NİSA SURESİNDE MİRAS TAKSİMİ: Nisa suresinde ilgili ayetler mealen şöyledir: "Ana babanın ve akrabaların ölüp geriye bıraktıklarından, erkeklere pay vardır. Kadınlara da ana babanın ve akrabaların bıraktıklarından pay vardır. Az olsun çok olsun mirastan belli bir hisse ayrılmıştır." "Allah, çocuklarınızın mirası hakkında şunu emrediyor; Erkeğin payı, iki kadının payı kadardır. Eğer çocuklar ikiden fazla kadın iseler, mirasın üçte ikisi onlarındır. Şayet tek bir kız çocuğu varsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana-babasının her birine mirastan altıda bir pay vardır." "Ölenin çocuğu yoksa ve ana babası ona varis olmuşsa, annesinin payı üçte birdir. Eğer ölenin kardeşleri varsa, annesinin payı altıda birdir. Bunlar, Ölünün yapılmış vasiyetinden veya borcu ödendikten sonra geçerlidir." "Babalarınızın ve oğullarınızın, fayda bakımından hangisinin size daha yakın olduğunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafından emredilmiş paylardır. Şüphesiz Allah her şeyi bilen, hüküm sahibidir.Kim Allah'a ve Elçisine uyarsa, Allah onu cennetlere alır. O cennetlerin altlarından ırmaklar akar. Orada sürekli kalırlar. İşte en büyük kazanç budur." "Kim Allah'a ve elçisine karşı gelir, hükümlerini de çiğnerse, Allah onu ateşe atar. Orada sürekli kalır. Onun için perişan eden bir azap vardır."[1]

VASİYET ETMEK: Ayet-i kerime miras paylaşımında vasiyetin de dikkate alınmasını emrediyor. Vasiyet Arapça bir kelime... Sözlükte; tavsiye etmek, görevlendirmek, dilemek, önermek, birinin gözetim ve sorumluluğuna bırakmak, anlamlarına geliyor. Yine Türkçe'de kullandığımız tavsiye kelimesi aynı kökten gelmektedir.[2] İslam hukukunda vasiyet; kişinin malını, ölümü sonrası için kayıt tutarak, bir şahsın veya hayır kurumunun sorumluluğuna bırakmasıdır. Türkçe'deki vasiyet etmek deyimi; kişinin hayatında iken veya ölümünden sonra bir başkasından yapılmasını dilediği şeyleri kapsar. Ayet-i kerimede geçen vasiyet; ölüm sonrasında "bir şeyin yapılmasını istemek" anlamındadır. Vasiyetin kaydedildiği belgeye de vasiyetname denir. [3] İslam hukuku, kişiye vasiyet hakkı tanımakla birlikte, bu konuda birtakım ölçüler konularak, miras sahiplerinin ve diğer hak sahiplerinin korunması hedeflenmiştir. Nitekim Resulullah Efendimiz (s.a.v) "Allah, amellerinize eklenmek üzere vefatınız sırasında mallarınızın üçte biri üzerinde size tasarruf yetkisi vermiştir" buyurmuştur.[4] Mirasın taksiminde öncelik ölenin borçlarının ödenmesi sonra da vasiyetinin yerine getirilmesidir. Daha sonra da miras taksim edilir. Vasiyet sebebiyle mirasçıların zarara uğratılmaması, vasiyetin esaslarındandır.[5]Resulullah Efendimiz (s.a.v) vasiyet konusunda şu uyarıyı yapmıştır: "Allah (cc)her hak sahibine hakkını verdi. Bu sebeple varislerden biri Iehine vasiyet yoktur."[6]

VARİSLERİNİ MUHTAÇ BIRAKMA: Sa'd İbnu Ebi Vakkas (r.a) anlatıyor: "Resulullah Efendimiz (s.a.v) Veda haccı senesinde, hastalığımda bana geçmiş olsun ziyaretine geldi. "Ey Allah'ın Resulü dedim. Gördüğünüz gibi ağrım çok şiddetlendi. Ben mal mülk sahibi bir kimseyim. Bana varis olacak tek kızımdan başka kimsem yok. Malımın üçte ikisini tasadduk etmek istiyorum!" dedim. "Hayır, olmaz!" buyurdular. "Yarısı?" dedim. Yine "olmaz!" buyurdular. "Üçte biri? dedim. " Üçte bir de çok. Senin varislerini zengin olarak bırakman, halka ihtiyaçlarını açan fakirler olarak bırakmandan daha hayırlıdır. Sen Allah'ın rızasını arayarak her ne harcarsan,hatta bu, hanımının ağzına koyduğun bir lokma bile olsa, mutlaka onun sebebiyle mükafaatlanacaksın" buyurdular.[7]


[1] Nisa suresi 7-14

[2] Arapça-Türkçe Sözlük, Serdar Mutçalı, Dağarcık

[3] TDV, İslam Ansiklopedisi, vasiyet

[4] (İbn Mace, "Ve?aya", 5)

[5] Nisa 11

[6] Tirmizi Vesaya 5, (2122); Nesai Vesaya 5, (6, 247).

[7] Buhari, Cenaiz 37, Vesaya 2, 3, Fezailu'l-Ashab 49, Megazi 77, Nafakat 1, Marza 13,16, 43, Feraiz 6; Müslim, Vesaya 5, (1628); Muvatta 4, (2, 763); Tirmizi 6, (975); Ebu Davud, Vesaya 2, (2864); Nesai, Vesaya 3, (6, 241, 243).