Son dönemlerde sosyal medyada dolaşan “deprem anında salavat getirilmez” iddiası doğru mu?
Diyanet kaynakları ve ilahiyatçılar, bu söylentiler hakkında neler söylüyorlar?
Yanlış İnanç Nereden Kaynaklanıyor?
Bazı paylaşımlarda “deprem anında salavat getirmek sarsıntıyı artırır” gibi ifadeler yer alsa da, bu iddiaların hiçbir dini veya bilimsel dayanağı bulunmuyor.
Kur’an-ı Kerim’de ve sahih hadislerde böyle bir yasak yer almıyor. Uzmanlar, bu tür yanlış bilgilerin halk arasında korku ve kafa karışıklığına neden olduğunu belirtiyor.
Bu tür yanlış inanışların kaynağı: sosyal medya paylaşımları. Kuran ve Sünnet dayanağı olmayan bu tür paylaşımları dikkate almayalım.
İlahiyatçılar: “Deprem Anında Salavat Getirmek Caiz ve Tavsiye Edilir”
İlahiyatçılara göre, deprem gibi doğal afet anlarında dua etmek, salavat getirmek ve Allah’a sığınmak hem caiz hem de tavsiye edilir. Özellikle
“Salâten Tûncinâ” gibi dualar, geçmişte de felaketlerden korunmak amacıyla okunmuştur. Manevi reflekslerin, afet anlarında kişiye psikolojik güç sağladığı da biliniyor.
Öncelik: Panik Yapmamak ve Güvenliği Sağlamak
Uzmanlar, deprem sırasında dua ve salavat getirmenin manen faydalı olduğunu ancak kişinin önceliğinin güvenlik olması gerektiğini belirtiyor.
Çök-kapan-tutun tekniği gibi güvenli hareketlerle birlikte dua etmek mümkündür. Bu sayede hem fiziksel hem manevi olarak depreme karşı hazırlıklı olunabilir.
Deprem Anında ve Afet Anında Salavat Getirilir mi?
Evet, deprem anında ve diğer afet anlarında salavat getirilmesi caizdir ve güzel bir ameldir.
Salavat (Salat ve Selam), Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed'e (sav) yapılan bir selam ve dua olup, her türlü zorlukta ve sıkıntıda Allah'ı zikretmek, O'na sığınmak, dua ve istiğfar etmek gibi salih amellerden biridir.
Afet anlarında öncelikli olarak yapılması tavsiye edilenler
-
Dua ve İstiaze (Sığınma): Allah'a sığınmak, O'ndan yardım dilemek ve afetten korunmak için dua etmek. Peygamber Efendimiz'in (sav) afet ve korkutucu tabiat olaylarında Allah'a yakararak, belaların şerrinden korunmayı dilediği dualar mevcuttur.
-
İstiğfar (Tövbe): Günahlardan dolayı Allah'tan af dilemek.
-
Zikir: Kelime-i Tevhid, Tekbir (Allahu Ekber), Tesbih (Sübhanallah) gibi zikirleri ve elbette Salavat-ı Şerife getirmek.
-
Namaz Kılmak: Güvenli bir ortam oluştuğunda, afet anlarında yaşanan korku ve sıkıntının kalkması için namaz kılmak müstehaptır/sünnettir.
"Depremde salavat getirmenin depremi şiddetlendireceği" gibi inanışlar asılsızdır ve dinî bir dayanağı yoktur. Salavat getirmek, bir dua ve zikir olduğu için her zaman ve her yerde faziletli bir ameldir.
Salavat Getirmenin Fazileti Nedir?
Salavat getirmenin birçok fazileti vardır. Peygamber Efendimiz (sav) buyurdular ki: "Bana salavât getirin. Çünkü nerede olursanız olun, salavâtınız bana ulaşır." (Ebû Dâvûd, Menâsik, 96-97) Bunlardan bazıları şunlardır:
-
Allah'ın Rahmetine Mazhar Olmak: Peygamber Efendimiz (sav): "Kim bana bir defa salât okursa, Allah Teâlâ ona bu sebeple on misli merhamet eder." (Müslim, Salât, 70) buyurmuştur.
