ADNAN MENDERES

Türkiye, demokrasi tarihinin en kara günlerinden birini 16-17 Eylül 1961'de yaşadı. 1950 seçimlerinde yüzde 52,7 oyla iktidara gelen ve 10 yıl başbakanlık yapan Adnan Menderes ile bakanlar Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin ardından sözde Yassıada yargılamaları sonucunda idam edildi.

AA-20230917-32169631-32169630-ADNAN_MENDERESIN_IDAM_EDILISININ_62_YILI

Eski Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idamıyla sonuçlanan ve milletin vicdanında derin yaralar açan 27 Mayıs 1960 darbesinin üzerinden 63 yıl geçti. TSK içerisindeki bazı general ve subayların oluşturduğu 38 kişilik Milli Birlik Komitesi (MBK), "DP'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü" gerekçesiyle 27 Mayıs 1960'ta sabaha karşı yönetime el koydu.

AA-20230916-32162453-32162452-MENDERES_TURKIYENIN_DONUSUMLE_GECEN_10_YILINA_3_SECIM_ZAFERI_SIGDIRDI

Eski Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın (solda) idamıyla sonuçlanan 27 Mayıs 1960 darbesi, Türk demokrasi tarihe "kara bir leke" olarak geçti. Anayasa ve TBMM'nin feshedildiği, siyasi faaliyetlerini askıya alındığı darbede Cumhurbaşkanı Celal Bayar(sol 2), Başbakan Adnan Menderes, hükümet üyeleri, DP'li milletvekilleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun ile asker ve bazı üst düzey kamu görevlileri gözaltına alındı.

Tüm tutuklular Yassıada'da hapsedildi. Menderes ve hükümet üyelerinin yargılandığı davalar Yassıada Spor Salonu'nda görüldü. Celal Bayar'ın "1 numaralı" sanık olduğu davada, dönemin Başbakanı Menderes ise onun yanındaki sandalyede oturdu.

Yassıada'daki yargılamalar, 14 Ekim 1960'ta başlayıp 15 Eylül 1961'de karara bağlandı. Toplam 19 dosyada toplanan davalar, "anayasayı ihlal" davasıyla birleştirildi. 592 sanıktan 288'i için idam istendi. Kararı açıklayan Yüksek Adalet Divanı, 15 sanığı idam cezasına çarptırdı.

thumbs_b2_d3d4cb191264b0e2acc1622a8143a3ac

Adnan Menderes, "Yeter söz milletindir" diyerek çıktığı siyaset yolunda gerçekleştirdiği demokrasi hamleleri ve kalkınma atılımlarıyla Türkiye'de demokrasi mücadelesinin sembol isimlerinden oldu.

YETER SÖZ MİLLETİN

thumbs_b_c_3194b6689f6bfc492ba3fbaf4f76484b

Merhum Başbakan Adnan Menderes, "Yeter söz milletindir" anlayışıyla kurduğu Demokrat Parti iktidarında, halk tarafından kabul görmeyen çok sayıda politikaya son verdi.

Dini özgürlüklerle ilgili attığı adımlar kapsamında Menderes, 1932 yılından itibaren Diyanet İşleri Başkanlığının talimatıyla uygulanan "Arapça ezan okuma yasağını" 18 yıl aradan sonra kaldırdı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 16 Haziran 1950 tarihli oturumunda kabul edilen değişiklik, Anadolu Ajansına da aynı gün Başbakanlık'tan gelen bir yazıyla bildirildi. Yazıda, kanunun Cumhurbaşkanı tarafından tasdik edildiği, 17 Haziran 1950 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanacağı ve aynı gün yürürlüğe gireceği belirtildi. Öte yandan yazıda, 17 Haziran 1950 tarihinden itibaren ezanın ve kametin Arapça okunmasının serbest olduğunun Başbakanlıktan vilayetlere "telle tebliğ edildiği" vurgulandı.

thumbs_b2_53b0db1c37eba12d1a65c8407ee94483

EZAN ASLINA DÖNDÜ

Diyanet İşleri Başkanlığının müftülüklere dini lisanla ezan okumayı bilmeyen müezzin olup olmadığını soran yazı

Dönemin Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki'nin imzasıyla 23 Haziran 1950'de bir müftülüğe gönderilen yazıda, "Ezan ve kameti din lisanı ile okumak yasağının ahiren B. Millet Meclisince kaldırılması hadisesinin vatandaşlar üzerinde husule getirdiği büyük ferahlık ve hoşnutluk, yurdun muhtelif bölgelerinden gelen yazılarda açıklanmaktadır." ifadelerine yer verildi.

