemresi umudun Açıldı Zehra’nın gözlerinde Bir çocuk gibi gülüyordu sevilince Dur bekle, yeniden gelecek o türkü Gül katacağım ıssız toprağa Ve güneşi pişireceğim çinilerde, Hele bir bağımsızlık dalı açsın, Görürsün beni, nasıl dirileceğim Birdenbire doksan dört hane…
Nahit Kayabaşı, Cumhuriyetten Yarına Bursa Şiirleri, Mayıs 1997, s.102-107
CEYHUN ATUF KANSU
TURHAN ŞAHİN'İN İNEGÖL ŞİİRLERİ isimli eserinden düzenlenip yayına hazırlanmıştır.