Öğrencilerin ve ailelerin merakla beklediği Yükseköğretim Kurumları Sınavı'nın sonuçları 31 Temmuz tarihinde açıklanacak.

Sonuçlar, kimilerine tarifsiz bir mutluluk yaşatacakken, kimilerine hayal kırıklığı yaşatacak. Sınava hazırlık sürecinde verilen emeklerin sonuçları, dört gözle bekleniyor.

Bu süreçte öğrenci, aile ve öğretmenler birlikte aktif rol aldıkları için değerlendirme sonuçları herkesi meraklandırıyor. Peki, sonuçlar açıklandıktan sonra aileler çocuklarına karşı nasıl bir tutum sergilemelidir?

Bu süreçte stresi en çok yaşayan tarafın çocuklar olduğu unutulmamalıdır. Her çocuk anne ve babasının beklenti ve taleplerini yerine getirmeyi arzular. Anne ve babasını hayal kırıklığına uğratma riski, çocukta kaygıyı arttırmaktadır.

Ailenin beklentilerinin yanı sıra, çocuğun da kendinden beklentileri, birtakım kurduğu gelecek hayalleri vardır. Hayallerinin gerçekleşmeyeceği düşüncesi, çocukta kaygı uyandırmaktadır.

Çocuğunuzu kucağınıza ilk aldığınız anı hatırlayın. Çocuğunuzu, gelecekte akademik anlamdabaşarılı olacağını düşündüğünüz için mi sevdiniz?

Yoksa onu, sadece sizin evladınız olduğu için koşulsuz olarak, olumlu ve olumsuz yönlerinin tümüyle mi sahiplendiniz? Her zaman, artı ve eksileriyle çocuğunuz sizin sahip olduğunuz en değerli varlıklarınız oldu.

Sınavlar, hayat boyu belli nitelikleri ölçmek için her zaman yapıldı, yapılacaktır da. Her biri gelip geçer. Ama aile içindeki ilişki zedelenirse bu, ileride daha büyük sorunlara yol açabilir.

Bu nedenle, sınav uğruna çocuklarınızla aranızı bozmamalısınız. Çocuğunuzu sevmenin akademik başarısıyla ilgili olmadığını, onu evladınız olduğu için sevdiğinizi sözlerinizle ve davranışlarınızla çocuğunuza hissettirmelisiniz.

Çocuk; beğenildiğini, sevildiğini, değer verildiğini ve benimsendiğini hissetmelidir. Hiçbir şarta bağlı olmaksızın sizin her zaman onun yanında olduğunuzu bilmelidir.

Sınav sonucu öğrencinin bireysel değerlendirilmesi değildir, sadece öğrenciye yüklenmemelidir. "Bütün" e odaklanmak gerekir. Ailelerin de bu süreç içerisinde etkin bir biçimde rol aldığı unutulmamalıdır. Sonuçta etkili olan çevresel faktörler ve çocuğun içinde bulunduğu ruhsal durum dikkate alınmalıdır. Sınava hazırlık sürecinde, "Bu sonuçlar için nasıl emek verildi?" , "Aile içinde çalışma düzeni sağlandı mı?" , "Ebeveyn bu süreçte üzerine düşen görevi gerçekleştirdi mi?"

Bu soruların hepsinin değerlendirilmesi önemlidir. İyi sonuçlar ebeveynler tarafından nasıl sahipleniyorsa, kötü sonuçlar da aynı hassasiyetle sahiplenilmelidir. Ailenin üzerine düşen sadece maddi kaynak sağlamak değil, süreç içinde çocuğa her türlü manevi desteği vermektir.

Başarısızlık yaşandığı zaman çocuğunuza bağırmak ya da kızmak yerine, başarısızlığının nedenlerini araştırıp desteğinize ihtiyacı olduğu alanlarda arkasında olduğunuzu hissettirin.

Bu yaştaki çocukların, en kritik dönemlerden biri olan "Ergenlik Dönemi"nde olduğu unutulmamalıdır. Ergenlik döneminde bireyin kimlik oluşturduğu göz ardı edilmemelidir.

Bu yüzden anne ve babaların çocuklarına karşı yönelik tutumlarının sağlıklı olması, onların kendileriyle barışık, kendilerine güvenen, huzurlu ve başkalarına karşı sevgi ve saygılı olmalarına olanak tanır. (YARIN DEVAM EDECEK)

Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen

Mine SABIRSIZ