Yazıda ayrıca müftülükten ezan ve kametin dini lisanla ne zamandan itibaren okunmaya başlandığının ve dini lisanla ezan okumayı bilmeyen müezzin olup olmadığının bildirilmesi istendi.

Menderes, İzmir İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada konuyla ilgili şu ifadelere yer verdi:

"Şimdiye kadar baskı altında bulunan dinimizi baskıdan kurtardık. İnkılap softalarının yaygaralarına ehemmiyet vermeyerek ezanı Arapçalaştırdık. Mekteplerde din derslerini kabul ettik. Radyoda Kur'an okuttuk. Türkiye bir Müslüman devletidir ve Müslüman kalacaktır. Müslümanlığın bütün icapları yerine getirilecektir."

thumbs_b2_6873e6a37232e563447d64ace9b23f31

KORE SAVAŞI VE NATO

Menderes'in Kore harekatıyla ilgili Amerikan Uluslararası Haber Ajansı'na verdiği röportaj

Menderes hükümeti tarafından, 25 Temmuz 1950'deki Bakanlar Kurulu toplantısında Kore'ye askeri bir kuvvet gönderilmesine karar verildi.

Türk askerinin Kore'deki başarısı Türkiye'nin NATO'ya üye olmasında etkili oldu.

Türkiye tarafından NATO'ya girmek için ilk başvuru 11 Mayıs 1950'de yapılırken, Adnan Menderes hükümeti döneminde ise Türkiye, 1952'de NATO'ya tam üye olarak kabul edildi.

Cumhuriyet Arşivinde bulunan belgeler arasında Başbakan Menderes'in, Kore harekatıyla ilgili Amerikan Uluslararası Haber Ajansı Avrupa Genel Müdürü Kingsbury Smith'in sorularına verdiği yanıtlar da yer alıyor.

Menderes mülakatta, nereden gelirse gelsin tecavüze uğramış herhangi bir memleketin yardım talebine icabetin, bütün üye devletlerin vazifesi olduğunu vurgulayarak, "Diğer yandan, şartın derpiş ettiği veçhile, dünya emniyetini ve barışı korumakla mükellef bir milletler arası askeri teşkilatın bir an evvel kurulmasındaki zaruret bu hadise ile de belirmiş bulunduğundan, bu konunun ciddiyetle ele alınması hususunun daha fazla geciktirilmesi caiz olmayacağı düşüncesindeyiz." ifadelerine yer verdi.

thumbs_b2_376e0d556746203c2dad5cb2df850798

Halkevlerinin kapatılması

Demokrat Parti milletvekilleri, halkevlerinin CHP'nin bir yan kuruluşu gibi çalıştığını savunuyordu.

Adnan Menderes, 12 Aralık 1950 günü partisinin meclis grubunda yaptığı konuşmada, "Halkevleri denilen müessese bugün toplumsal yapımızda bir diken gibi, bir yabancı cisim gibi önemsiz bir şeydir. Toplumsal, siyasal bir işlevi kalmamış, kapılarına zincir vurulmuştur." ifadelerini kullandı.

Halkevleri, CHP'nin itirazlarına rağmen 1951 yılında kapatıldı, köy enstitüleri ise öğretmen okullarına dönüştürüldü.

Halkevlerinin kapatılması konusu, DP'liler ile CHP'liler arasında en çok tartışılan konulardan biri oldu.

thumbs_b2_a35a3c5dba4f3def62bea3d9411914dc

Menderes'in ekonomik kalkınma atılımları

Devletin ekonomik hayata müdahalesini yoğun bir şekilde eleştiren Menderes, iktidara geldiği ilk günden itibaren ekonomide liberal bir politika izledi. Menderes'in gerçekleştirdiği politikalarla ekonomide kalkınma dönemine giren Türkiye'de, serbest piyasa ekonomisine geçişe hız verildi.

