Kısa bir yolculuk vesilesi ile birlikte olduğumuz değerli kardeşim Numan Konaklı'nın elime tutuşturduğu bir kitap idi Kur'an'ın Anlam İncelikleri ve Eşsiz Belagatı.

Doktor ünvanlı Numan Kardeşim yeni bir kitap tercüme etmiş ve bu eserin ön bölümünde kitabın yazarı Rummani hakkında bir inceleme yazısı eklemiş.

Kalın bir eser değil 112 sayfa... Lakin, dolu bir eser, hacimli bir eser, yüklü bir eser...

Hani Cenab-ı Allah, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'e: Sana ağır bir söz vahyedeceğiz" buyurmuştu ya... İşte bu "sorumluluk açısından ağır olan sözün" yani Kur'an'ın anlatım bakımından yüksek etkileyiciliğini bize aktaran bir eserdi elimdeki.

"Anlam" kavramı, benim her zaman dikkatimi çeker. Çünkü her şey anlam ile başlar, anlam ile devam eder, anlanmışlıkla sona erer.

Yaşadığımız dünyayı, çevremizde gelişen olayları, içinde bulunduğumuz toplumu idrak edebilmenin temelinde yatan şeydir anlam. Anlamı taşıyan şekillere/resimlere harf diyoruz. Harflerin bir araya gelmesiyle kelimeler; kelimelerin bir tren katarı gibi dizilip bir hükme varmasıyla bir cümle oluşur.

İnsanları, anlayabilecek bir donanımda yaratan Cenab-ı Allah, onları dünyada ve ahirette ebedi mutluluğa götürecek kitabı da indirmiştir.

Rabbimiz "külli akıl" sahibidir.

"Allah biz kullarından ne istiyor?" sorusunun cevabı o anlam içindedir ama gizli değildir. Anlamı taşıyan kelimelerin uyumu, anlatış biçimleri ve diğer özellikleri nahivcilerin/dilbilim

alimlerinin dikkatini çekmiştir. Bu konuda bin yıl önce yaşayan Rummani'nin bu kitabı günümüze kadar ulaşmış, alanındaki ilk eserdir.

İşaret parmağımı uzatarak göstermiş olduğum bu eserin kapağını kaldırıp sayfalarını çevirelim. Oradan birkaç tane örnek cümle not edelim ki erbabı bu ilmin tadını damaklarında hissetsin.

Bir edebiyat öğretmeni olarak çok ciddi bir şekilde etkilendiğimi söylemek zorunda hissediyorum kendimi.

Yani Rabbimiz bize "anlam"ı nasıl takdim ve dizayn etmiş. Cennet güzelliklerini tasvir ederken, cehennemin dehşetini vurgularken, insanların yapmış olduklarını tarif ederken ve insanları iknaya çalışırken, iyiliğe yönlendirir ve kötülükten sakındırırken nasıl bir kelime dizgisi kullanmış bunu fark etme imkanı kavuşuyoruz.

Dilin işlevleri diye bir konu anlatırız derslerde. Göndergesel işlev, sanatsal işlev, alıcıyı harekete geçiren işlev vb. özelliklerden bahsederiz.

Göndergesel işlevdeyken kelimeler, temel anlamında kullanılır. Söyleyen ve dinleyen aynı şeyi anlar. Bilim kitapları, tarih kitapları bu işlev ile yazılır gibi teferruatlara gireriz.

Sanatsal işlev, genellikle şiirlerde kullanılır ve sanatçı duyulara hitap ettiği için okurun farklı anlamasını da sağlamış olur, gibi yorumlar yaparız.

Kur'an-ı Kerim'de yüksek bir sanatsal dil kullanmakla beraber hakikati anlatan o kadar açık ifadelerde kullanılır.

Bu iletişimin en temel noktası kulun Rabbini tanıması ve gereğini yapmasıdır. Bu noktayı kavramış biri diğer konularda da isterse kendini geliştirebilir.

Eserin içindekiler bölümünü açtığımızda 58. sayfadan başlayan kavramları görebiliriz. Bunlar; icaz, teşbih, istiare, telaüm fasıla, tecanüs, tasrif, tazmim mubalağa ve beyan başlıkları altında toplanmış.

Bir kavramı anlamak için evvelen tanımı yapan bu nedir? sorusunun cevabı verilmelidir. Ardından kavramın çeşitleri varsa sıralanıp açıklanmalı ve her birine örnekler verilmelidir. Bu noktaya gelince kavram anlaşılmış kabul edilir.

Lakin bana göre bundan ötesi de lazımdır. Mesela o kavramı anlamış bir okur, diğer edebi eserlerde bu kavramları fark edebilmelidir. "Ben anladım" demenin en son noktası da kavramla alakalı bir uygulama ortaya koymasıdır.

