Bugünlerde Türkiye gündemini ilgilendiren çok önemli olaylar olmaktadır. Sadece Türkiye gündemi değil dünyanın da gündemine oturan önemli gelişmeler, bir taraftan Türkiye'nin devrimi sayılan 60 yıllık hayalin gerçekleşmesi diğer yandan da yeni hayallerin yani Kanal İstanbul'a kanat açılması...

İnsanımız tarafından nasıl karşılandı bu iki olay? Her bir olayı izliyoruz. Tabii ki bir kısım "istemezük" diyen grup ortalığı vaveyla ya verip "Hayır yapmayalım, şöyle böyle zararı var" gibi bir sürü bahanelerle engellemeye çalışıyorlar.

Diğer tarafta kararlılık ifadesi ile "isteseniz de istemeseniz de bu yapılacaktır" diyor.

Bir vatandaş olarak anlamadığım bir şey var. Bu ülkeye bir çivi çakmaya çalışan insanlar/ kadrolar hakkında neden böyle düşünürler. Düşüncenin çıkış noktası bir defa sakat: Yapmak istiyene hemen karşı olmak zorunda hissetmek kendini. Bu noktadan yola çıkılıyor ve gide gide eksikleri, kusurları, hataları tespit edilmek isteniyor.

Bunca yıldır ülkenin başında olanlar bir sürü eksiği ve kusuru ile beraber dünya çapında olaylara imza attığını gören Anadolu insanı, bunun da olabileceğine inanıyor. Ben de bu kanaatteyim.

Çünkü memlekette bir iş yapmak isteyenler bunun her türlü altyapısını hazırlamışlardır. Kimse bindiği dalı kesmek istemez. Bu milletin geleceğine yüzde yüz zararlı olabilecek bir şeyi yaparak sandığa gidilmez. Bir de suçlayıcı bir uslupla oy için yapıyor, diyorlar. Peki sormak lazım, kendileri de oy için engel olmaya çalışmıyor mu?

İnsan bir iş yapmaya niyetlendiğinde iş çapında gayret ortaya koymak zorundadır. Gayret yetmez, imkanları da oluşturmalıdır. İnanç, gayret ve imkanlar bir araya geldiğinde yapılmaması ülkeye ihanet anlamına gelmelidir. Çünkü sen niçin bu devletin başında yer alıyorsun, diye sorarlar adama. Değişen dünya şartları karşısında değişmeden kalabileceğini zanneden donuk kafalar, bu memlekete bir çivi çaksmazlar.

Anlamadığım nokta şurası: Memlekete faydalı olabileceği düşünülen bir şeyin karşısında inatçı keçiler gibi dik başlılık yapmanın ne anlamı var! "Evet, yapalım, en iyisini en güzelini yapalım... Ama şunlara da dikkat edelim" diyerek iyi niyetini ortaya koysalar daha iyi olmaz mı?

Bu nasıl muhalefet zihniyetidir ki bilimsel çalışmalar(!) yaptırarak milletin zihnini bulandırmaya çalışıyorlar. Hatta daha önce görmediğim bir yöntemle "itiraz bürolarına" dilekçeler vermek için kuyruklar oluşturuyor.

"Evlatlarımın geleceği için, ülkemin geleceği için..." gibi bahanelerle çok önemli bir mesele hakkında olumsuz bir tavır takınanlar ülkemizi komik duruma düşürüyorlar.

Sen de bu milletin bir ferdisin, evladın da bu milletin bir ferdi... Bu ülkeyi yönetenler de ülke için, millet için bir şeyler yapma gayretindeler. Hangi pencereden, ne tarafa baktıkları belli olmayanların, ne yapmak istedikleri çok da belli değil, demek mümkünken aslında her şey açık seçik ortada.

Kendi otomobilimizi yapmışız, iki yıl sonra üretime geçeceğiz, Avrupa'da ve dünyada büyük yankılar oluşmuş... "Bunları yaptırmayız, olmaz" diyorlar. Sen nerede yaşıyorsun, demezler mi adama?

Büyük yatırımlar yapılarak oluşturulmuş Türkiye'nin otomobili yola çıktı. Şimdi Kanal İstanbul yapılacak. Büyük bir olay bunlar, yıllar alacak hizmetler... Uydurulan mevzulara bakar mısınız?

"Kimlere, ne sözler verildi" açıklayınız. Şüphe tohumları böyle güzel ve büyük hizmetleri engelleyecek değildir, herhalde...