Delikanlı, uzun bir salgın tatilinin arasında mübarek Ramazan günlerine ulaşmanın zevkini hissetmeye başlamıştı. Gecesini gündüzünü; uykusuna, derslerine, oynayacağı oyunlara ve izleyeceği dizilere göre planlamaya çalışıyordu.
Ancak kendi bireysel planlamasının yanında, uzun zamandır bu kadar beraber olamadığı ve bu kadar birlikte zaman geçiremediği ailesi de ufak bir plan yapıyordu. Salgın vesilesi ile sokağa çıkmanın yasak olduğu günlerde her şey , iki artı bir odalı yüz metrekarelik malikanede gerçekleşmekteydi.
Delikanlı yakın zamanda, sahip olmayı çok arzuladığı pahalı oyuncağına kavuşmuştu. Haftalardır onu aldırabilmek için ciddi mücadele vermişti. Parmakların arasında tutup ekranına dokunduğunda kendini çok başka hissediyor, ailesinin kendisine verdiği değeri işte bu pahalı alet üzerinden yorumluyordu.
Lakin bu kıymetli oyuncak delikanlının bileklerine geçirilmiş bir kelepçe havası da veriyordu babasının kendisinden talep ettiği mukaveleyi okuyunca. Belirtilen hedeflere tek tek ulaşmak zorunda hissediyordu kendisini. Sakin bir kafayla düşündüğünde geleceği için çok değerli ve sağlam bir anlaşma yapıldığını kavramıştı. Uzun parmaklarının metalik serinliğini hissettiği bu pahalı oyuncağın esiri olmamak için önüne konulmuş çok aşamalı hedef listesi salgın tatilinin önemli virajlarındandı.
İşte bugün Ramazan ayının arefesiydi. Öğleye doğru o çok sevdiği uykuyu terk edecek, elini yüzünü yıkayacak hatta biraz daha zahmet edip abdest alacak, öğle namazını babasının imameti, kendisinin ve annesinin cemaati eşliğinde kılacaktı.
Aslında bunlar Ramazan'a mahsus vaziyet değildi her vakit olan şeylerdi. Biliyordu okudukça imanları kat kat artacak, ruhlarına enerji yüklenecekti...
Şimdi önlerinde armağan edilmiş sabır ayı Ramazan günler boyu akıp gidecekti. Ramazan ayında Kur'an-ı Kerim hatmetmek, teravih kılmak ve sahura kalkmak bereketli ibadetlerindendi. Evlerinde ailesiyle beraber gönül dolusu huzurlu yaşamak için yavaş yavaş adım atıyordu delikanlı.
Daha önceleri eksik kıldığı beş vaktin sadece farzlarıyla ikame ettiği namazlarını, sünnetleri ile beraber kılmanın lezzetini de tatmıştı. Ramazan gibi sevap dolu bir ay, onu bağrına basıyordu. Şeytanların zincirlendiği, cennet kapılarının açılıp cehennem kapılarının kapandığı bu mübarek ayda manevi olarak kendini geliştirmeyi kafasına koymuştu.
Annesi ile babası birer sayfa Kur'an-ı Kerim'i ilk defa birlikte yüzünden tilavet eylecek, delikanlı da uykusu ağır basmazsa takip edecekti. Bu hatim çalışması belki de uzun bir zaman alacaktı. Lakin böyle mübarek zamanlarda yapılması gereken ve ruhları tatmin edecek şey bu idi.
Başkalarının farklı eğlencelerle, oflayarak sıkılarak geçirdikleri mübarek Ramazan ayında, sevap yağmurları ile yıkanacak, ecir ve mükafatın bereketi evlerine huzur getirecekti.
Delikanlı bu sene insanların daha çok maneviyata düşeceğini fark ediyordu. Çünkü günaha gark edecek, günahı teşvik edecek ortamların, sanal dünyadan ibaret olduğunu gözlemlemişti. Allah'ı zikretmenin ve Kur'an-ı Kerim okumanın kazandıracağı ruh haliyle sanal alemin günahlarına da bir set çekebileceğini duyduğunda, yüreğinde derin bir mutluluk hissetmişti. Çoğu insan kimsenin görmediğini sandıkları sanal alem ya da sosyal medya ortamının "sınırsız, aldatıcı bir özgürlük tuzağına" çektiğini fark etmiyordu.
Delikanlı, bütün düşüncelerinden sıyrılıp Kur'an-ı Kerim'in ilk suresi olan Fatiha'yı okumaya başladı. Bismillahirrahmanirrahim... Elhamdülillahi rabbil alemin