Teşbih nedir, çeşitleri nelerdir? Çeşitlerini açıklayan örnekler verilmelidir. Okur diğer metinlerde teşbih örnekleri bulabilmeli ve en sonunda kendisi de bir teşbih yapabilmelidir.

Bu kolay bir yol değildir her defasında.

Şimdi müsaade olunursa bu kavramları ve çeşitlerini açıklayarak kitabın tanıtımına katkı sunmuş olalım.

Kur'an'ın icaz yönleri yedi husustur:1. Kur'an'a karşılık verilememesi. 2. Kur'an'ın herkese meydan okuması. 3. Sarfe (Allah'ın Kur'an benzeri bir eser ortaya koymaktan insanları alıkoyması.) 4. Belagat. 5. Kur'an'ın gelecekteki olaylara dair doğru bilgiler vermesi. 6. Kur'an'ın yerleşik edebi tarzların dışında olması. 7. Kur'an'ın diğer bütün mucizeler ile kıyaslanabilirliği.

İşte elimizdeki eser bize belağat bölümünü açıklıyor Kur'an'ın.

Belagat: En güzel lafız biçimi ile anlamı kalbe ulaştırmaktır, tanımını hatırlatarak başlayalım.

Îcaz: Anlamı bozmadan sözü kısaltmaktır.

Teşbih: His veya akılla biri diğerinin yerine geçebilecek iki şey arasında bağ kurmaktır. Teşbih ya sözde ya da zihinde olur. Ne için teşbih yapılır? a.Duyuların kavrayamadığı şeyleri kavranabilir hale getirmek için. b. Alışkın olunmayan şeyleri bilindik bir konuma taşımak için. c.Apaçık bilinemeyecek şeyleri bilinen bir konuma getirmek için.

İstiare: Anlamın açık hale getirilmesi için bir ibarenin sözlük anlamından başka bir anlama nakledilerek aktarılmasıdır. Her istiarenin bir hakikati vardır. Yani söylenen şey, kastedilen şey değildir. Söylenen kelime ile kastedilen mana farklıdır.

Eserde 43 tane örnek sunulmuş ayet-i kerimelerden.

Telaüm: Dile ağır gelen, kulağı rahatsız eden kelimelerin kullanılmamasıdır. Telif edilen kelimelerin telaffuz uyumudur.

Harf uyumunun faydaları şunlardır: Sözün kulağa hoş gelmesi, kolayca söylenilmesi, zihne ulaşan şekil güzelliği ve delalet açıklığı nedeniyle zihindeki mana tarafından kabul edilmesidir.

Unutmayalım ki harflerin çıkış yerleri birbirinden farklıdır.

Fasıla: Anlamın daha güzel ortaya konulmasını sağlayan son hecelerde şeklen birbirine benzeyen harfler demektir. Fasıla belağattir. Lakin seci' kusurdur. Fasıla anlama tabiidir, seci'de ise anlam seciye tabidir.

Tecanüs: Dilde ortak bir köke sahip söz türleri ile anlatım yapmaktır. (ve mekeru ve mekerallah, Vallahu hayrul makirin) ayetinde görüldüğü gibi "mekr" kelimesi makirin olarak da söylenmiş.

Tasrif: İki kısımdır. Bir anlamının farklı anlamları dönüştürülmesi ile onun farklı delaletlere dönüştürülmesi gibi. Mesela mülk, Malik, Melik, temalik, imtilak, temlik, Memluk... Hep aynı kök üzerinden değişik anlamlar verilmiş.

Tazmin: Bir anlamı onu ifade eden herhangi bir isim ya da sıfat zikretmek sizin sözden anlaşılmasıdır. Mesela "katil" dediğiniz zaman orada bir ölünün olduğunu da söylemiş olursunuz yani makute ile işaret eder.

Mübalağa: Açıklama amacıyla bir anlamın dildeki aslını değiştirerek onun büyüklüğünü ve çokluğunu göstermektir. Mübalağanın çeşitleri vardır ve değişik kelime sigaları ile yapılır

Bir ikisini söyleyelim. Fa'al kalıbına girmiş bir kelime o işin çok çok yapıldığını söyler. Tevvab tevbeleri çok kabul eden; kezzab çok yalan söyleyen.

Fail kalıbıyla; Kadir her şeye gücü yeten; rahim merhameti sınırsız olan.

Sıkıcı gelmiş olabilir bu tanımlar. Çünkü örnekleriyle söylendiğinde daha keyifli oluyor ve insanın hayretini yükseltiyor. Dil deryasında kulaç atmak isteyenler, bu eseri de keyifle ve zevkle okuyacaklardır.