İthalata getirilen kısıtlamaları kaldıran Menderes hükümeti tarafından kredi faizleri düşürülerek özel sektörün daha fazla kredi kullanımı teşvik edildi. Gelen kredilerin özellikle tarım alanında kullanılması önerilirken tarımda makineleşme çalışmaları başladı.

Yabancı sermaye girişini teşvik etmek amacıyla yasal mevzuat hazırlanarak KİT'lerin özel sektöre devri öngörüldü.

Marshall Planı'nın da katkısıyla ülkede yeni sanayi tesisleri kuruldu. 1954 yılında Türkiye Vakıflar Bankası kuruldu. Bu dönemde Türkiye'nin gayrisafi milli hasılası yılda ortalama yüzde 9 büyüdü.

thumbs_b2_c4c662a042595b6ae2cec4bbf36e85c6

1954 genel seçimlerinde ikinci büyük zafer

2 Mayıs 1954'te yapılan genel seçimlere katılım, hiçbir kanuni zorlama olmamasına rağmen yüzde 88,63 gibi oldukça yüksek bir oranda gerçekleşti.

Demokrat Parti, yüzde 58 oy oranıyla, Meclis'teki milletvekili sandalyelerinin yüzde 93'ünü kazandı.

thumbs_b2_cff14f8e4ee43ab4f0efe98e6a015368

Darbenin ayak sesleri "6-7 Eylül Olayları"

Demokrat Parti'nin 1954'te kazandığı bu seçim zaferinin ardından, Kıbrıs'ta yaşanan sorunlar tüm ağırlığıyla hissedilmeye başlandı.

Kıbrıs konusunun müzakere edilmesi için 29 Ağustos 1955'te gerçekleştirilen Londra Konferansı'ndan, Türkiye'de yaşanan "6-7 Eylül Olayları" nedeniyle bir sonuç alınamadı.

"Atatürk'ün evinin bombalandığına" ilişkin bir haberle başlayan "6-7 Eylül Olayları", sıkıyönetim ilan edilerek ancak bastırılabildi.

Cumhuriyet arşivinde bulunan belgeler arasında, dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın imzasıyla yayınlanan sıkıyönetim kararnamesi de yer alıyor.

Kararnamede şu ifadelere yer veriliyor:

"Kıbrıs meselesini ve Selanik'te Atatürk'ün doğduğu eve ve Konsoloshanemize karşı vuku bulan tecavüzü vesile ittihaz ederek vatandaşları tahrik ve memleketin yüksek menfaatlerine aykırı olarak hükümet kuvvetlerine karşı koymak suretiyle girişilen toplu hareketlerin amme huzur ve asayişini ihlal edecek istidat göstermesi muvacehesinde, Teşkilatı Esasiye Kanununun 86. maddesi hükmüne tevfikan İstanbul, İzmir ve Ankara vilayetlerinde Örfi İdare İlanı, İcra Vekilleri Heyetinin 7.9.1955 tarihli toplantısında kararlaştırılmıştır."

Olaylar bastırılana kadar İstanbul'da Rumlara ait çok sayıda kilise, okul, iş yeri yakıldı, yağmalandı. Binlerce Rum, uzun yıllardır yaşadıkları topraklardan ayrılmak zorunda kaldı.

thumbs_b2_4ab926cab7898de563a8aed6c7307f85

1957 genel seçimleri

Demokrat Parti, 27 Ekim 1957'de yapılan genel seçimlerde yüzde 9,8'lik bir kayıpla yüzde 48,6 oy aldı.

Menderes, seçimlerin ardından parti içinde bir özeleştiriye giderek seçim sonuçlarını teşkilatın yeterince çalışmamasına, basında yer alan yalan haberlere bağladı.

thumbs_b2_a90b48b5f8645d8e5aa664a0c0c8fc24

İnönü'nün "şartlar tamam olduğunda ihtilal meşru haktır" sözü

18 Nisan 1960'ta TBMM'de "muhalefet ve basının faaliyetlerini incelemek" amacıyla Demokrat Partili 15 milletvekilinden oluşan Tahkikat Komisyonu kuruldu.

Bu komisyon nedeniyle CHP yöneticileri, Demokrat Partiyi diktatörlüğe gitme amacında olmakla suçladı.

