“İmam-hatip ruhu nedir?” diye soru yöneltilir. Hakikaten bir çok defa duyduğumuz bu imam-hatip ruhu nedir? Bunu bir Hadîs-i Şerîf ışığında şöyle ifade edebiliriz:
Rivâyete göre; “Ebû Amr Sufyân İbni Abdullah (ra) şöyle dedi:-" Yâ Resûlallah! Bana İslâmı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sormaya ihtiyaç hissetmeyeyim, dedim".
Rasûlullah (sav): - “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” buyurdu.”
Bu hadîs-i şerîf, bizlere imam-hatip ruhunun ne olduğu ya da ne olması gerektiği konusunda çok net bilgi ve bilinç vermektedir. Buna göre:
İmam-hatip ruhu, insanın yaratılış gayesini iyi bilmesi ve “Bu ağacın meyvesinden yerseniz ölümsüz olacaksınız” diye insanı sürekli olarak aldatmaya çalışan şeytanın adımlarını takip etmeden, dosdoğru bir istikamet üzere yürüyebilmesidir.
İmam-hatip ruhu, bir hata yaptığında İblis gibi “Beni sen azdırdın” diyerek suçu başkasına atmadan ve şeytanlaşmadan “Rabbimiz, biz kendimize zulmettik” diyebilmek ve hatayı kendisinde görerek Âdem olabilmektir.
İmam-hatip ruhu, Hz. Nûh gibi yalnızca Rabbin emri olduğu için karada gemi inşa edebilmektir. Çünkü o zaman bilirsin ki sana karada gemi yapmanı emreden Rabbin, denizi senin ayağına getirecektir. Ayrıca imam-hatip ruhu kurtuluşun Nûh’un gemisine binmek ve Hz. Nûh ile beraber olmak gerektiğini bilmektir.
İmam-hatip ruhu, ateşe atıldığında sabır ve tevekkül örneği gösteren Hz. İbrâhîm’in yanında yer alabilmektir.
İmam-hatip ruhu, büyük zorluklarla karşılaşacağını anlatmak için oğluna, “Oğlum, ben kendimi, seni boğazlıyorken gördüm” diyen İbrâhim ve bunu diyen babasına “Sen emrolunduğun şeyi yap, inşâallah beni sabredenlerden bulacaksın” diyen İsmâil olmayı becerebilmektir.
İmam-hatip ruhu, Hz. Yûsuf gibi, namusu ile ilgili bir imtihana tabi tutulduğunda, bir anlık zevk uğruna dünyasını ve âhiretini kaybedeceği bilincine sahip olmak ve bu uğurda zindana atılacağını bile bile, gömleğini önden değil, arkadan yırttırmasını başarabilmektir.
İmam-hatip ruhu, kapının önünde on tane gencin kendisini öldürmek için beklediğini bile bile Allah Rasûlü’nün yatağına yatmayı göze alabilmektir.
İmam-hatip ruhu “Kenâr-ı Dicle’de bir kurt kapsa koyunu, Adl-i ilâhi gelir Ömer’den sorar onu” bilinciyle yönetici olmak, adaleti toplumun tüm fertlerine ve dünyaya gösterebilmektir.
İmam-hatip ruhu, süte su katan anasına “Böyle yapma, bizi Ömer görmüyor olsa bile Allah görüyor” dediği için o âdil halifenin gelini olma pâyesini elde edebilmektir.
İmam-hatip ruhu, "Ümmetin efendisi, onlara hizmet edendir" düsturu ile kendisini ümmetin ve insanlığın hizmetine sunabilmektır.
İmam-hatip ruhu, kendisi için istediği bütün güzellikleri Müslüman kardeşi için de istemek, kendisi için istemediği ve uzak durduğu şeyleri Müslüman kardeşleri için de istememek ve onlardan uzak tutabilmektir. (DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)
ABDÜLVASİH DURAN