(Kaldığımız Yerden devam)

Diğer gardiyan; (Arapça)

-Üç tanede yılan derisi bulduk. Nasıl yaptıysa onları da yemiş. Bi bırakmadınız gebertelim şu iti.

Bozyiğit zorlukla oturuş pozisyonuna geçip duvara yaslanır. Kendini zor diremektedir. Ağzında biriken kanı tükürür. Birden kurt gibi ulumaya başlar ve;

-Uuuuuuuuuuuuuuuuuu…Uuuuuuuuuuuuuuu…Uuuuuu. İtlere bak. Bir Bozkurt’a sadece üç it mi lan! Çözün ellerimi, çişimi edecem.

İri gardiyan döner hiddetli bir tekme atar. Bozyiğit tekrar yere yığılır. Bayılır. Mahrebuk iri gardiyana okkalı bir tokat atar. (Arapça)

-Salak! Yeter dedim. Yeter! Anlamadın mı? Aptal herif. Eğer o ölürse… Hesabını bizzat sen verirsin. Artık nereden kan alırlar sen düşün. Kaldırın şunu. Hekime götürün. Baksın. Yaraları temizlensin. Tımar edilsin. Toparlasın hemen şunu. Yedirin, içirin. Giydirin güzelce. Güz dönümünde ayakta olacak. Sağlıklı hem de.

İri gardiyan; (Arapça)

-Ama…

-Başlatma amandan, mamamdan. Düşünme Tuzmenuk! Yap.

Mahrebuk dönüp arkasını giderken, gardiyanlar şaşkınca ardından bakakalırlar.

*Bölüm 2*

(İki ay sonra)

Bozyiğit ağır ağır gözlerini açar. Dışardan gelen kuş sesleri kulaklarını adeta okşar. Tüm vücudu sanki uyuşmuştur. Gözlerindeki bulanıklık yavaşça kaybolur. Çevresini algılamaya başlar. Kendi kendine fısıldar;

-Ulan kafamın içinde arı kovanı var ha… Kessin gene rüya görüyom.

Sol kolunu kaldırmayı dener. Zor olsa da kaldırır. Sonra sağ kolunu onu da kaldırır. İki kolu da havadadır. Güler. Daha gür bir sesle kendine konuşur.

-Ulan Mısırlı mumyalar gibi oldum ha!

Yanındaki hemşire bozuk bir Türkçe ile seslenir.

-      Mister, Sleep yani uyku bitti heh. Sen. Uyandı. İyisin mi?

Bozyiğit birden şaşırır sesin geldiği tarafa döner. Hemşireyi görür. Ve kolunda bağlı olan serumu. Odayı algılar. Hastanededir. Şaşkınca kalkmaya yeltenir.

Hemşire;

-Yog öle kalkma. Hemen. Yat sen daham…

Bozyiğit şaşkınca sorar;

-Burası neresi? Sen kimsin? Hapishane! Rüya mı lan bu?

Birden kapı açılır. İçeriye Mahrebuk ve iyi giyimli iki adam girer. Hemşireyle bir şeyler konuşurken, Bozyiğit Mahrebuk’u hayal meyal hatırlamıştır. Yatakta doğrulmaya çalışırken, gözleri kararır. Bası yastığa düşer.

*Bölüm 3*

(İki hafta sonra)

Mahrebuk masasının başında ayaktadır. Elleri ayakları bağlı Bozyiğit’e masanın üstünde duran sarı renkli bir kâğıdı gösterip, parmakları ile kâğıda vurarak Türkçe sorar.

- Bu üzerinden çıkan kâğıtta ne yazıyor asker. Ne yazıyor söyle?

MRH-EYJUH-X-COOAMLO

593340G-511046B”

Bozyiğit okkalı bir kahkaha atar.

***

(Devam Edecek)

Eyvallah

Bekir Aydoğan