"Hocam, özel bir soru olacak ama... Görücü usulüyle mi yoksa severek mi evlendiniz?"

"Gördüm, sevdim ve evlendim."

"Yani evlilik sürecini anlatır mısınız?"

"Çok mu merak ediyorsunuz?"

"Eveeet!"

Şimdi konu buraya nasıl gelmişti. Lakin sınıfta belli belirsiz bir ilgi ve merak kasırgası sınıfın duvarlarına çarparak edebiyatçının yüzüne patlayıverdi.

Adalet, dürüstlük gibi değerlerine sıkı sıkıya bağlı kaymakam

emeklisi bir baba, modern bir hayatı yaşamanın hayalini yaşayan beş çocuk, baba ile evlatları arasında esnek bir köprü olan anne...

Türkiye'nin Osmanlı sonrası cumhuriyet dönemi batı rüzğarlarına zihnini ve gönlünü kaptırmış bir ailenin kuşak çatışmasının gözler önüne serildiği romana tepkiler de ilginç idi. Dürüstlüğün, "artık devir böyle" ye kurban edildiğinin filmini izliyoruz roman boyunca.

"Ablasının sevgilisi ile evlenen kız" cümlesini duyduktan sonra yüzlerin biçimsiz bir hal almasını beklemek ne kadar doğaldı. Lakin o resim görülmedi. Demek ki ailedeki çöküş, savruluş ta o günlere uzanıyor, diyesi geldi ama biliyordu ki insanlık tarihi kadar eski bir tutumdu bu. Şimdi ki mesele, böyle yanlışlıkların, daha hızlı bir biçimde yayılması ve küçük yaşlara kadar düşmüş olması. Bilen bilmeyen herkesin ciddi ve önemli konularda ulu orta bir şeyler biliyor sanmasıydı.

Yaprak Dökümü gibi sosyal içerikli bir romanın sunduğu imkanların anahtar deliğinden topluma bakmak ve onarıcı bir kaç cümle kurmak gerekliydi.

Televizyon kanallarından ve sosyal medyadan öğrenilen bilgilerle toplumun ahlak, namus, dürüstlük seviyesinin ne kadar ölçülebildiğini tahmin de zor değil.

Aşk konusu açıldığına göre bu gençlere damardan uyarılar yapılmalıydı. Çünkü her şeyi bilen(!) Z+1 kuşağı acep şehvet ile aşk duygusunu tanımlayabiliyor muydu?

Şehvet, nefsin arzularını tanımlarken aşk, ruh gibi bir cevherin arzusudur. Şehvette maddi olan beden işlevdeyken aşkta ulvi duygular öndedir. Böyle isteklere bendeniz kasap aşkı derim. Kasaplar da pazarlık yaparken dokunmadan edemezler. Gençler kendilerini tanımadan yani, dünyadaki en büyük ve en önemli kıtayı bilmeden, "içimden geldi" deyip heveslerinin kurbanı olmamalı.

Görücü usulü ile evlendikleri sandıkları hoca gençlerin şaşakalacakları cümleleri üstüne basa basa ekledi... Biz müslüman bir milletiz. Bin yıl bu dine hizmet etmiş atalarımızdan şanlı bir tarih ve güzel gelenekler kalmıştır. Mahremiyet hassasiyetiyle biçimlenmiş, ahlak ile tatlandırılmış aşk, destanlara konu olmamalı sadece.

Devrin değişmiştir, batının değerleri yaprak dökümü yaşayan ailenin üstüne, sonradan görmelere mahsus bir aksesuar gibi dururken en çok darbeyi baba yer. Evden adeta kaçar, sokaklarda kalır, hastanelere düşer. Kızlar evliliklerden aradıkları mutlulukları bulamaz, aldatılırlar.

Her vesile ile konak eğlencelerine katılmak için saatlerce hazırlık yapan kızlar mutluyken anneleri de onlara hayırlı bir kısmet gözlemektedir. Babanın adalet ve dürüstlük tavırları para etmemektez.

"Hocam hala söylemediniz nasıl evlendiğinizi"

"Ama siz görücü usulünü yanlış biliyorsunuz."