Bugün emekliler günüdür. İnsanlar doğarlar yaşarlar ve ölürler.
Dünyanın ve hayatın kanunu böyle. Bir başka deyişle insanlar doğarlar, çocuk olurlar, okurlar, genç olurlar, çalışırlar, yaşlanırlar, emekli olurlar, ihtiyar olurlar ve ölürler. Bu yaşadığımız evrelerin hepsi çok güzeldir ve hepsinin ayrı bir güzelliği vardır.
Daha doğrusu bu güzellikleri yaşamak tamamen kendi elimizdedir. İnsan doğup çocukluğunu yaşarken büyüklere özenir bir an evvel büyümek ister veya tam tersi olarak yaşayıp ihtiyarlayınca da geçmişe özlem duyar, tekrar çocukluğuna dönmek ister.
Yani insan olarak yaratılışımız böyledir. İnsan bu dönemleri yaşarken birçok zorluk ve sıkıntılarla karşılaşır. Bilhassa yaşlılar hayatından her şeyden şikâyet etmeye başlarlar. Oysaki bu yaşadığımız hayat evrelerinin hepsinin bir başka güzelliği vardır. Daha doğrusu insan kendini hangi yaşta hissederse o yaştadır. Yaşadığımız hayatı güzelleştirmekte zorlaştırmak ve çekilmez hale getirmekte tamamen kendi elimizdedir.
Emeklilikte yaşadığımız hayatın evrelerinden biridir. Eskilerin Tekavut dediği gibi insanın belli bir süre çalıştıktan sonra işini bırakıp evine köşesine çekilip dinlenmeye, boş oturmaya başladığı dönemdir. Uzun yıllar zorlu bir çalışma hayatı geçirdikten sonra her yıl binlerce insan emekliye ayrılmaktadır.
Hayattaki her değişiklik gibi çalışma hayatından emeklilik hayatına geçişte insanın bazı zorluk ve stresler yaşayabiliyor. Emeklilik bazı insanların dediği her şeyden el etek çekip tamamen kendi köşesine çekilip oturmaktır diye düşündüğü gibi bazı insanlar içinde bir çalışma hayatını bitirip başka bir çalışma hayatına başlamak demektir.
Yani her şeyden tamamen ele etek çekip oturmak değil yeni fırsatlar ve yeni çalışmalara başlamak demektir. Emeklilik hayatını da hayatın en güzel dönemi ve adeta hayatın altın çağı haline getirmek tamamen elimizdedir.
Araştırmalar pozitif bir emeklilik modeline inanan kişilerin daha uzun yaşadıklarını, diğer yandan emeklilik döneminin yaşlılık ve sağlıksız olma halini düşünenlerin ise fiziksel ve ruhsal sağlığında gerçek anlamda kötüleşme ve erken ölümlere bile yol açtığını göstermektedir.
Emeklilikle ilgili olumlu ve olumsuz düşüncelere inanmak bile nasıl bir emeklilik dönemi geçirebileceğinizin önemli bir kısmını belirleyebiliyor. Günümüzde gördüğümüz gibi bazı kişiler çok çabuk emekli olup hayat mücadelesinden kaçmayı ve bunu bir kurtuluş gibi gördüğünü bildiğimiz gibi bazı kişilerinde ömrünün sonuna kadar çalışıp emekli olmaktan ve toplumdan dışlandığını düşünerek erken öleceği için emekli olmaktan kaçındıklarını görmekteyiz.
Emekli olduktan sonra fazla yorucu olmayan bazı uğraşılar bulmak, yürüyüşler yaparak, kendini keşfetmek, bakış açısında yeni şekillendirmeler yaratmak, dünyayı algılamak biçimimizi değiştirip çok daha sağlıklı bir emeklilik ve yaşlılık dönemi geçirebiliriz.
Bazı kişiler emekli olduktan sonra çok güzel uğraşılar bulup gezmek, seyahat etmek, çalışmak, okumak gibi güzel şeylerle emekliliğini renklendirip sağlıklı yaşarken bazı kişilerde emekli olunca hayatını karartıp devamlı hastane doktor ve ilaç peşinde koştuklarını da görmekteyiz.
Emeklilik döneminde düzenli eksersiz yapan kişilerde daha düşük tansiyon, hareket kabiliyetinde denge ve yeterlilik, diyabet, kalp hastalıkları ve eklem rahatsızlıklarında iyileşme daha güçlü görülmektedir.
Hayata olumlu bakarak, öğrenmeyi, öğrenmiş ve bildiklerini üretime dökebilmiş, deneyimli beyinlere sahip bizler, emeklinin şartları zorda olsa yeni bir yaşam, yeni bir başlangıç olduğunu unutmamalıyız.
Bir meşgale bulmak, hayatı keşfetmek, öğrenmek, okumak, yazmak, değişime ayak uydurabilmek ve yeni hobiler edinmek emekliliğin altın kuralıdır.
Ben de 20 yılı aşkın bir süredir emekli olduktan sonra okumayı yazmayı ve seyahat etmeyi çok seven birisi olarak emekliliğimi yaşamaya çalışıyorum.
Ben emekli olduktan sonra 3 tane kitap yazdım ve 60 yaşından sonra bir yüksek okul daha bitirdim. Halen de yazmaya devam ediyorum. Gücüm yettiği kadar da buna devam etmek istiyorum. Mutlu kalın, sağlıklı kalın, hayatta kalın.
Sağlık ve esenlik dileklerimle.
Aslan TORUN