Turan ŞAHİN'in köşe yazısı

Tezgah sözcüğü dilimizde birden fazla anlam yüklenen sözcüklerdendir.

 TDK Sözlüklerinde başka anlamları da içeriyor olsa da; “Üzerinde el veya küçük makinelerle iş görülen yapım aracı” anlamı da içermektedir.

Bu anlam üzerinden halı tezgahı, kilim tezgahı, dokuma tezgahı gibi isimlerde de kullanılır dilimizde. Doğramacı Tezgahı da bunlardan biridir.

Geçmişten günümüze Ağaç Sektörü’nde faaliyet gösteren doğramacı, mobilyacı üst kimliklerinde faaliyet gösteren bütün ustalarımızın ihtiyaç duyduğu ve kullandıkları bir tezgah’tır.

Kapı, pencere, tel dolabı, çeyiz sandığı, yatak odası, yemek odası, portmanto, katlanır masa, askı gibi örnekleri arttırarak devam edebiliriz. Bu ve bunun gibi ürünleri yapan işyerlerinde kullanılır.

 Endüstri Meslek Liseleri, Ağaç İşleri Meslek Yüksekokulları, Çıraklık Okulları Atölyelerinde de bu tezgah kullanılır.

Ustalarımız günün büyük bölümünü bu tezgahın etrafında geçirdikleri için kullandıkları tezgahın sağlam, dayanıklı ve kullanışlı olmasını isterler.

Ebatlarından, kullanılan malzeme ve üzerine oturtulan mengeneye kadar en küçük ayrıntının önemi büyüktür. Babadan oğula geçen, kırk elli yıl kadar kullanılan tezgahlar vardır.

1920 yılı Bulgaristan Osmanpazarı doğumlu Mustafa Gürkan, 1950 yılında Bulgaristan’dan ülkemize göç ederken beraberinde bir doğramacı getirdi.

 Asıl mesleği “Ahşap Fıçı İmalatı” olan ustamız, Bugün ilçemiz Ağaç İşleri Müzesi’nde bir örneği sergilenen ve muhafaza edilen bu doğramacı tezgahını 1972-1985 yılları Oğulları Hasan ve İbrahim Gürkan ile birlikte ilçemizde üretti.

Hasan Gürkan’ın oğulları ve ailenin üçüncü kuşak ustaları İsmail ve Ömer Gürkan ise mobilyacılık yaparak ilçemizde hayatlarını sürdürmektedirler.

Ülkenin her tarafında ustalar tarafından beğeni ile kullanılan bu tezgahlar birçok Endüstri Meslek Lisesi, Ağaç İşleri Meslek Yüksekokulu ve Çıraklık Eğitim Okulu’nda kullanılmaya devam etmektedir. Saygılarımla.