Emin Yıldız'ın 22 Şubat 2023 tarihli Genç Gazete'de yayımlanan köşe yazısı.

İki bin yirmi üçün altı şubat gecesi
Tam teheccüt zamanı, seher vakti öncesi
Dudaklarda depremin soğuk iki hecesi

Kıyameti andıran bir sarsıntı zeminde
Tarifsiz bir korkuyla insanlık aleminde
Bütün dünya buluştu on şehrin mateminde
Ben de bu felaketin kederine batandım
Sizler kan ağladıkça, gözyaşımdan utandım

Önce toprak titredi ürperip ta derinden
Ruhlar, ürkek kuş gibi havalandı yerinden
Aslına kanat çırptı berzahın göklerinden

Bir kıyamet sonrası yaşanır gibi mahşer
Enkazların altında kaldı enkaz-ı beşer
Ruh uçarken göklere, beden toprağa düşer
Siz enkazda mahkümken, ben ızdırapla yandım
Toprağın üzerinde yürümekten utandım

Nefes alan bedenler, uykusuz susuz bekler
Endişeli, tedirgin, çaresiz ve ürkekler
Sonsuzluğa, bir nefes mesafede yürekler

Hayata tutunmaya sebepler arar gözün
Ne evlat, ne yâr kalmış, kalan sadece hüzün
Bir iğne ucu kadar ışığı yok gündüzün
Ben seni, karanlıkta, soğukta diye andım
Güneşin ışığından, gün yüzünden utandım

Bundan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmaz
Ana, baba, eş, evlat, gidenler geri gelmez
Kervan yürüdü gitti, yükünü kimse bilmez

Hasret kuşu uçurduk kervanın menziline
Yakıp geçer bu ağıt, kimin değse diline
Ölüm kustu Maraş'tan yurdumun on iline
Zelzele afetinden korkandım, korkutandım
Siz ölüme koşarken yaşamaktan utandım

Saatlerce, günlerce hayat ölüm arası
Bilinmez hangi yola çıkar ömür kurası
İhmali olanlara bu bir vicdan yarası

Diri diri toprağa gömüldü tenleriniz
Yaralandı, yıprandı soldu bedenleriniz
Izdırapla çileyle inlerken her biriniz
Uzanan elinizi yüreğiyle tutandım
Elimden gelmeyene çaresizce utandım

Bir ibret tablosuydu hayatın sahnesinde
Bin bir duygu yaşandı korkunun gölgesinde
Her bir amel ayrıştı kendi silsilesinde

İyilikler sevaba dönüştü birer birer
Hep adresini buldu merhametler, sevgiler
Kötülükler günaha, ateşe dönüştüler
Ben sahnede gördüğüm herkesi insan sandım
En çok da fırsatçı ve yağmacıdan utandım

Malzemeden çalarak ev yapmak marifet mi?
İşin hakkını vermek, dürüst olmak külfet mi?
Bu ölümler kader mi, cinayet mi, afet mi?

Yıllar önce yazılıp ölüm fermanlarınız
Temellerin harcına karılmış canlarınız
Ufalanmış betona, sızarken kanlarınız
Siz aç susuz beklerken lokmamı zehre bandım
Kursağımdan her lokma geçtiğinde utandım

Sözlerin tükendiği zamanlar var tarifsiz
Ne söylesek hepsi boş, anlaşılmaz arifsiz
Hiç bir müşkül mesele çözülemez maarifsiz

İstişare ederek, toplayıp şuraları
Devlet millet el ele sarmalı yaraları
Kendime ibret sayıp yazdığım mısraları
Her manada harfiyen nefsime anlatandım
Beladan ders almayan, gafletimden utandım

15 Şubat 2023 Emin YILDZ