Çok mu zordur acaba? Yalanı insan tabiatı kabul etmez mi? İnsan fıtratı hep dürüstlüğe mi ayarlıdır? "Yalan"ı hangi durumlarda kabullenmek tercih edebilir? Bunlar gibi daha birçok soru üretebilir ve düşüncelerimizi genişletebiliriz.
Şimdi neden böyle bir konuya girme zorunluluğu hissettim. Yine gündemimde bir kitap tanıtımı var. Yakın tarih konularını ele alan bir hatıra kitabı. Kazım Karabekir'in "Paşaların Kavgası" ismi ile basılmış. Orijinal olduğu da ön kapağın üst tarafına not düşülmüş.
İnsan evladı milletinin uzak geçmişini ve yakın geçmişini merak eder doğası gereği. Bu insanın bir yerlere tutunma çabası olarak düşünülür. Nevzuhur/yeni yetme nesillerin zihnine "geçmişte ne olmuşsa olmuş sizi hiç ilgilendirmez" tohumlarını serpen küreselciler, çalışmalarının arka planında sürekli kendilerine dayanak bulur, yaptıklarını anlamlı kılacak bir tarihi olgu yakalamaya çalışırlar.
Geçmişini unutanlar, geleceğine güvenle bakamazlar. Geçmiş,(tarih, mazi) insan ruhunun beslendiği fikrin ve şuurunun mayalandığı yerdir. Geçmişini yanlış tanıyanlar, doğruları öğrendiklerinde büyük zihinsel sarsıntılar geçirebilirler. Hatta bir dönem kabullenemezler yeni öğrendiklerini. Zihinsel direniş, beyninin ortasında dimdik ayakta durur. Merak duygusu ise devamlı kurcalar kafasını "ya öyle ise ve bunca zamandır doğru bildiklerim yanlış ise" diye.
Sevdiği, doğru bildiği, uğruna mücadele verdiği her ne varsa "iğrenç" görülmeye başlar ve nefrete dönüşebilir. Milletin gözünün içine baka baka bunca yalan nasıl düzülmüş diye şaşıp kalır.
Herkes cesur olamaz yalana karşı tavır takınmakta. Onlarca değişik sebep ve gerekçe üreterek bu yalanlarla yaşamaya devam edebilir. Lakin yalanlar, ruhunu kanatır. Hakikat ise toprağın altındaki tohum misali yol bulduğu damardan gün yüzüne çıkmaya çalışır.
Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi bir özelliği vardır sözünü hatırlamak gerekir burada.
Geçmişin tüm karakteristik özelliklerini yok etmek isteyenler ve kadim Türk milletini her şeyiyle (kültürü, mimarisi, dini, sosyal ve siyasal yapısını) değiştirmek isteyenler, bütün yapının köşe taşlarını ayarlamış olmalılar. Tanzimat'tan beri yavaş yavaş milletin zihin dünyasına saçılmış kavramlar (eşitlik, hürriyet,istipdat vb.); II. Abdülhamid'in bizzat açtığı okullarda yetişen o dönemin yeni nesillerinde etkisini göstermiştir. Bir şeyi itiraf etmem gerekiyor ki o da şudur: Bizim yalan/yanlış/ hata diye tarif ettiğimiz hal, tutum ve davranışlar onların "yeni ve modern" diye isimlendirdiği şeylerdir. Onlar dediğim kişiler ise batının zokasını yutmuş, değişimin öncüleri.
Buradaki "yalan" kavramının anlamı "yapılan şeyin" adının farklı söylenmesinde saklı. "Yakın tarihte olup bitenlerin, öyle değil de böyle bilinmesini" istedikleri durumlar söz konusu olmuş. Unutmayalım ki kelimeler ve kavramlar insanın "değerleri" içinde anlam bulur. Biz Müslüman Türk milleti olarak tarih boyunca kendimize has ahlaki kurallar benimsemişizdir. Bu ahlaki kuralları, İslam dininin öngördüğü ahlaki kurallarla taçlandırmış böylece tüm insanlığın ortak güzelliğine katkı sunmuşuz.
Yakın tarihimizin kırılma/değişim noktasında bunca kitap araştırma eseri boş yere yazılmamıştır. Atasözlerimizden bir fikir alacak olursak şöyle ifade edebiliriz. "Minareyi çalan kılıfı hazırlar." Tam da böyle olmuş. Minare bir kılıfa girer mi, zor. İşte yakın tarihimizde Kazım Karabekir Paşa'nın işaret ettiği anahtar deliğinden baktığımızda olayların yakın bir şahidi olarak bizi inanmak zorunda bırakıyor.
En samimi duygularla Milli mücadeleye omuz vermiş, yola birlikte çıktıkları arkadaşlarını samimiyetle bağrına basmış, onlar hakkında asla yanlış düşünmemiş, yeni devletin kuruluşu ve yükselmesi için bütün ameli ve fikri gayretini ortaya koymuş. Buna rağmen kendisine karşı yapılanları, hakikatin bilinmesi ve doğru tarihin öğrenilmesi adına bir noktadan sonra en nihayet kaleme almış. Yıllar sonra basılmaya cesaret edilmiş bir eserdi elimdeki. "Paşaların Kavgası"nı okurken olayları tarihi bir film izler gibi izliyor zaman zaman da Kazım Karabekir Paşa'ya sinirleniyordum. Nedenini tam çıkaramasam da geçmişte yapmış oldukları tarihi hataların bir gün karşısına çıktığını görmüş olması.
Kitabı tavsiye ediyor muyum? Zihin konforunu bozmak istemeyenlere tavsiye edilecek bir kitap değil. Yeniden bir şeyler öğrenmek isteyen ve geçmişi hakkında bir tutam hakikatli bilgilerle geleceğe yürümek isteyenlere büyük kolay gelsin diyorum.