-
On Günahın Silinmesi ve On Derece Yükselme: Bir başka rivayette, bir salavat getirene on sevap verildiği, on günahının silindiği ve bir derece yükseltildiği belirtilmiştir: "Kim bana bir defa salât okursa, Allah Teâlâ ona bu sebeple on misli merhamet eder." (Müslim, Salât, 70)
-
Duaların Kabulüne Vesile Olması: Salavat, dua ile sema arasındaki engeli açar ve duanın yerine ulaşmasına vesile olur. Salavat getirilmeden yapılan bazı duaların kabul olunmayacağına dair hadisler de vardır.
-
Kıyamet Günü Şefaate Nail Olmak: Peygamber Efendimiz (sav) buyurdular ki: "Kıyamet günü insanların bana en yakını, bana en çok salavât getirendir." (Tirmizî, Vitr, 21)
-
Sıkıntıların Giderilmesi ve Günahların Bağışlanması: Übeyy İbni Ka’b'ın, "Duamın tamamını salâvata ayırsam?" sorusuna Peygamberimiz (sav): "İşte o zaman Allah senin bütün sıkıntılarını giderir ve günahlarını da bağışlar." (Tirmizî, Kıyamet, 23) buyurmuştur.
-
Cimrilikten Kurtulmak: Peygamber Efendimiz (sav) buyurdular ki: "Cimri, yanında anıldığım hâlde bana salavât getirmeyen kimsedir." (Tirmizî, Deavât, 100)
-
Arınma Vesilesi: Peygamber Efendimiz (sav) buyurdular ki:"Bana salât ve selâm getirin. Çünkü bu sizin için bir arınmadır." (İbn Hanbel, II, 364)
Salavat Getirme Çeşitleri ve Örnekleri:
Salavat, Peygamber Efendimiz'e (sav) saygı, rahmet ve esenlik dilemek amacıyla yapılan bir duadır. Çeşitli şekillerde söylenebilir:
En Kısa ve Yaygın Şekiller:
Örnek 1: "Sallallahü aleyhi ve sellem" Anlamı: Allah'ın salâtı (rahmeti) ve selâmı O'nun üzerine olsun.
Örnek 2: "Allahümme salli alâ Muhammed" Anlamı: Allah'ım, Muhammed'e salât (rahmet) eyle.
Örnek 3: "Salli alâ seyyidinâ Muhammed" Anlamı: Efendimiz Muhammed'e salât eyle.
Namazda Okunan (Salavat-ı İbrahimiyye):
Bu salavat, namazların son oturuşunda (Tahiyyat'tan sonra) okunan en meşhur ve kapsamlı salavattır.
Okunuşu: "Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme. İnneke hamîdün mecîd."
"Allâhümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme. İnneke hamîdün mecîd."
Anlamı: "Allah’ım! İbrâhim’e ve âline rahmet ettiğin gibi Muhammed’e ve âline de rahmet eyle. Şüphesiz sen övülmeye lâyık ve yücesin."
"Allah’ım! İbrâhim’e ve âline mübarek kıldığın gibi Muhammed’e ve âline de bereket ihsan eyle. Şüphesiz sen övülmeye lâyık ve yücesin."
Çeşitli Salavatlar (Salavat-ı Münciye, Salavat-ı Tefriciye vb.):
Farklı dilek, ihtiyaç veya faziletler için okunan özel salavatlar da bulunmaktadır.
Örnek (Salat-ı Münciye'den bir bölüm): "Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin salâten tüncînâ..."
Anlamı: "Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e ve âline, bizi her türlü korku ve afetten kurtaracak bir salât ile rahmet eyle..."
