Kuru fasulye ülkenin dört bir yanında her za-
man milli yemeğimiz olarak görülür.
Anadolu 'da binlerce yıldır tencerede kendine
yer bulan kuru fasulye, aslında antik çağdan beri
vardır.
Göçebe bir toplumdan gelme olduğumuzdan
dolayı kuru fasulyeyi çok eskiye kendimizle bağdaş-
tıramıyoruz.
Bugün bizim tükettiğimiz türlerin mutfağımıza
girişi 19. Yüzyılın sonralarına rastlar yani 150 yıldır
sofralarımızı bereketlendirir.
Aslında kuru fasulye Meksika yemeğinin bir çe-
şididir.
Meksikalılar yüze yakın çeşit kuru fasulye yapa-
bilir.
Bizde bu üründen yemek yapar ve severiz.
Ancak tamamen sahiplendiğimiz zamanlar iki
döneme denk gelir.
Bunlardan birincisi Çanakkale savaşı zamanı
kuru bakliyatların elimizdeki en kıymetli ürün ol-
masıdır.
İkincisi ise 1964 yıllarında The Sunday Miror
gazetesinde" Türkler en çok kuru fasulye ve pilav
yemeği seviyor" şeklinde yazılmış ve bu haber son-
rası gazetelerimizde "Türklerin milli yemeği kuru
fasulyedir" şeklinde başlık atılmasıdır.
Bu yemeğin kime ait olduğundan çok ne kadar
kıymet ve uhrevi bir yemek olduğu önemlidir.
Yemeği yemek yapan sadece tadı ve lezzeti değil,
hikayesi de onu lezzetli yapan unsurlardan biridir.
Kuru fasulye savaşta hikayemizin bir parçası
olmuştur.
Halk arasında da gariban yemeği olarak nitelen-
dirilir.
İşte bu kadar güzel yemeği elbette sever ve sa-
hipleniriz.
Çünkü bize yakın olanı bize bizi anlatanı severiz...
İLKER AGAN