Recep Akakuş'un köşe yazısı.

Bilecik-Şeyh Edebâli Tekke ve Zaviyesi örneğinde görüldüğü üzere; önce zaviyeli mescid, inşa edilmiştir. Ardından Yine Bilecik’ te Orhan Gazi’nin inşa ettirmiş olduğu Cuma camii örneğinde görüldüğü üzere müstakıl cami ve mescid yapımına gidilmiştir.

Osmanlının kuruluş devrinde Bilecik’te inşa edilmiş olan sözü edilen zaviyeli mescid ile cuma camii arasında orta bir yerde bağımsız olarak inşa edilmş bodur yapılı bir küçük minare, her iki mabede ait olmak üzere; “me’zene= ezan okuma yeri” olarak kullanılmıştır.

1299 Yılında Bilecik, Yarhisar’ın fethi sırasında İnegöl’ de Turgut Alp eliyle fetih edilmiştir.

Feth sonrasında günümüz Sinanbey Camii karşısında yer alan ada üzerinde zaviyeli bir mescid inşa edilmiş ve Orhan Gazi tarafından da burada görev yapacak kişinin ücretini karşılamak üzere; İrmiyaz =Atışalanı mevkiinde ve Diğrihî Çayırı’da İldenizoğlu Çiftliği, “hizmet dirliği” olarak tahsis olunmuştur.

Yıldırım Beyazıt tarafından 1396 Yılında İnegöl’ de Cuma Camii yapılarak halkın hizmetine açılıncaya kadar İnegöl’de dinî ve kültürel hizmetler, görevlisine Orhan Gazi tarafından “hizmet dirliği” tahsis edilmiş olan sözü edilen zaviyeli mescidde yapılmıştır.

İlk defa Orhan Gazi tarafından İnegöl coğrafyasında Geyikli Baba Karyesi’nde Geyikli Baba adına bir cuma camii, bir zaviye ve bir de türbe inşa edilerek işletilmesi ile bağlantılı olarak vakıf tesis olunmuştur.

Daha sonraki yıllarda Bursa’ da Orhan Camii başta olmak üzere; İznik’te Çandarlı Halil Paşa’nın inşa ettirmiş olduğu tek kubbeli Yeşil Camii ile Osmanlı mîmârisi, başlamış Bursa, Edirne ve İstanbul’ da bu mîmârî atılım, aşama aşama gelişerek Mîmar Sinan tarfından inşa edilmiş olan Edirne’ deki Selimiye Cami’inde zirveye ulaşmıştır.

Görüldüğü üzere; başlangıçta zaviyeli cami olarak ortaya konan bu yapılaşma, daha sonraki yıllarda kanatlı cami tipine dönüşmüş; İstanbul’da Sultan II. Bayezid’in inşa ettirmiş olduğu görkemli mabed ile Ayasofya’da görülen yüksek -ana kubbeli yapı aşamasına geçilmiş ve ardından Mîmar Sinan tarafından muhteşem kubbelere sahip Şehzade ve Süleymaniye camileri inşa edilmiştir.

Üslûp ve mîmârî yapıları farklı olmakla beraber tarihî süreç içinde İslamî ibadetlerin yapılması ve de dinî nitelikli ritüellerin yerine getirilmesi için inşa edilmiş olan cami ve mescidleri, küçükten büyüğe doğru şöyle sıralamak mümkündür:

köy camileri- mahalle camileri- çarşı camileri kervansaray camileri-han camileri- tekke ve zaviye camileri- merkezî camiler- selâtîn ve cuma camileri.

Bütün bu cami ve mescidler, üstlendikleri fonksiyona göre farklı biçimlerde inşa edilerek dizaynları da üstlendikleri hizmet durumuna göre yapılarak tefriş ve tanzim edilmişlerdir.

Cemaat açısından konu ele alındığında görülecektir ki tekkemescidleri, genellikle, aynı tasavvufî ekole mensup kişilerden oluşmuş bir cemaat yapısına karşın diğer cami ve mescidlerin cemaatleri, anonimdir. Her mezhepten ve her meşrepten müslümana hizmet vermektedir.

Bu arada sözü edilen bu tür camilere; âdâp ve erkânına riayet edilmek şartıyla, Müslim gayri Müslim - her kes tarafından girile bilmektedir. Bunda diyeneten hiç bir sakıncada yoktur.

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR