Soruyu yönelttiğim Nafi Bilaloğlu; Murat-Alperen Şirin ve İrfan-Aras Kaptan adlı baba oğullara ayrıca İrfan-Erhan Kaptan kardeşlere antrenörlük yaptığını hatırladı.
Aynı soruya Köksal Demiral; Şaban-Eray Gümüştekin ve Süleyman Akın ile çocukları Melih ve Semih Akın kardeşlere antrenörlük yaptığını belirtti.
Akademik bir araştırmada futbol denilince aklınıza ne geliyor sorusuna 21 antrenörün 11’i yaşam tarzı, 4’ü sosyal faaliyet, 3’ü oyun, 2’si endüstri, 1’i profesyonellik cevabı vermiştir.
Dünyadaki ve ülkemizdeki kulüpler ve teknik direktörlerin mesleğe bakış açıları nasıl olmalıdır sorusuna; 12’si yetiştirici, 4’ü estetik, 4’ü yarışmacı bakış açısı olmalıdır cevabını verdi.
Antrenörler, görüldüğü gibi çoğunlukla idealist insanlar olup Futbolun yarışmacı yapısından da çok memnun değildirler.
İşleri gereği futbolcuyla, yöneticiyle, gazeteciyle, taraftarla kısaca futbolun bütün aktörleriyle sürekli iletişimde olan antrenörler futbolun en savunmasız aktörleridirler.
Sosyolog Can Kozanoğlu güzel anlatmış. “Takımda yirmi tane futbolcu var, sezon ortasında hangisini satacaksın? Bilmem kaç tane yönetici var, hangisini atacaksın? Ama Hoca bir kişi, bir bavul… Kadro zayıfmış, yöneticiler işleri karıştırıyormuş, takımın oturması için zamana ihtiyacı varmış; kim takar?
İşler kötüye gidince, hocaya yol görünür. Ya kovulur ya istifa etmek zorunda kalır.”
Yazıyı Selahattin Fazlıoğlu Hocamızın İnegölspor’daki bir anısıyla tamamlamak isterim:
“1984-1985 Sezonu, Mustafakemalpaşaspor maçı 0-0 bitmişti. Çok üzülmüştüm o sinirle su birikintilerine tekme vurmuştum. Su birikintileri de polislerin üstüne gelince polisler öfkeyle üzerime saldırdılar. Hayrettin hocam üzerime abandı, polislerin coplarına kendini kalkan yaptı ve beni soyunma odasına hızlıca götürdü.
ŞEREF GOLÜ
“Şeref Golü” yazdığınızda sosyal medyadaki sözlüklerde “Fark açıldıktan sonra atılan bir gol, Futbol maçlarında fark yiyen takımın son dakikalarda attığı tek gol.
Birkaç tane yiyip, daha gol atamamış olan takımın bulduğu ilk gol gibi tanımlamalarla karşılaşıyorsunuz.
“Evimizin sporcu gençleri çok güzel oynamışsa da Reşad’ın attığı şeref golüne
karşı Bursalılar üç gol atarak galip gelmiş ve günün hatırası Atatürk büstünü ilçebayımız kendilerine oyundan sonra vermiştir.”
İnegöl Halkevi ile Bursa Halkevi arasında oynanan maçın 15 Ağustos 1937 tarihli Son Yarımay dergisindeki tanıtım yazısında Şeref Golü sözcüğünü görünce şaşırmadım değil.
Şeref Golü sözünün, ilçede bu kadar eski bir geçmişi olduğunu düşünmemiştim.
TURHAN ŞAHİN'İN İNEGÖL'DE FUTBOLUN 100 YILI isimli eserinden düzenlenip yayına hazırlanmıştır.