İnegöl coğrafyasında kültürel değerler arasında pek çok etnoğrafik materyal sayılabilir. Söz gelimi : Evlerin kuruluş tarzı dış ve iç mekanlarının farklı amaçlar doğrultusunda bölümlere ayrılması; her bölümün, kullanılma amacına göre dizayn edilerek mefruşat ve yayğılarının döşenmesi; bu mekanların, kullanılma amacı doğrultusunda gerekli araç ve gereçler ile donatılmsı, sağlanmıştır.

Mutfak malzemesini oluşturan bakır siniler, tepsiler, sahanlar, kevgirler, kazanlar, tencereler, kepçeler, kaşıklar, bıçaklar, bakraçlar, leğenler, ibrikler, semaverler, mangallar, çaydanlıklar ve cezveler'in yanı sıra toprak veya seramik çanaklar, çömlekler, tabaklar ve çaydanlıklar... Evet bütün bunlar ve benzeri materyaller, etnoğrafik objelerdir.

Giyime ilişkin olarak da kadın ve erkek giysileri, çeyiz olarak hazırlanmış bohçalar, havlular, mendiller, çevreler, para ve tütün keseleri, eldivenler, atkılar, baş örtüleri, futalar, entariler, takke, külah, fötür şapka, kasket, kemer, ceket, palto, pantolon, yelek çorap, kuşak, gömlek, entari, ayakkabı, anahtar, kilit, altın-gümüş cinsi tezyinat, saat ve benzeri süs eşyaları da yine etnoğrafik materyaller arasında sayılır.

Çiftçilerin, terzi, berber, maraongoz, demirci, müzisyen ve ses sanatçısı gibi sanatkarlar tarafından kullanılan bütün araç ve gereçler, yine etnoğrefik değerler arasında yer alır. Sabit tekerlekli dingil üzerinde hareket eden kağnı arabaları, dingilleri sabit tekerlekleri hareketli dört tekerlekli at ve öküz arabaları ve bu arabaları çeken at ve öküzlerin koşum takımları da yine etnoğrafik materyal olarak değerlendirilir.

Örnekleri verilen etnoğrafik karekterli objeler, İnegöl coğrafyasında o kadar zengin ve boldur ki bu konuda hiç bir yöre, İnegöl coğrafyası kadar şanslı değildir.

Şu kadar var ki günümüzde benimsenen modern hayat, köyde olsun şehir ve kasabalarda olsun insan hayatını süratle değiştirmektedir. Geçmiş yıllarda kullanılmkta olan bir çok etnoğrafik obje, maalesef, çöpe atılmakta ve mimari karekter taşıyan ve etnoğrafik değeri olan bir çok yapı da ortadan kaldırılmaktadır.

İnegöl' de bunun en çarpıcı örneği, son devir Osmanlı hükümdarlarından Merhum Sultan Abdülaziz (1861-1876) tarafından yaptırılmış olan ve çevresinde av köşkünün de bulunduğu Sarı Camii ile Çitli Maden Suyu tesisleridir.

İnegöl'ün genel ve yerel yönetiminde görev üstlenmiş olan yetkililer, söz konusu etnoğprafik değer taşıyan bu gibi objelerin, tahrip edilerek tarihin çöplüğüne atılmasından ve de defineci kılıklı kişiler tarafından tahribe uğratılarak yad ellere satılmasından önce, harekete geçilmelidir.

İnegöl-Kent Müzesi'ni daha geniş bir çerçevede dizayn ederek masa sandalya dahil tüm koltuk takımlarına varıncaya dek bütün etnoğrafik değer taşıyan ahşap objeleri de içine alacak tarzda modern bir sergi sarayanın İnegöl'e kazandırması gereklidir.

Kanaatimce günümüzde uyğulamaya konan yasal düzenlemler ve yerel yönetime sağlanan ekonomik imkanlar, bu konuda yerel yöneticelerin ellerini güçlendirmiş bulundurmaktadır. Yeter ki devletle takışılmadan halk ile de kapışılmadan, kişisel çıkarlar ötelenerek, hizmet ve de himmet şuuru ile hareket edilsin.