"Allah, çocuklarınızın mirası hakkında şunu emrediyor; Erkeğin payı, iki kadının payı kadardır. Eğer çocuklar ikiden fazla kadın iseler, mirasın üçte ikisi onlarındır. Şayet tek bir kız çocuğu varsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasının her birine mirastan altıda bir pay vardır. Ölenin çocuğu yoksa ve ana babası ona varis olmuşsa, annesinin payı üçte birdir. Eğer ölenin kardeşleri varsa, annesinin payı altıda birdir. Bunlar, Ölünün yapılmış vasiyetinden veya borcu ödendikten sonra geçerlidir. Babalarınızın ve oğullarınızın, fayda bakımından hangisinin size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından emredilmiş paylardır. Şüphesiz Allah her şeyi bilen, hüküm sahibidir." (NİSA 11)

MALIMIZ FİTNEDİR: Allah (c.c.) buyuruyor ki: "Bilin ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer fitnedir, imtihan vesilesidir. Allah katında ise büyük bir mükafat vardır." [1] Rersulullah Efendimiz de (s.a.v): "Şüphesiz her ümmetin bir fitnesi vardır. Ümmetimin fitnesi, imtihan vesilesi de dünya malıdır." Buyurmuşlar.[2] Gerçekten Müslümanlar, en büyük imtihanı, dünya malı konusunda veriyor. Her birimiz buna şahidiz. Akrabaları arasında dünya malı sebebiyle sorun yaşamayan var mı? Hele miras paylaşımı konusunda kardeşler arasında bile illa bir sorun yaşanıyor, değil mi? İşte bu sebeple, K.Kerim'de, abdest ve namazın tarif edilmediği kadar miras konusu tarif edilmiş ve ayrıntılara yer verilmiştir. İşte bu ayet-i kerime onlardan biridir. Bunlar Allah tarafından takdir edilmiş paylardır. Allah'tan daha adaletli hiçbir kanun ve yetkili, mal taksimi yapamaz.

İnsan işin iç yüzünü bilemez. Ana, baba, kardeş, evlat, hangisi onun için daha hayırlıdır, bilemez. İnsan yanılabilir, aldanabilir, aldatabilir, nefsine uyabilir, bencillik yapabilir, haksızlık yapabilir. Bu sebeple Allah (c.c.) miras taksimini kuluna bırakmamış bizzat üzerine almıştır. "Babalarınızın ve oğullarınızın, fayda bakımından hangisinin size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından emredilmiş paylardır. Şüphesiz Allah her şeyi bilen, hüküm sahibidir."[3]

MÜLK ALLAH'INDIR: Miras sözlükte Arapça bir kavram olarak; bir şeyin, bir kişi veya topluluktan diğerine geçmesi, başkasından kalan şey" anlamına gelmektedir. İslam hukukunda miras; ölen bir kimsenin mal varlığının, kimlere ve nasıl dağıtılacağıyla ilgili kuralların bütününü ifade eder. Mirasla ilgili ilme İslam fıkhında feraiz denir. Resulullah Efendimiz (s.a.v) feraiz ilmini çok önemsemiş ve şöyle buyurmuştur: "İlim üçtür: Kur'an, Sünnet ve feraiz"[4] Mülk Allah'ındır. K.Kerim'de birçok ayet-i kerime insana bu gerçeği hatırlatır. İnsan; "benim malım, benim malım" diyor ya, yanlış söylüyor. Bir de kendisine emanet verilen malda cimrilik yapıyor, ne zekat veriyor, ne de sadaka veriyor. Ne büyük gaflet! Yunus Emre insana bu büyük gafletini hatırlatıyor ve diyor ki: "Mal sahibi, mülk sahibi/Hani bunun ilk sahibi?/Mal da yalan, mülk de yalan/Var biraz da sen oyalan..."[5]

Allah (c.c.) kulunu dünya malı konusunda uyarıyor: "Size ne oluyor ki, Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin gerçek sahibi Allah'tır."[6] "Cimrilik ettikleri şey, kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır." [7]

Allah (c.c.) yaşayan kulunun rızkını üzerine almıştır. Allah (c.c.) kuluna verdiği dünya malını da emanet vermiştir. Mülkün asıl sahibi Allah olduğu için, ölen insanın malını taksim etmek de Allah'ın hükmündedir. (Devam edecek İnşallah!)


[1] Enfal suresi 28

[2] Tirmizi, zühd 26

[3] Nisa suresi 11

[4] Ebu Davud, "Fera?i?", 1/ İbn Mace, "Mu?addime", 11, 16

[5] Yunus Emre

[6] Hadid suresi 10

[7] Al-i İmran suresi 180