Usulca yürüyor üstüme, zaman

Ölümün virane kaldırımlarında

Sır bırakıyor ellerime, son nefes

Yaşadıklarım öğretti bana

Dünya gerçekten boş bir heves!

Kara kül taşıyor gözlerime geceler

Bu kadar günah sahibi iken

Dualarım hep bağışlanmayı heceler

Bilirim, asla gecikmez ölümün saati

Ne zaman idrak edeceğiz ki hakikati?

Acaba bize de değecek mi?

İki cihan güneşi, peygamberimizin şefaati

Öyle ise, Tövbe etmenin tam vakti

Haydi, ey can! Ölüm seni de seçecek

Nerde, ne zaman? Kim bilebilir?

Bilinmez ki ölümün saati!

Bulutları,

Elinle tutsan ne olur?

Yağmurları,

Gözlerinde buharlaştırsan ne yazar?

Rüzgârları,

Göğsünde dindirsen kimin umurunda?

Cemreleri,

Kalbinde saklasan ne yapabilirsin?

Elbet canına düşecek ecel

Ölüm meleği gelmeden, sen tövbeye gel!

Açılsın gök kapıları

Yeniden dirilmeye kimler hazır?

Samimi tövbe edersen eğer

Allah tüm günahlarını varlığından kazır

Göreceksin ki, artık yoldaşın olacak Hızır

Yeter ki iste, irade et ey nefis!

Kendinde bul, kusuru ve kabahati

Öyle ise, Tövbe etmenin tam vakti

Unutma! Birgün senin içinde gelecek ölümün saati!  

ÖLÜMÜN ELİ

Sen ey can, sen

Tefekkür et ve anla

Birgün, toprak olacak beden

Er ya da geç, Ölüm senin de tutacak ellerinden!

Hala, bu gaflet neden?

Hani nerede, Baban ve annen?

Hepsi toprak oldular

Onlarda ölümün elinden tuttular

Hergün bir sala okunuyor

Vakti zamanı gelen gidiyor

Sevdiklerini geri getiremezsin

Ne yapsan boş, Ne gelir ki elden

Ölümü unutma sakın, düşürme dilden

Zaman ne kadar hızlı

Aldığın nefes bile sayılı

Hesap sorulmayacak mı sandın senden?

Ne zaman tövbe gözyaşları akacak gözlerinden?

Bak, Bir daha asla geri gelmiyor giden!

Sen ey nefis, sen

Artık aklını kullan ve tövbe et

Ölümü tadacaksın; Ne yapsan, ne etsen

Eninde sonunda ölüm senin de elini tutacak

Ah bir idrak etsen, bir anlasan ve bir bilsen!

Allah’a dön, Kulluk şuuru ile yaşa

Ölüm, birgün gelecek elbette başa

Nerede, Nasıl ve Ne zaman?

Birgün, Bizim canımızada düşecek hazan

Teslim ol, Allah’a kul ol, gel sen de kazan!

Cemreler düşüyor her yıl

Önce havaya, sonra suya ve toprağa

Hava ısınıyor, Su coşuyor, Toprak canlanıyor

Kâinat yeniden doğuyor ve diriliyor

Çiçekler açıyor, kuşlar bir başka uçuyor

Sonra sonbahar ve hazan mevsimi geliyor

Yapraklar sararıyor, toprağa birer birer düşüyor

Kâinat usulca ölüyor, tüm bunları herkes yaşıyor

 Bir yanımızda yaşam, bir yanımızda ölüm

 Bu gerçekler çok açık, anla artık can gülüm!

Yaşamda hak, ölümde bunu bileceğiz

Vakti zamanı gelince hepimiz öleceğiz

Ölüm kaçacak değil ki, bizden

Er ya da geç; Ölüm, bizim de tutacak ellerimizden!

ALİ ZİYA