Diyanet işleri Başkanımız Sayın Mehmet Görmez'i eleştirmek haddim olamaz, sadece bir görüşü benim kanaatlerime ters düştüğü için.

Kur'an-ı Kerim'i güzel okuma yarışması için "Kur'an sadece sesten, ses yarışmasının güftesinden ibaret değil" değerlendirmesini kırkıp "bakın işte o da eleştiriyor" diye yorumlayarak "toptancı bir zihniyet" yaklaşımı ile derin bir çarpıklığa yol açanlar var.

Şimdi ben buradan hareketle böyle değerli ilim adamlarını bir cümle ile toplumun zihin dünyasına kara lekelerle biçimlendirilmesine şiddetle karşı olduğumu haykırıyorum.

Müslümanların büyük değer verdiği insanları, tam manasıyla anlayıp dinlemeden, ölçüp tartmadan, ön yargılı lüzumsuz laflarıyla mahkum eden "küçük beyinli" insanlar var, maalesef.

"Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, TRT'de yayınlanan Kur'an-ı Kerim'i Güzel Okuma Yarışması'na ilişkin "Camilerde yapılan Kur'an-ı Kerim yarışmalarının evlere kadar girmesi, genç kuşakların Kur'an-ı Kerim'i güzel okumaya özendirilmesi son derece güzel bir adımdır."

Hocanın konuşmasındaki ilgili bölüm böyleyken, bu kadar isabetli, ufuk açıcı ve oldukça kıymetli bir değerlendirme yapmışken onu çarpıtmanın ne anlamı var? Bunu ifadeleri kötü amaçlarla kullanmanın kime ne faydası vardır?

Vardır faydası vardır, olmaz mı? Kötü niyetli insanlara faydası çoktur. Kur'an-ı Kerim hayatın akışı içinde kendine bir yer bulaması ve kıymet veriyormuş görünüp onu insanoğlunun hayatından çekip çıkarmak maksatlı bir tuzak.

İnsan, ilmen, fikren, yaş itibarı ile olsun "kendisinden büyük" birine karşı söz saf ederken edeple, hürmetle, saygıyla telaffuz etmesi gerekir.

"Belki ben yanlış duymuş olabilirim" "belki de ben yanlış anladım gibi" haddimizi beyan eden ifadeler yüz kızartıcı bir halden kurtarır bizi.

Kur'an'ın bir hayat kitabı olduğunu yıllar sonra kavramış biri olarak, Mehmet Hocanın beyan ettiği ifadelerinde zerrece bir hata yoktur.

Yarışmada bir sunum söz konusudur. Bu sunumu değerlendiren sayın jüri üyeleri de kendilerine düşen görevi de belli dengeleri takip ederek neşeli ve keyifli değerlendirmeler yapıyorlar.

Yarışma yöntemi açısından "O ses Türkiye'ye" benziyor diye eleştirenler "yarışma öyle değil böyle yapılır" dercesine yüksek bir seviye görmüşlerdir. Yöntemler benzeyebilir, ancak, içerik değer katar.

Birçok konuda özgünlüğünü yitiren Müslümanlar Kur'anın rahmet dolu ikliminde kendilerine ait bir soluk bulacaklardır. Kemal-i edeple bekleyişler ve mütevazı sevinçler Kur'an talebelerine çok yakışıyor.

1006. Ebu Hüreyre radıyallahu anh, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem'i:
"Allah, güzel sesli bir peygamberin, Kur'an'ı teganni ile yüksek sesle okumasından hoşnut olduğu kadar hiçbir şeyden hoşnut olmamıştır" buyururken işittim, demiştir.
Buhari, Fezailü'l-Kur'an 19; Tevhid 32; Müslim, Müsafirin 232-234. Ayrıca bk. Ebu Davud, Vitr 20; Tirmizi, Fezailü'l-Kur'an 17; Nesai, İftitah 83

Bu nakilden sonra da Kur'anı güzel okumaya devam, onu hayata aktarmaya devam.

Onu okumakla Rahman olan Rabbimizle konuşmuş oluyoruz. O, söylüyor; biz dinliyoruz.

Onun dediklerini hayata aktarmak konusunda önümüzde hangi engeller var ise elimizin tersi ile azim ve kararlılığımız ile ötelemeli ve yoldan kopmadan devam etmeliyiz.

Çünkü kurtuluş ve huzur burada.