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, "Şimdi arkadaşlar, şartlar tamam olduğu zaman milletler için ihtilal meşru bir haktır." şeklindeki sözünü, bu komisyonun kurulmasının hemen ardından dile getirdi.

"Bir Başbakanın boğazını sıkıyorsun, bundan ala hürriyet mi var"

Basında yer alan iddialar ve oluşturulan hava, büyük öğrenci olaylarının yaşanmasına neden oldu.

thumbs_b2_92aa713d42ab88afc388dea72533a482

İlk büyük öğrenci gösterisi 19 Nisan 1960'ta Kızılay'da düzenlendi.

Öğrenciler, bu olayların ardından "555K" koduyla, 5 Mayıs'ta saat 05.00'te Kızılay Meydanı'nda toplandı. Adnan Menderes, kendisine karşı eylem yapılan yere giderek eylemcilerin arasına girdi. O sırada bir genç Menderes'in boğazını sıktı. "Ne istiyorsun?" diye sorduğu gençten "Hürriyet istiyorum" cevabını alan Menderes, "Bir başbakanın boğazını sıkıyorsun, bundan ala hürriyet mi var?" ifadelerini kullandı.

Kurtuluş Savaşı'na katılması dolayısıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün imzasıyla İstiklal Madalyası'yla onurlandırılan merhum Başbakanlardan Adnan Menderes'in demokrasiye kara bir leke olarak geçen 17 Eylül 1961'deki idamının üzerinden 62 yıl geçti.

009_2023_08_2023_07_Mayis_21_AA-27979461

TBMM Kütüphanesi'nce yapılan çalışma sonucu Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi'nden ulaşılan belgeler arasında Adnan Menderes'in de yer aldığı 50 kişiye Kurtuluş Savaşı'nda gösterdikleri fedakarlık ve kahramanlık dolayısıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün imzasıyla İstiklal Madalyası verilmesini onaylayan kararname de bulundu. 1931 tarihli Kararname'de Adnan Menderes'in ismi "Atnan" olarak ifade ediliyor.

thumbs_b2_11fe7f8eb88fbc7a036fec82332c9b3f

Menderes'in 1931 tarihli mazbatasındaki öz geçmişi

Siyasi kariyerine Serbest Cumhuriyet Fırkasında başlayan Adnan Menderes, Celal Bayar, İttihat ve Terakki Mektebi'nden hocası Vasıf Çınar ve çok iyi tanıdığı Halit Onaran ile görüşmesi sonrasında CHP'ye katıldı.

009_2023_08_2023_07_Mayis_21_AA-27979450

Atatürk'ün Aydın ziyareti sırasında keşfettiği genç bir teşkilat başkanı olan Menderes, bu tarihten sonra Türk siyasi tarihine damga vuran isimlerden oldu.

Menderes, 1931'de aday olmadığı halde milletvekili seçildi ve kendisini aday listesine Atatürk'ün koyduğunu öğrendi.

thumbs_b2_c8dde54fbcbc8dabe7097cc351122f59

Adnan Menderes'in 1931 tarihli ilk milletvekili mazbatasında kendi el yazısıyla doldurduğu öz geçmiş kısmında, İzmir Amerikan Mektebi son sınıfında iken askerliğe alındığını ve teğmen olduğunu, ordudaki görevinin ardından çiftçilikle uğraştığını anlattı.

Menderes, 1935, 1939, 1943 seçimlerini kazanarak CHP Aydın Milletvekili olarak aralıksız 14 yıl parlamentoda CHP Grubu'nda görev aldı. Menderes, hükümetin Toprak Reformu Tasarısı'nın 1945'te Meclis'teki görüşmeleri sırasında sergilediği karşı duruş sonrasında siyaset sahnesinde tanınan bir isim haline geldi.

thumbs_b2_e908feb0076b8dbf2b6702e9909afaef

Menderes ve Köprülü'nün CHP'den ihraç kararı genelge ile duyuruldu

İzmir Milletvekili Celal Bayar, Aydın Milletvekili Adnan Menderes, İçel Milletvekili Refik Koraltan ve Kars Milletvekili Fuat Köprülü, 7 Haziran 1945'te CHP Meclis Grubu'na kanunlardaki ve parti tüzüğündeki antidemokratik hükümlerin kaldırılmasını içeren bir önerge verdi.

