Televizyon dizilerinde meşhur olan mekanlar, her zaman insanların dikkatini çekiyor. Arkadaşlarımın ısrarlı talepleri vesilesiyle "Masumlar Apartmanı"na demir atıyoruz. O civardaki sıradan sokaklara benzeyen, hatta biraz daha basit apartmanların yer aldığı bir mekandı. Burası diziyi ilgi ile izleyenlerin fotoğraf çekildikleri bir dekora dönüşmüştü.

Tabii sizin kıyıya çekilip eşiniz ile ilgilenmeniz dikkatimizden kaçmadı. Gezi boyunca sürekli yanında bulunduğunuz fedakar eşinizle aranızdaki muhabbet ilgimizi çekmişti ve bir ara dedikodunun konusu bu olmuştu

Masumlar Apartmanını ara sokaklarda bırakıp İstiklal Caddesi'nde binlerce insanın arasında kaybolup giderken görmüş olduğumuz Galatasaray Lisesi ve devasa kapısı, "imanınızın kıymetini bilin, gidip gezin" dediğiniz kiliseler ve farklı kıyafetteki insanlar görülmeye değer şeylerdi.

İstiklal Caddesi yürümekle bitecek bir cadde değil hissi veriyordu yorgunluğumuz sebebiyle. Lakin Cumhurbaşkanımızın büyük azmi ile tamamlanan Taksim Camisinde son bulacaktı.

Bu camii, abdestle ve namazla, hem ruhumuzu hem gözümüzü hem de bedenimizi dinlendirdi. "Kalpler Allah'ı anmakla tatmin olur" ayeti kelimesinin ilhamıyla günahlardan sıyrılırken arındığımızı hissetmek daha bir lezzetliydi.

Farkındaysanız her araca bindiğimizde farklı bir semte geçiyoruz, farklı yerler görüyoruz ve sanki zaman da değişiyor.

Şimdi yolumuz Üsküdar, Mihrimah Sultan Camiinin önünden Valide Atik Camii ve Kız Kulesi... Akşam vaktine doğru, Bursa'daki trafik kazasında rahmete ermiş gençler için okunan Kur'an ve edilen duanın içine katdık aminlerimizi.

Trafik ve akşam iki arkadaş gibiydi "dün sana bir tepeden baktım" denilen aziz İstanbul'da. Kız Kulesi'ni görmek için insan seline bırakıyoruz kendimizi. Boğaz köprüsü ışık ışık... Karşıda Dolmabahçe sarayı, Galata kulesi...

Daha birkaç saat önce oradaydık ve buralara bakıyorduk, şimdi Üsküdar'dayız ve karşıları seyrediyoruz. Kız Kulesi'nin ışıklarının yanmadığını gördüğümüzde ışığın görüntü dünyasına nasıl bir hayat bahşettiğini de fark etmiş oluyoruz. Hiç tadı yok, sadece karanlıkta daha koyu bir suilet Kız Kulesi.

Hemen hemen her gittiğimiz mekanda bir hatıra da telefonumuza kaydediyoruz. Trafiği biraz bekleterek aracımıza biniyoruz. Geri dönerken yol boyu ezgiler, şarkılar, rapler söylüyoruz... Sonra akşamın bir vakti, bir dairesel hareket yapmışçasına bindiğimiz noktada iniyoruz. Derneğin önünde yani.

Bu satırları yazarken bile İstanbul'u bir kez daha yaşamış oldum ama biliyorum ki çok eksik... Biliyorum ki tadını yeni aldık... Biliyorum ki gönlümdeki İstanbul isteği biraz daha arttı, azalması gerekirken.

Sayın hocam,

Binlerce teşekkür, böyle bir gezi tertip ettiğiniz için. Binlerce teşekkür, bizi yeni anlamlarla buluşturduğunuz için... Binlerce teşekkür, güzel insanlarla yolculuk yapmanın ne kadar güzel olduğunu hissettirdiğiniz için. Umarım yine birlikte başka gezilerde buluşuruz. (SON)