-Bak sende Allah'ın sözünden yola çıktın çağdaş dedin, güncel dedin duruma bağladın. Edebiyatçı da bu istekler konusundan yola çıkıyor. "Üst akıl" denilen bazı azınlıkların, dünya insanlarının hayatları hakkında karar verdiklerini... İşte 500.000 insan olursa dünyanın daha rahat yaşanabilecek bir yer olduğunu ve dolayısıyla diğer insanların ölmesi gerektiğini... Bu sebeple laboratuvarda üretilmiş koronavirüsün çıkarıldığını... Salgının doğal bir salgın olmadığını ekranlarda herkes konuşuyor.

-Yine televizyonlardaki kanallardan, internetteki sitelerden sürekli ne yapmamız gerektiğini, ne yememiz gerektiğini, neyi giymemiz gerektiğini tekrar edip duruluyor. Güya reklam yapıyor ama aslında isteklerimizi yönlendiriyorlar.

Bir dönem sonra bakıyorsun Z kuşağı diye isimlendirilen kesimlerin üzerinde onların reklamını taşıyan kıyafetler... Bunlar toplumumuza aykırı olsa bile cesaret ve özgürlük kelimeleri ile de etrafını yağlayıp bağlıyorlar. Ergenlik rüzgarının kuvvetli estiği demlerde gençlerin aklını ikna etmek kolay zaten.

-Bazılarının rahat yaşamayı, etkileyici olmayı, dikkat çekmeyi, beğenilmeyi çok istediği bir çağda yaşıyoruz artık. "Kur'an-ı Kerim'de diyor ki" yerine daha önemli olan bir kavram daha gelişti, o da: "tıklama sayısı" İnternet dilinde onaylanmak anlamına gelen bu tıklanmanın sayısı ne kadar çok olursa doğruluğu kabul edilir oldu

-Hocanın istemek ve tanrılaşmak ile alakalı bence daha çok söyleyeceği şey vardı ama bizlere de söz hakkı vermek için sözü yarıda kesti gibi geldi bana.

-Hoca, bir bilinç akışıyla kendi zihninden geçenleri sesli olarak anlattı. Bizden de içimizden geçenleri anlatabileceğimiz konuşmalar istedi. Fakat, maalesef çoğumuz içimizdeki gibi söyleyemiyoruz. Bu belki de çözdüğümüz testlerin getirisi olabilir maalesef. Kendimize ait pek bir şey olmadığını fark ediyoruz, hepimiz suskunuz, hepimiz sahneye çıkmaktan korkuyoruz, hepimiz toplum önünde konuşmaktan çok ürküyoruz.

-İşte sanırım, hoca, bu sıradanlığı bozmaya çalışıyor. Bizi zorluyor, limitlerinizi yükseltmeye çalçalışıyor.Belki de eğitim budur.

-Hani geçen derste de söyledi ya fikri hür vicdanı hür nesiller yetiştirmek bize verilmiş bir vazifemizdir.

-Bir şey daha ekledi farkında mısın? İsterseniz benim kanaatlerime, benim fikirlerime aykırı düşünceler söyleyin fark etmez. Yeter ki düşünce üretin, gelin burada düşüncelerimizi paylaşın. Tabii ki sınıf ortamını da dikkate alarak cümlelerinizi kurmalısınız. Bu da sizin ahlaki sansürünüz olur, demişti.

-Ya vallahi kral Hoca, kıymetini bilmiyoruz. Sonra başımızı taşlara vururuz ama bir daha karşımıza gelir mi gelmez mi bilemem.

-Oğlum, biz ikimiz hocanın dediklerini yapamaz mıyız yani biraz düşünelim, taşınalım ondan sonra kalkalım hocanın yaptığı gibi bizde sınıftaki arkadaşlarla paylaşalım, niye çekiliyoruz ki!

-Ya oğlum şimdi biri bir şey der, farklı fikirler savunur dayanamazsın. Cevap verirsin sanatta ikilik, çıkar gruplaşma . Bunlar pek hoş şeyler değil. (yarın devam edecek inşallah!)