Kamyonet ile bir Ege sahil kasabasına mobilya götürüp teslim ettiler. Ramazanın sıcak yaz günlerine denk geldiği seksenli yıllardı. Firma temsilcisi de kamyonetçi de arkadaştılar. Mobilyanın kurulması, teslim edilmesi çok kolay olmamıştı, yorucu bir gündü.
Oruçlu değillerdi, yolculuğa başlamadan önce karınlarını doyurmak için sahilde bir lokantaya girdiler. Yemeklerin gelmesini bekliyorlardı. O arada genç bir kızın sesi duyuldu “Bira lütfen.” Kamyonetçi dayanamadı “Arkadaş bu kız kadarda mı ateşe dayanamayacağız, ben de bira istiyorum.”
RAMAZANA BİR AY EKLEMEK
Ramazan ayı idi, Kaptan’ın Kahvehanesi’nde, içlerinde belediye başkanının da bulunduğu bir grup, tavla oynayan arkadaşlarını seyrederek vakit geçiriyordu. Küfür etmesi ile tanınan İlçemiz Günahsızlarından birinin kendilerine doğru yaklaştıklarını fark ettiler.
Masadakilerden biri “Yandık, şimdi hepimize küfreder.” dedi. Masadaki dönemin belediye başkanı da “Kızdırmazsanız bir şey yapmaz, ben kızdırmıyorum bana küfretmiyor.” Şeklinde konuştu. Tavlayı izlemeye devam ettiler. Günahsızımız da onlara karışmıştı, neşeli neşeli tavla izliyorlardı.
Masadakilerden biri belediye başkanına dönerek “Başkanım, belediye hoparlöründen duyurdular, ramazana bir ay eklemişsiniz, hiç iyi olmadı.” deyince Başkan da şakayı sürdürdü “Evet ramazana bir ay daha ekledim.”
Günahsızımız adeta infilak etti. “Ne olmuş, ne olmuş? Sana ne lan ramazandan? Sen çöpüne bak! Bir ay daha ramazan mı olurmuş?” gibi laflarla başladı küfürleri savurmaya.
SAHADA CEREYAN VAR
Olay yetmişli yıllarda Erkek Sanat Okulu bahçesinde meydana geliyor. Hani şu dirseğimizin arka kısmında bir sinir vardır ya, bir yere çarptığımızda elektrik çarpmış hissi verir. Canımızın ne kadar yandığını başkaları anlamasın diye yüzümüzü duvara döneriz.
Bir futbol maçında ikili mücadele sonrası, İnegöllü bir ağabeyimiz yere düşüyor, yere düşünce de dirseği elektrik çarpmış gibi oluyor. Herhalde çok canı yanmış olacak ki ilk aklına gelen “Sahada cereyan var!” diyerek saha dışına doğru kaçmak oluyor.
SAKAL YORGAN HİKAYESİ
Okulların tatil olduğu yaz ayları geçmiş dönemlerde de çocukların Kuran okumayı öğrenmeleri için fırsat dönemleri kabul edilirdi. Altmışlı yıllar, ilçemizin sevilen din adamlarından biri, bir dostunun evinde dostunun torunlarına Kur’an okumayı öğretmektedir.
Çocuklar da İstanbul’da yaşamakta olup anneleri ile birlikte yaz tatillerinin önemli bir bölümünü dede evinde geçirmektedirler. Upuzun sakalıyla Hocamız çocuklara farklı ve sevimli gelmektedir.
Bir gün çocuklardan biri “Hocam yatarken sakalınız yorganın içinde mi yoksa dışında mı duruyor?” diye sorar. Hocamız da “Hiç düşünmedim evladım yarın söylerim.” der gülüşürler.
Ertesi gün hoca “Sen ne muzip bir çocuksun, aklımı karıştırdın. Sakallarımı yorganın üstüne koydum uyuyamadım, yorganın altına koydum uyuyamadım. Aklım hep sakallarımdaydı.” der.
TURHAN ŞAHİN'İN ÖYKÜ TADINDA İNEGÖL isimli eserinden düzenlenip yayına hazırlanmıştır.