İsmail'in (a.) dinini değiştiren, putları türeten, Saibe ve Vasile gibi hurafeleri uyduran ilk kişi Amr b. Rebia yani Lühay b. Harise'dir. Ebu Huzaa künyeli bu kişinin annesi Amir b. Haris in kızı Füheyre'dir. Kabe'nin işlerine Haris bakıyordu. Amr b. Lühay oraya varınca başkanlık hususunda ona karşı çıktı. Cürhüm b. İsmail ile savaştı. Sonunda onu ve kabilesini yendi, Mekke'den sürgün etti. Daha sonra Kabe'yi koruma işini üzerine aldı.

Bir ara şiddetli bir hastalığa yakalandı. Ona "Şam diyarında Bela denen yerde sıcak su kaynağı var. Oraya gidersen şifa bulursun" dediler. O da gitti, suda banyo yaptı ve iyileşti. Yöre halkının putlara taptığını görünce onlara "bunlar nedir?" diye sordu. Onlar "Bunları aracı yaparak yağmur istiyor, düşmanlarımıza karşı zafer için dualar ediyoruz!" dediler. Onlardan kendisine de vermelerini istedi, verdiler. O da onları alıp Mekke'ye getirdi ve Kabe'nin etrafına dikti. Ondan sonra onları put edindiler.

Putların en eskisi olan Menat, Mekke ile Medine arasında deniz kıyısında Kadid denen yerde dikiliydi. Tüm Araplar; Evs ve Hazrec kabileleri, Medine ve Mekke sakinleri ve bunların müttefikleri ona tazimde bulunuyorlar kurbanlar ve hediyeler sunuyorlardı.

Hişam der ki: Bana Kureyşli bir adam, Ebu Ubeyde b. Abdullah b. Ebi Ubeyde b. Muhamed b. Amir b.Yasir'in şöyle anlattığını aktardı: Evs ve Hazrec kabileleri ile onların yolunda olan Medineli ve diğer bölge Arapları haccediyorlar, diğer insanlarla birlikte tüm vakfeleri yapıyorlar, ancak saçlarını traş etmiyorlardı. Sonra dönüşte Menat'a uğrayıp saçlarını onun yaninda kesiyorlar ve bir müddet orada kalıyorlardı. Böyle yapmadıkça haclarının tam olmadığına inanıyorlardı. Menat putu, Hüzeyl ve Huzaa kabilelerinindi. Resulullah (s.) Mekke'nin fethi senesinde Hz. Ali'yi (r.) gödererek bu putu yıktırdı.

Araplar Menat'tan sonra, Taifteki Lata tutundular. Bu Menat'tan daha yenidir. Bu, yüksek bir kayadan ibaretti. Hizmetçisi de Sakif kabilesinden idi. Bunun üzerine bir yapı yapmışlardı. Kureyşliler ve diğer tüm Araplar buna tazimde bulunuyorlardı. Hatta Araplara "Lat adamı" denirdi. Bu günkü Taif mescidinin sol minaresinin olduğu yerde bulunuyordu. Bu durum Sakif kabilesinin İslam'ı kabul etmesine kadar devam etti. Rasulullah (s.) Muğire b. Şu'be'yi gönderdi. O da bu putu kırdı ve ateşte yaktı.

Araplar daha sonra Uzza'yı ilah edindiler Uzza Lat'tan yenidir. Bunu ilk olarak Zalim b. Es'ad Ilah edindi. Bu put Zat-ı Irk'ın yukarısındaki Nahle Şamiyye vadisinde bulunuyordu. Bunun üzerine de bir yapı inşa ettiler. Ondan uğultular işitiyorlardı.

Hişam der ki: Babam bana Ebu Salih'ten, O da İbn Abbas'tan (r.) şöyle nakletti: Uzzá, Nahle vadisindeki kütüklere gelip eğleşen dişi bir şeytandı. Rasulullah (s.) Mekke'yi fethedince Halid b. Velid'e şöyle dedi: "Nahle vadisine git. Orada üç siyah ağaç kütüğü göreceksin. Onların ilkini kes!" Halid gidip döndüğünde Rasulullah (s.) "Bir şey gördün mü?" dedi. O "Hayır!" diye cevap verdi. Resululllah (s.) "Bir şey gördün mü?" dedi. O "Hayır!" diye cevap verdi. Resulullah (s.) "Öyleyse ikincisini kes!" buyurdu. Halid gitti, onu kesti ve döndü. Rasullah (s.) "Bir şey gördün mü?" diye sordu 0: "Hayır" cevabını verdi. Rasulullah (s.): "Öyleyse üçüncüsünü kes" buyurdu. Halid gittiğinde orada saçları dağınık, ellerini omuzuna koymuş, dişlek bir cin olduğunu; arkasında da onun hizmetçisi Dübeyye Süleminin bulunduğunu gördü. Halid: "Ey Uzza seni inkar ederim, tesbih etmem! Allah'ın hep seni alçalttığı gördüm." dedi ve kafasını uçurdu. Cin birden kül oldu. Sonra ağacı kesti, hizmetçi Dübeyye'yi öldürdü. Rasulullah'a (s.) gelerek durumu haber verdi. O (s.): "O Uzza'dır, bundan sonra Arapların Uzzası olmayacak!" buyurdu.

(Devam Edecek İNŞAALLAH!)