"Ölüm gelmeden önce tövbeye acele ediniz" serlevhasının önünde yıllarca namaz kıldım. Sırtımı duvara yaslayıp gözümü kıble duvarındaki bu levhada yazılmış hadis-i şerif üzerinde gezdirdim.

Daha çok hat sanatı ile yazılması açısından inceledim. Manasını zaten biliyordum ancak yorumlama noktasında henüz bir gayretim yoktu. Her pazar sabahı devam etmeye çalıştığımız Çimen cami buluşmalarımızdan biri de babalar gününde rastladı. Sabahtı. Kadim dostuma: "Hadi, şunu yorumlayalım" dedim.

"Acele ediniz" ne demek, diye başlatmak isterken o, İmam Gazali'nin "Tevbe" isimli risalesinden bahsetti. Orada bir hastalık veya kaza olduğunda nasıl hemen tedaviye başlanırsa o biçimde acele etme gerektiğini vurguladı. Sağımda oturan delikanlı: "Bu konuda bir ayet veya bir hadis var mı?" diye sordu.

Akl-ı selimin ortaya koyduğu mantıklı ve akla aykırı olmayan deliller de kıymetlidir, diye cevap verdik.

"Acele etmek" denildiğinde tezlik, geciktirmemek gibi yardımcı anlamları da hatırlanıyor. Sonraya bırakmamak, işi ciddiye almak, umursamazlık etmemek hallerini de anımsatır.

Bu cümlede niçin acele etmemizin gerekçesi zikredilmiş. Burada tövbe etmek için acele davranmanın temel sebebi, ölümün ne zaman geleceğini bilmemek; son nefesin nerede, ne zaman, hangi halde zuhur edeceğin bilinmeyişi. Öyleyse acele ediyor olmak, pişmanlığını da hissettirecektir. Ölümün aceleciliğine dikkat etmek gerekiyor. Vakit-saat belli değil, nereye varacağının endişesini taşıyan akıl sahiplerinin tedbirli davranması gerektiği ince bir yol bu.

"Şeytan, onlara yaptıklarını güzel göstermiştir" ayetine bakıldığında yapılanların hata olduğunun anlaşılması bile vakit alabilir. Doğrudur-güzeldir diye yapılan bir davranışın gerçekte zararlı olduğunu fark ettiğinde tövbe etmek gerekir.

"Kötülükten sonra hemen iyilik yap" prensibinde burada zikredilebilir. Kötülük yap, ardından da iyilik yap değil; kötülükten sakındırma hali yani takva halidir asıl olan. Bu halin dışında yapılanlar imanlı bir gönlü sıkacaktır. Kötülük müminin kalbini sıkar, rahatsız eder. İşte bu rahatsızlık halinden bir an önce kurtul demektir. Rahman olan Allah, sevgili kulunun kalbini darda kalmasını istemiyor.

Bu gönül rahatsızlığının kalıcı olma tehlikesi gaflet yoğunluğu ile ilgilidir ya da öyle olabilir. Lakin ölüm dağıtır, bir derin alarmı gibidir ölüm... Yoğun bakımdaki hastaların beklediği gibi beklemek de uygun değil. Bir cenaze yetişmek için acele edenlerin eceliyle kucaklaşması ihtimalinden bahsediyoruz belki de. Tövbe kelimesi hata, kusur, günah ve benzeri negatif kavramların üstünü örten bir perdedir. İnsan ruhu, tövbe karşısında rahatlar çünkü kalpler ancak Allah'ı anmakla mutmain olur. Günah işlerken Allah'ı anmayı unutanlar, günahın arzusu/hazzı geçince kalplerdeki kara lekenin kalıcı olmaması için hemen tövbe eder.

Tövbe siler kara lekeleri. Silinmeyen lekeler durdukça katılaşır ve yapışıp kalır ruha. Acele etmek, sonradan yapılacak temizleme işinin zorluğunu daha baştan gidermiş olur. Bir ayrılığın evvelinde bu kadar hazırlanmak, bu kadar temizlenmek, uyanık kalbin işidir. Burada insanın zafiyetini, hayatın gerçeklerini yok saymadan, iyi hali koruma çabası söz konusu.

Abartıya kaçmadan, panik yapmadan acele edilecektir. Bu ölüm, bir sınır taşıdır. Öncesi, sonrası için çok değerlidir. Asıl kıymetli olan sonraki/ebedi olan olsa da "sonranın/ahirin" değerliğini yaşamak için öncenin yani faninin akıllıca değerlendirmek gerekmektedir. Ebediyeti değil, ebediyete gidecek olan insanın hayatını bu kadar etkileyeceğini kim düşünebilirdi.

Namazdan sonra caminin arka sol tarafında oturup elimize aldığımız tesbih ile diyelim; "cümle günahlarımıza estağfurullah" derken acele ettiğimizi bilelim, acele acele söylemeden.