"Ayakları yere basmayan tek festival teknofest" nakaratları eşliğinde Atatürk Havalimanı'na girdik. Bu sene ikincisi düzenlenen ve oldukça kalabalık ziyaretçiler tarafından gözlemlenen bu festivale misafir olmak bizi gururlandırdı.
Evet bu gururlandırdı kelimesi üzerinde durmalıyım çünkü uzun zamandır böyle derin bir gururlanma hissetmemiştim. Bu bireysel ve bencil bir gururlanma değildi, milletim adına devletim adına geniş toplumsal bir gururlanma hissettim. Türk Yıldızları'nın gösterisi sırasında iki uçağın karşılıklı gelip aynı hizadan hızlıca geçmesi anında hissettiğim korku kadar derindir, bu gurur.
Yine Solotürk uçağının yapmış olduğu alçak uçuş esnasında göğüs kafesimde hissettiğim baskı kadar netti bu gurur. Bu gururun bir başka boyutu da milletimizin büyük bir merak ve ilgi ile teveccüh buyurmasaydı. Coşkun bir akarsu gibi havaalanına giden insanların ardı arkası kesilmedi ikindi vakti olup da biz dönene kadar. Geri dönen insanlar kadar daha yeni gelmeye çalışan insanlar vardı.
İstanbul trafiği durma noktasına gelmişti bu meraktan. Yolda kalanlar, geri dönenler, alan içinde birbirini göremeyenler ve benzeri daha nice sorunlara rağmen iyi ki gelmişiz dedirten bir gezi oldu teknofest gezisi.
Sevgili oğlumla çıktığım tatlı, muhabbetli bir gezi oldu benim için. Karadeniz gezisi esnasında Trabzon'da görüp de kaçırdığımız Türk Yıldızlarının gösterisini seyretme imkanı bulacaktık. Bulduk da. Çok merak edenler internet üzerinden o gösterileri izleyebilirler. Ancak etrafımda bulunan gençler "hadi bir kalp çizin" yalvarışlarını duymak güzeldi. Kalp çizmek, sevgi ve muhabbetlerini masmavi sema üzerine beyaz dumanlarla yazmak. O müzik gürültüleri, insanların konuşmaları kesilmiş gökyüzünde sadece Türk Yıldızlarının semaları parçalayan sesi duyulur olmuştu.
"Şu taraftan geliyorlar, bakın tam karşıdan, ikisi de bu taraftan..." gibi sözlerle insanların heyecanlarını izlemek başka bir heyecandı. Demek bir ben değilmişim bu grubu heyecanı yaşayan.
Uçaklarımızın gösterisi, helikopterlerin gösterisi, iki polis helikopterinin harmandalı oynayışı... Teknofest kalan birkaç tatlı hatıra eşe dosta anlatabileceğimiz. Lakin onların dışında Kara harp, Deniz, polis, jandarma hepsinin helikopterleri uçakları meydana dizilmişti...
İHA'lar, SİHA'lar, dronlar... Hepsi kendilerine ayrılmış alanda boy gösteriyordu. Büyük kargo uçağına girip "bir bakalım" dediğimizde insanlardan oluşan kuyruğun sonunu görmek zor oldu. Sadece uçak mı? Her nereye baksak uzuuuun bir sıra görüyorduk.
En çok dikkatimi çeken de aşağıdan verilen hava ile uçan insanları izlemek. Özel tulumlarıyla kasklarıyla güvenlik tedbirleri almış rehberleri ile bir uzay aracı içindeymişcesine havada inip kalkan insanlar çok ilginç ve heyecanlı tecrübe yaşıyor olmalıydılar.
Her belediyenin olmasa da teknolojiye önem veren Konya Büyükşehir Belediyesi'nin ve Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin standlarına göz atmak imkanım oldu. Bakanlıklarımızın çadırlarında da ilginç ve farklı hizmetlerin sergilendiğini gördük. Milli aEğitim Bakanlığına ait çadırda liseli gençlerin robotik kodlamalarla ya da farklı robot yarışmalarında gösterdikleri başarıları fark ettik.
Liseliler içinde İmam Hatipleri başarıısını ancak gazetelerden okuduğumuzda öğrendik. Liseli gençler, üniversiteli gençler yaptıkları çalışmaları sergileme imkanı bulmuşlardı Teknofest'te. Bu teknolojik ilerleme noktasında kısa zaman içinde oldukça ileri düzeye gideceğimizi fark ettiğimiz güzel bir gün oldu.
Bu yazıyı kaleme almayı düşünürken İsmet özel'in "teknoloji bana verdiği her şeyi geri alsın, benden aldıklarını da bana geri versin" sözünü hatırladım. Sonra teknoloji ve duygular arasında bağlantı kurmayı düşündüm. Her teknolojik aletin insan hayatına getirmiş olduğu bir kolaylık, bir pratiklik söz konusu... Bunun yanında savaşmak için ortaya konulmuş teknolojik silahlar, sağlam yapılı arabalar, güven kavramının ne kadar önemli olduğunun göstergesiydi.
Büyük güç sahibi cenab-ı Allah'ın insan evladına bahsetmiş olduğu en değerli cevher akıldır. Bu cevheri insanlığın hayrına, insanlığın faydasına kullanmak, mazlumlara kol kanat germek, zalimlere dur demek, anlamına geldiğini düşündüğünde... İnsan biraz daha farklı tutum sergiliyor..
Son olarak ülkemizde kitaba ve kitap fuarına karşı olan merak ve ilgi, zaman içinde tekniğe ve teknolojiye yönelecek, oradaki gelişmeleri milletimizin her bir ferdi rahatlıkla görecektir.
Bu konuda öncülük yapan devlet büyüklerine ve koordine işinde görev alan herkese millet adına teşekkür etmek bir borçtur. bir sonraki sene "ayakları yere basmayan festival teknofest nakaratları" içinde tekrar gezmek isterim.