Diğeri:"Ne bileyim ben, şartlanmışlığı nasıl kırabiliriz ki?

Öbürü:"-Akıllım, hoca cevap verdi ya... Kapıdan giren kişi 'benden önce size hocanız, hakkında şöyle şöyle şeyler söylediğini mi?' diye cümle kurmaya başlayınca sizin gerginliğinizin sebebini açıklayınca, ona karşı olan önyargımızın yavaş yavaş yok olacağını söylemedim mi?

Diğeri:"-Ee ne var bunda, ne anlamamız gerekiyor buradan."

Öbürü:"-Aslında o kapıdan giren kişi kim biliyor musun? Hocanın kendisi. Ve bizim ona karşı kanaatlerimizi oluşturan daha önce dinlediğimiz hocalarımız ya da diğer öğrenciler. Dolayısıyla adam kendine karşı olan önyargımızı yıkmaya çalışıyor anlasana.

Diğeri:"-Yaaa aslında ben işin o tarafında değilim. Gerçek şu ki her gün dersimize gelip karşımızda bir beyefendi gibi bize ders anlatan bu adam yani bu hoca o kadar da kötü değil. Sonra cahil, hiç değil... Başkalarının anlattığı vasıflara hiç uymuyor. İyi niyetli ve bize, hayatta yarayacak her türlü bilgiyi veriyor. Her ne kadar üniversite sınavı deyip başımızın etini yemiyorsa da derslerini hakkıyla anlattığı için ben ondan istifade edebiliyorum. Yani o şartlanmışlıklar ben de yavaş yavaş erimeye başladı anlayacağın. O yüzden çok da rahatsız etmiyor anlattıkları ve tutumları.

Öbürü:"-Nasıl yani, sınıfın ona karşı olan tutumu ya da bizim oluşturduğumuz hava boşuna mıydı? Kızım adamın bazı gerici fikirleri var. Bizim gibi değil. Bazı şeyleri söylüyorsa da bizi örgütlemek için söylediği açıkça ortada. Niye kanaatini beğeniyorsun ki? Dinler gibi yap, geç, nasıl olsa edebiyatı başka türlü de öğrenebiliyoruz.

Diğeri:"-Ya bize bunları anlatanlar, onun hakkında böyle söyleyenler, bizim kadar onun fikirlerini, düşüncelerini, biliyorlar mı? Bizim kadar, onunla muhatap olmuşlar mı? Hem bir öğretmenin başka bir öğretmen hakkında olumsuz bir kanaat oluşturmaya hakkı var mı?

Sonra diğer öğrenciler ne kadar onun dersine girmişler. onu ne kadar dinlemişler. Bunu bilmiyoruz, belki bir çoğu yalan yanlış uyduruyordur. Onlar da başkasından duymuştur biz de onlara göre zihnimizde kanaat oluşturuyoruz. Bence yanlış... Duyduklarımız ve gördüklerimizle bir değerlendirme yapabiliriz biz . Bu da onun hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olduğumuzu gösterir. Bir de diğer öğrenciler ne kadar onun dersine girmişler, onu ne kadar dinlemişler. Bunu bilmiyoruz. Belki bir çoğu yalan yanlış uyduruyordur. Onlar da başkasından duymuştur. Biz de onlara kafamızı kiralamış olmuyor muyuz? Bence duyduklarımız ve gördüklerimiz bizim için bir değerlendirme kıstası olabilir.

Öbürü:Kız hemen fikrini değiştirme, bekle bakalım başka neler söyleyecek bir dinleyelim.

Diğeri:Bu ya da o diye ayırımayalım, gerek yok Bizim öğretmenimizdir her biri. Dersimize geliyor dersini anlatıyor Biz de onlardan istifade etmeye çalışalım, gerisi bizi ilgilendirmez zaten sınavda da kitaptan soruyorlar yani korkulacak bir şey yok.

İçeri girme zili çalınca zeki öğrenciler sınıfa doldu ve az önce hakkında konuşulan öğretmen de masanın başına oturup defteri imzaladı sonra derse kaldığı yerden devam etti. Okuyacağı kitabım sadece o sayfasına bakmakla geçiren genç, sınıf arkadaşlarına çaktırmadan kitabını kapattı.