Türk siyasi hayatına "Dörtlü Takrir" olarak geçen önergenin verilmesinin ardından Celal Bayar'ın deyimiyle "partide fırtına koptu."

thumbs_b2_24c62160958b4617252e24f28a9182d7

Ülkede demokrasi olmadığını savunan Fuat Köprülü ve Adnan Menderes için Başbakan Şükrü Saraçoğlu'nun başkanlığında 21 Eylül 1945'te toplanan Parti Divanı ihraç kararı aldı.

Bursa'da Sahne İşçilerin Bursa'da Sahne İşçilerin

Menderes ve Köprülü’nün CHP'den ihraç edilmeleri hakkındaki karar Genel Sekreter Vekili Nafi Kansu imzasıyla 22 Eylül 1945 tarihli bir genelge ile parti il idare kurullarına gönderildi.

Genelgede, Menderes ve Köprülü'nün partiden çekilmeden onun tüzük ve prensiplerine aykırı neşriyatta bulunmaları, iyi niyet beslemediklerinin bir delili olarak gösterildi.

thumbs_b2_fefd9ca350da9f8ccd0826de621bafdf

Milletvekillerinin partisinin grup toplantılarında görüşülen meselelerde tamamıyla serbest oy ve içtihat sahibi olduğu ancak bu müzakereler sonunda çokluğun kararına katılmak mecburiyetinde oldukları vurgulanan genelgede, şu ifadelere yer verildi:

"Menderes ve Köprülü'nün hareketleri bu esasın gösterdiği istikametin dışında, memlekette gerçek demokrasi olmadığı iddiasını dil ve kalemlerine dolamak suretiyle tenkide koyuldukları, Partiye karşı sistemli bir siyasi mücadeleye girişmek şeklinde kendini göstermiştir. Memlekette Parti idaresini -menfaatlerine bağlı inhisarcı bir zümrenin vasilik idaresi- olarak gösteren ve Partiye karşı güveni sarsmak rolünü üzerine alan bir gazetenin sütunlarında yayılan yazılar onunla bir fikir ve içtihat ve cephe birliğinin açık ifade ve delilleridir. Bu durum karşısında Parti Divanı Adnan Menderes ile Fuat Köprülü'nün hareketlerini, tüzük hükümleri bakımından inceleyerek, bir taraftan Parti içinde ayrılık cereyanları uyandırmak suretiyle Partinin memleketteki varlığını zaafa uğratmak ve diğer taraftan Partinin demokratik bünyede olmadığı yolundaki yazılarla aynı safta muhalefetle birleşerek Partiyi yıkmağa çalışmak mahiyetinde görmüş ve tüzüğün 147, 148 ve 149'uncu maddeleri gereğince her ikisinin Partiden tart edilmeleri lüzumlu olduğu kanaat ve kararına oy birliğiyle varılmıştır."

 thumbs_b2_54fd03a8ca94551db70d3a051845514a

DP'nin 1946 seçimlerinde seçim propagandaları

DP, 7 Ocak 1946'da Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan tarafından kuruldu.

Demokrat Partinin bütün eleştirilerine rağmen, partinin kuruluşu üzerinden 4 ay geçmeden erken seçim kararı alınarak, önce yerel ardından genel seçim sürecine girildi.

26 Mayıs 1946'da yapılan yerel seçimlere girmeme kararı alan DP, partilileri sandığa gidip gitmemekte serbest bıraktı.

009_2023_08_2023_06_Mayis_04_AA-31250869

Belgeler arasında bulunan ve CHP'nin kazandığı 1946 genel seçimlerinde DP'nin 11 Temmuz 1946 tarihli Vatan gazetesinde yayınlanan beyannamesinde, seçim çalışmaları kapsamında partinin yaşadığı sıkıntılar anlatılıyor.

Beyannamede, Ulus gazetesinin 8 Temmuz 1946 tarihli haberine dikkati çekilerek, İçişleri Bakanlığının köylerde yapılan "zehirleyici propagandaları önlemek" üzere partiler adına gönderilen kimselerden hangi parti adına hareket ettiklerini gösterir belge istendiği aktarılıyor.

