Türkiye'de yalnız yaşayan bireylerin sayısı 5 milyonu aştı. Uzmanlar, yalnızlığın kalp hastalıkları başta olmak üzere birçok kronik sağlık sorununun gizli tetikleyicisi olduğuna dikkat çekiyor.
Yalnızlık Kalbi Vuruyor
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2024 yılı itibarıyla yalnız yaşayan kişi sayısı 5 milyon 321 bin 540 oldu. Son 10 yılda yüzde 81 artan bu sayı, sosyal izolasyonun sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini gündeme taşıdı.
Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Okay Abacı, yalnızlığın kalp ve damar sağlığına etkisinin yıllardır bilimsel olarak incelendiğini belirterek şu açıklamalarda bulundu:
“Yalnızlık, stres hormonlarını artırarak kalp ritmini bozabilir, tansiyonu yükseltebilir ve vücutta iltihabi süreçleri tetikleyebilir. İleri yaşlarda bu durum depresyon, uyku bozuklukları ve bağışıklık sistemi zayıflığı ile birlikte görülüyor.”
Aile Bağları Kalbin Kalkanı
Prof. Dr. Abacı, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Amerikan Kalp Derneği (AHA) gibi otoritelerin yalnızlığı, hipertansiyon kadar tehlikeli bir kalp sağlığı riski olarak değerlendirdiğini hatırlattı.
“Kalp sağlığı yalnızca biyolojik değil, psikososyal bir dengedir. Bu dengeyi korumanın en güçlü yolu ise sağlıklı aile bağlarıdır” dedi.
Yalnızlıkla Mücadelede Toplumsal Dayanışma Şart
Güçlü aile yapısının bireyin hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını koruduğunu vurgulayan Prof. Dr. Abacı, şehirleşmenin getirdiği bireyselleşmenin toplumsal ilişkileri zayıflattığını ifade etti.
“Aile içi iletişim, komşuluk bağları ve sosyal destek sistemleri yeniden güçlendirilmelidir. Yalnızlıkla mücadele, aynı zamanda kalp kriziyle mücadele demektir.”
Kamusal Destek Politikaları Hayati Rol Oynuyor
Prof. Dr. Abacı, devletin sunduğu evde sağlık hizmetleri, aile sağlığı merkezleri ve sosyal yardımların yalnız yaşayan bireyler için büyük önem taşıdığını belirtti:
“Aile merkezli her kamu politikası, aynı zamanda halk sağlığına yapılan bir yatırımdır.”