Uykudan biriyim, Gecenin garip misafiriyim
Kâinat zikrederken; zavallı nefsimin esiriyim
Kalk ve diril artık! Gafletten kopacaksan eğer
Güneş doğmadan evvel, tam anıdır vakti seher
Günahkâr biriyim, Gecenin mahzun misafiriyim
Hakikatler ortadayken; zavallı nefsimin sesiyim
Kalk ve diril artık! Gafletten sıyrılacaksan eğer
Güneş doğmadan evvel, tam anıdır vakti seher
Perişan biriyim, Gecenin en miskin misafiriyim
Kalpler sızlıyorken; zavallı nefsimin kölesiyim
Kalk ve diril artık! Masivadan çıkacaksan eğer
Güneş doğmadan evvel, tam anıdır vakti seher
Sıradan biriyim, Gecenin en düşkün misafiriyim
Direniş başlıyorken; zavallı nefsimin zinciriyim
Kalk ve diril artık! Yeniden şahlanacaksan eğer
Güneş doğmadan evvel, tam zamanı vakti seher
ÜMİT VE KAR
Gökyüzünün
Göğsünde zemheri bir soğuk
Kirpikleri buz kesmiş, ellerinde karlar var
Gök, ellerindeki
Kar tanelerini zarifçe bırakırken
Aylardan Mart ayı
Günlerden ise onbir mart Cuma
Beyaz gelincikler düşüyor
Yeryüzüne birbirine değmeden
Deli bir rüzgâr esiyor
Boran tipi fırtına, gözlerim beyazdan ürküyor
Ardından güneş
Her yer bembeyaz kardan aydınlık
İçimde yoğun bir telaş, garip bir kalabalık
Yarab! Geçiversin artık kalbimdeki karanlık
Kırlangıçlar günahlarımı kanatlarında taşırken
Nedir, bu benliğimdeki aymazlık?
İzle, idrak et ve gör ey uslanmaz nefis!
Tövbe eder, gözyaşlarını dökersen eğer
Arınacaksın sende, karlar gibi lekesiz
Tıpkı kar tanecikleri gibi saf ve temiz
Günahlarımdan üşüyorum, içim kardan ayaz
Ümidin kendisi de tıpkı karlar gibi bembeyaz
Eğ kibirle kaslanmış boynunu
Diz çök rabbinin huzuruna, mertçe eğil
Mümine yakışansa, ümitsiz olmak değil!
Gökyüzünden nazlı nazlı salınan kar
Unutma en nefis! Sadece sana Allah(c.c)yar
ALİ ZİYA