Beyannamede anlatılanlara göre, köylere gitmek isteyen vatandaşlara, 48 saat önce müracaat etmeleri, tahkikat sonucunda müsaade verilip verilmeyeceğinin kendilerine bildirileceği söyleniyor.

Bunun amacının milletvekili seçimlerinin hemen öncesinde muhalif partilerinin halkla her türlü temasını ve irtibatını kesmek olduğu ifade edilen Beyannamede, İçişleri Bakanlığının bu emrinin Anayasa'nın seyahat hürriyetini düzenleyen 70. maddesine ve bu hakkın ne gibi hallerde sınırlanacağını düzenleyen 78. maddesine aykırı olduğu vurgulanıyor.

Bu şartlar altında seçimlere katılan DP'den Menderes, memleketi Aydın'dan değil Kütahya'dan milletvekili seçildi.

 thumbs_b2_3366e2558e0702487c2062ee09100b87

DP'nin 1950 seçimlerindeki zaferi

CHP Hükümeti 1 Mart 1950'de genel seçimlerin 14 Mayıs 1950'de yapılmasına karar verdi. Halkın, DP'ye ilgisi, aday listelerinde de kendisini gösterdi. Büyük bir seçim kampanyası başlatan DP'de milletvekili adaylığına yoğun talep oldu.

Seçimlerde, DP kurucularından Celal Bayar Bursa ve İstanbul'dan, Adnan Menderes İstanbul'dan, Fuat Köprülü Aydın ve İstanbul'dan, Refik Koraltan Balıkesir ve İçel'den yeterli oy alarak milletvekili seçildi.

Seçimlerde, DP yüzde 53 oy oranıyla Meclis'teki temsilin yüzde 84'üne sahip oldu.

Seçim sonuçlarının ardından DP Grubu'nda yapılan oylama sonucunda Bayar'ın Cumhurbaşkanı olmasına karar verildi.

Adnan Menderes, Bayar'ı evinde ziyaret ederek, Fuat Köprülü'nün başbakan olmasını önerdi. Bunun üzerine Bayar, "Başvekil sizsiniz Adnan Bey" diyerek Menderes'in parti liderliğini de almasını istedi.

Kabinesini 22 Mayıs'ta oluşturan Menderes, parti programını 28 Mayıs'taki grup toplantısında açıkladı.

thumbs_b2_65d865d7a37e6de44a35e5f04ac1f173

Menderes'in ilk Bakanlar Kurulu listesi

Başbakanlığa İstanbul Milletvekili Adnan Menderes'in tayin olduğuna dair 24 Mayıs 1950 tarihli yazıda, Cumhurbaşkanı tarafından onanan Bakanlar Kurulu listesi de yer buldu.

Bakanlar Kurulu listesinde, Halil Özyörük Adalet Bakanı, Refik Şevket İnce Milli Savunma Bakanı, Rükneddin Nasuhioğlu İçişleri Bakanı, Fuat Köprülü Dışişleri Bakanı, Halil Ayan Maliye Bakanı, Avni Başman Milli Eğitim Bakanı, Fahri Belen Bayındırlık Bakanı, Zühtü Velibeşe Ekonomi ve Ticaret Bakanı, Nihat Reşat Belger Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı, Nuri Özsan Gümrük ve Tekel Bakanı, Nihat Eğriboz Tarım Bakanı, Tevfik İleri Ulaştırma Bakanı, Hasan Polatkan Çalışma Bakanı, Muhlis Ete ise İşletmeler Bakanı olarak yer aldı.

Menderes, DP'nin seçim zaferini, "14 Mayıs, bir devre son veren ve yeni bir devir açan müstesna ehemmiyette tarihi bir gün olarak daima anılacaktır. Bu tarihi günün hatırasını yalnız partimizin değil Türk demokrasisinin bir zafer günü olarak yad ediyoruz." ifadeleriyle yorumladı.

thumbs_b2_69d66992a4e64190e357840af07e7fc4

HEMŞEHRİLERİ MENDERES’İ ANLATTI

Cumhuriyet tarihinin ilk darbesi 27 Mayıs'ın ardından 17 Eylül 1961'de idam edilen merhum Başbakan Adnan Menderes'in Aydın'ın Koçarlı ilçesindeki hemşehrileri acı olayı aradan geçen yıllara rağmen unutamıyor.

