Daha öncede burada yazmıştım. Halkın çoğunluğunun müslüman olduğu söylenen ülkemizde şu put dikme merakı iyice can sıkmaya başladı. Özellikle o malum partiye mensup belediyelerde başta olmak üzere durmadan bi heykel dikme merakıdır aldı başını gidiyor. Buldukları en ufak boşluğa hemen bir heykel konduruveriyorlar.

Eski kadim paganist inançlarının alışkanlığıyla şekillenmiş bilinç altlarında böyle bir hevesin yatıyor olması, bunu kendilerine hem bir rant kapısı hem de bir ideolojik takıntı haline getirmelerine zemin hazırlıyor zaten.

Şu sıralar okuduğum bir kitap var. Ebü'l Ferec İbn-ül Cevzi'ye ait (İbn Kayyim Cevziyye değil) orjinal adı "Teblis-i İblis" olan türkçeye "Şeytan'ın Ayartması" diye çevrilen eser. Eserin ilk bölümlerinde İblis'in putperestleri nasıl ayarttığını anlatıyor.

Müellif eserinde diyor ki: İblisin putperestlere yutturduğu bütün sapık inançların sebebi, duygulara meyletme ve aklı bir kenara atıştır. İblis insanın duyumsanabilen şeylere sıcak baktığını görünce heykellere ve resimlere tapmaya çağırdı ve onların akıllarını kullanma yetilerini ortadan kaldırdı. Akıllarını hiç kullanmayan kimseleri bu putların ilahın ta kendisi olduğuna inandırdı. Ancak kendilerinde biraz aklın bulunduğu ve buna hiçbir şekilde inanmayacaklarını gördüğü kimseleri ise "puta yapılacak ibadetin kişiyi yaratıcıya ulaştırdığına" inandırdı. Onlar da "Biz bunlara ancak, bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." demeye başladılar. (Zümer, 3)

Hişam b. Muhamed b. Saib Halebi, babasının kendisine şöyle anlattığını aktardı: Put edinilen ilk kimse Adem peygamberdir. O vefat edince Adem'in oğlu Şit'in oğulları onun cesedini alarak Hindistan'da dünyaya indiği dağda bulunan bir mağaraya koydular. Bu, dünyadaki en verimli yeşil dağdır ve adı "Bud" tur.

Hişam der ki: Bana babam ve başkaları şöyle anlattı: İsmail (a.) Mekke'ye yerleşti ve çocukları oldu. Bir süre sonra bunlar çoğaldılar ve Mekke'yi doldurdular. Sonunda Amalika kavmini oradan sürdüler. Bir süre sonra Mekke onlara dar gelmeye başladı ve aralarında savaşlar, kavgalar vuku buldu. Bazıları diğerlerini Mekke'den çıkardı. Onlar diyar diyar gezdiler ve yaşantılarını sürdürebilecekleri yerler aradılar. Onları putlara ve taşlara tapmaya iten şey şu oldu: Mekke'den göçenler Harem'e saygı gösterme ve Mekke'nin şerefini koruma kastıyla yanlarına Harem taşlarından alıyorlardı. Sonra da o taşların etrafında tavaf yapıyorlardı. Hala Kabe'ye ve Mekke'ye saygı gösteriyor, İbrahim (a.) ve İsmail (a.) peygamberlerin yoluna uygun biçimde hac ve Umre yapıyorlardı. Sonra uydurdukları ve güzel gördükleri şeylere ibadet etmeye, önceki yaşantılarını unutmaya başladılar. İbrahim'in (a.) ve İsmail'in (a.) dinini bırakıp putlara taptılar. Böylece kendilerinden önceki milletlerin durumuna düştüler. Nuh kavminin ibadet ettiği putları ortaya çıkardılar. Ancak İbrahim (a.) ve İsmail (a.) zamanından itibaren, Kabe'ye saygı, tavaf, hac umre, Arafat ve Müzdelife'deki vakfe, kurban sunma gibi bu dinin şiarlarına uyan kimseler hala vardı. Nizar Kabe'yi tavaf ederken söylediği telbiye de şöyle derdi; "Emret Allah'ım emret. Senin emrine amadeyim ben! Ortağın yok senin! Sadece bir ortağın var; o da sana ait! Sen ona sahipsin! Onun sahip olduğu şeylere de sahipsin! (Devam Edecek İNŞALLAH!)