Bir slogan atmak... Bir adım yürümek... Bir nara savurmak.. Şehadet parmağını semalara kaldırıp gür bir sesle Allahu ekber demek... Zalimlerin kulaklarını yırtarcasına, oturdukları tahtlarını kökünden sallarcasına Allahu ekber demek.... İnsanın en özgür, en canı yanmış hali ile sesini semaların Rabbine duyurma gayreti...

"Yürüyeceksin, millet yürüyecek ardından."sözünü hatırlamak...Bazen insan da bir boşluk oluşur, yapmadığında o boşluğun civarında gezer dolaşırsın. O boşluk her zaman hissettirir kendini. Tatmin olmak istersin... Taşı gediğine koymatı arzularını... Bir eksikliği tamamlamak, seni rahatsız eden bir hali ortadan kaldırmak istersin. Sonra yaparsın, tamamlarsın, icra edersin... Gönlündeki boşluk dolmaya, içindeki sıkıntı kaybolmaya başlar.

Yaptıklarının yetersiz kaldığını hissettiğinde arayış çalar kapını. Kapıyı açmak için yerinden kalkmaya üşendiğinde içinden bir vicdan konuşmaya başlar. İşte yapılması gereken şey ayan beyan ortadadır. Ne yapılacağını biliyorsundur, nasıl yapılacağını da biliyorsundur fakat bir türlü elinden gelmiyordur yapmak.

Sonra aniden, nereden geldiği belli olmayan bir aşk duygusuyla gerekeni yaparsın.Arabanın kontağını çevirir, gazına basar belediye önüne gelirsin Pazar günü saat 14'te. Eşini, dostunu sevdiklerini görürsün... Tebessüm eder selam verirsin, tokalaşır kucaklaşırsın. Sonra toplanır müminler al bayrağın altında. Bir anons duyarsın, bir kervan çıkmıştır yola. Sen de yürüyorsundur kervanın arasında. Sloganlar atılır: "Zalimler için yaşasın cehennem" denir hep bir ağızdan. Zalimlere lanetler okunur. 9 masum gencin katillerine beddualar savrulur kızgın yüreklerden.

Şimdi bir şeyler yapabiliyor olmanın hafif bir mutluluk duyarsın. Kendini Mısır'da, Rabia meydanlarında Hakkı hakikati savunurken hissedersin. Bir gün SiSi denen zalim işbirlikçi adamın kuklaları tarafından sen de yakalanırsın. Ama bu, sana ne bir acı verir ne bir korku salar yüreğine. Doğru yaptığını milletin hukukunu koruduğunu bilirsin. Şahsiyetinin ve onurunun yepyeni bir şekilde inşa ettiğini far edersin.

Belki de hayallerinde Hz. Yusuf'un misafir olduğu o zindanlarda bulursun kendini. Sonra İhvan-ı Müsliminin en büyük şehitleri ile selamlaşırsın. Demir darmaklar ardından beyaz entarisi ve takkesi ile Seyyid Kutup alır selamını. Sonra bin bit işkence ve eziyet muhatap olan Zeynep Gazali'nin elini öpersin.

Sen adımlarını atarken Lazlar Camini görürsün ileride. Sonra kulaklarına Tekbir sesleri dolar Allahu Ekber, Allahu Ekber diyerek. Sesin güç katar diğer seslere. Sen de katılırsın. Sağ elinin şahadet parmağı en yücelere isaret eder. Müslüman yürekler ile beraber iş yapmanın mutmainliğini yaşarsın.

İyi ki evde oturup çoluk çocukla vakit geçirmemişim. İyi ki AVM'lere gidip alışveriş yapmamışım. İyi ki piknik meydanlarına çıkıp gönlümü hoş edecek bir iki bardak çay içmemişim....Göğüs kafesinin içinde taşa dönmüş yüreğin İslam coğrafyası kadar geniştir artık. Tekbirlerin bulutların üstünden arsa ulaşmıştır. Attığın adımlar Mısır'a doğru yol aldığını almaktadır. Sımsıkı yapıp salladığın yumruklar bir zalimin kafasına kafasına indiğini hissedersin.

Sen pazar günü saat 14'te İnegöl Belediye önünden Heykele doğru yürüyecek kervanda bir nefer olarak bazen Çanakkale'ye bazen Kut'ül Amare' ye bazen Galiçya cephesine giden Müslüman Türk askeri gibisindir.15 Temmuz'da tankların önünde uzanan, namluları önüne diklenen yiğitlerden birisindir artık.Otobüs duraklarında dükkanlarının camlarında asılmış yürüyüşe davet eden afişlere dikkat edersin, onu gösterirsin yanındaki insanlara "ben buraya katılacağım" dersin. Bir alevdir yaktığın sonra paylaştığın...

Bir adım yürür, bir slogan atar, bir tekbir getirir, zalimlerin karşısında dik durduğunu Hakkı haykırabildiğinin mutluğunu yaşarsın. Şehitlerin hakkını savunan, geride bıraktıklarını hukukunu koruyan İnsan evladı olduğunu hissedersin ve Heykelin önünde beklersin.