Adnan Menderes'in doğup büyüdüğü ve çiftliğinin bulunduğu Çakırbeyli Mahallesi, merhum Başbakan'ın hatıralarını yaşatıyor.

Girişinde "Başbakanlarımızdan Adnan Menderes'in köyü Çakırbeyli'ye hoş geldiniz" yazısı bulunan mahallede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan Adnan Menderes Demokrasi Müzesi de yer alıyor.

men

Çiftlik çalışanı yaşadığı acıyı paylaştı

Menderes'in çiftliğinde uzun yıllar çalışan 92 yaşındaki Münevver Çıkrık, "dünyanın en iyi adamı" olarak tanımladığı Menderes'i büyük sevgi ve özlemle hatırlıyor.

Münevver Çıkrık, babasının Menderes'in çiftliğinde kahyalık yaptığını, kendisinin de 10 yaşında geldiği çiftlikte büyüdüğünü ve burada çalıştığını ifade etti.

Menderes Hükümeti askeri darbeyle devrilinceye değin çiftlikte bulunduğunu ve o günlere tanıklık ettiğini dile getiren Çıkrık, şöyle konuştu:

009_2023_08_2023_06_Mayis_04_AA-31250837

"(Adnan Menderes) İdam edilince gazeteyi gösterdiler, bayılmışım, haberim yok kendimden. Çok üzüldük, halen daha üzülüyoruz. Türkiye'yi Türkiye yaptı 10 sene içinde, çekemediler, astılar. Ondan önce her şey vesikayla alınıyordu. Ondan sonra her şey bollaştı. Çok iyi birisiydi. Karşıdan geldiğinde 'Bey abi hoş geldin' diyemeden o bana sorardı 'Kızım nasılsın iyi misin? derdi."

thumbs_b2_b4855ec66f389a3ad0f80e7be76f8e30

Menderes'in çiftlikte işçilerle yemek yediğini ve mütevazı bir kişi olduğunu anlatan Çıkrık, şunları söyledi:

Çekemediler, astılar. Milleti dışarı çıkarmadılar. 'Aydın efeleri neredeler?' diye söylenmişler. 'Kalkan olursa yağmur gibi bomba yağdırın' demiş diye Cemal Gürsel, millet sokağa çıkmadı, bir şey yapamadılar. Bir sene mahkeme oldu ama biz mahvolduk."

Mahalle Muhtarı Özer Orcan, 17 Eylül'ü "acıların yaşandığı gün" olarak nitelendirdiklerini dile getirdi.

Menderes'in kendi topraklarını hemşehrilerine bıraktığını belirten Orcan, "Orhaniye'den Cincin Ovası'na kadar her tarafa dağıtmış. Kendisi sadece 1500 dönümlük yer bakmış. Bu kadar şeyin içinde bizlere ekmek yediriyorsa bizim teşekkür etmemiz gerekiyor." dedi.

Mahalle sakinlerinden 78 yaşındaki Melahat Orcan da Menderes ve ailesinin çok iyi insanlar olduğunu belirterek, çok üzgün olduklarını dile getirdi.

20230917_5_0CCA9559F18824D20BB6BBF31C8A3E0E3

Türk siyasetinin çalışkan ve beyefendi ismi: Hasan Polatkan

27 Mayıs 1960 darbesinin ardından dönemin Başbakanı Adnan Menderes ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile idam edilen Maliye Bakanı Hasan Polatkan, çalışkanlığı ve başarılı icraatlarıyla ön plana çıkan bir isimdi.

thumbs_b_c_3194b6689f6bfc492ba3fbaf4f76484b

Dış politikanın cesur devlet adamı: Fatin Rüştü Zorlu

27 Mayıs 1960 askeri darbesinin ardından idam edilen Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Türk dış politikası ve Kıbrıs konusunda attığı cesur adımlarla Türkiye'nin önemli devlet adamları arasında yer aldı.

AA-20230917-32169728-32169727-DIS_POLITIKANIN_CESUR_DEVLET_ADAMI_FATIN_RUSTU_ZORLU

thumbs_b2_bf36e00754131bf301c15bc8a26d8d73

thumbs_b2_d4e7330842344b9772c57fe99d53dc2e

Editör: AYHAN BAYRAKTAR