Ahmet Taştan yazdı

Bir de şu ayetin işaret ettiği manaya bakalım nefisle alakalı ne diyor: “Buna rağmen yine de kendimi büsbütün temize çıkarmıyorum. Çünkü Rabbimin merhamet edip koruduğu kimseler dışında, nefis insana sürekli kötülüğü emreder. Rabbim, elbette çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.”

İlk satırdan hissedilen şey, insan nefsi her daim haklı olmak istiyor. Yaptığının her zaman doğru olduğunu ve yanılmadığını beyan ediyor. Ve nefis yine sahne alıp insana sürekli kötülüğü emrediyor olması dikkatimizi çekiyor. Lakin burada bir kavramla daha karşılaşıyoruz kötülük nedir? Neden insana kötülüğü emrediyor. Hem insanın içindeki bir şey nasıl insana emredebilir?

Kötülük, iyinin zıttı olan bir kavramdır. En genel ifadesi ile yapıldığında bir mümin kulun kalbini sıkan her şeydir, diye bir hadis manası var. İyilik de mümin kulun kalbini rahatlatır. Haramlar, haksızlıklar, kibirlenmeler, kendini üstün görmeler, haddi bilmemeler sanırım kötülüğün çerçevesini oluşturur.

 Çünkü nefis, reklamla, propaganda ile, insanın aklını çelmekle onu manipüle eder. Lakin kul, kendi gücünden daha üst ve kuvvetli bir güce dayanırsa ki o da Allah'ın lütfudur, o zaman nefsin bu tesirinden kurtulabilir. İtaat, ibadet, sabır, bağlılık, doğrularla beraber olmak, kendimizi kınamak... Nefse karşı büyük direnme gücü oluşturur.

“Yemin ederim pişmanlık duyup dâimâ kendini kınayan nefse ki, siz mutlaka diriltilip hesâba çekileceksiniz!”

Bu ayette nefs insan olarak kullanılmış sanki. Ayetin yeminle başlaması da ne kadar önemli olduğuna işarettir diye düşünürüm.

“Pişmanlık” kelimesi Rahmetli babamın bir sözünü aklıma getirdi. Yerin altında en çok ne vardır, diye sorulunca verilen hikmetli cevap "pişmanlık vardır" olmuş. Yapan, niçin daha fazla yapmadığından pişman; yapmayan da hiç yapmadığından pişman imiş. Demek insan nefsi kendini kınadıkça arınmaya temizlenmeye daha yakın. Bu da kendini en günahkar görüp kendine odaklanma ile olur.

Diriltilip hesap verme şuuru da insanı dinç tutar, doğru yola sevk eder. Bir gün her şeyi bilen Rabbinin huzuruna vardığında kalbindeki niyeti bilene karşı yalan söyleme imkanı olmayacaktır insanın.

“Ey kâmil bir iman ve sâlih amellerle huzûra ermiş nefis!”

“Sen O’ndan râzı, O da senden râzı olarak Rabbine dön!”

İşte bu iki ayet de son noktayı koyuyor. İman ve salih amellerle kötülükten arınmış istikametini bulmuş, kalbini terbiye etmiş, her davranışta Allah'ın rızasını gözetmiş bir nefs, bizi adam eder.

Hayatın her anında Allah'ı unutmadan yaşayabilen insan olmak için oruç bize enerji bahşeden gıdaları kesmemizi istiyor. Biz orucu tutuyor gibi görünsek de aslında oruç bizi birçok kötülüklerden alıkoyuyor vesselam.

Ses kaydı bitmişti. Yarım saat süren sohbet, açlığın bahşettiği, anlama ve kavrama nimetini yürekten hissettiriyordu. Kayıt yapmaya başlamadan önce böyle demişti kır saçlı edebiyatçı.  

Sohbetten sonra iftara kadar arkadaşlarıyla yaptığı doyumsuz muhabbeti hatırladı, tatlı bir tebessüm gamzeli yanaklarında yer tutarken... Böyle ortamlara girdiği için Rabbine sonsuz teşekkür etti bir kez daha.