Sahnenin arkasında durmuş ve perdenin ardındaki kalabalığı izliyordum. Omzumda hissettiğim el ile sol tarafıma baktım ve en az benim kadar heyecanlı olan eşimi gördüm. "Yıllardır beklediğin gün" dedi sessizce benim gibi kalabalığı izlerken. Bakışlarımı tekrar sahneye çevirdim fakat aklıma gelen anılarla gözlerimin dolmasına engel olamadım.

Ağacın altında oturmuş ve beni aralarına almadan futbol maçı yapan arkadaşlarımı izliyordum. Beni aralarına almıyorlardı çünkü ben onların gözünde sadece havalı olmak için kitap okuyup gizemli davranan biriydim. Bu sebep bana her zaman saçma ve gereksiz gelmiştir. Evet zamanımın çoğunu kitap okuyarak geçiriyorum çünkü en büyük hayalimdir okuduklarım gibi bir kitap yazabilmek.

Kendime güveniyorum fakat bana güvenmiyorlar. Ailem 3 kuşaktır doktor ve onlar,ailem, benimde doktor olmamı istiyor. Bana sürekli yazarlık hayalimin gelip geçici bir heves olduğunu söylüyorlar. Bunun kısa süreli bir heves olmadığını en az benim kadar iyi biliyorlar çünkü kendimi bildim bileli 'Büyüdüğünde ne olmak istiyorsun?' sorusuna bıkmadan, usanmadan aynı cevabı veriyordum: Yazar. Sessiz bir şekilde hem sınıf arkadaşlarımı izliyordum hemde kendimce bir şeyler yazıyordum.

"Gecenin bir yarısı evinin önünde ki küçük bahçesinde, sallanan sandalyesinde oturuyordu yaşlı adam. Yanında yıllardır beraber yaşadığı dostu olan, kendi gibi yaşlı köpeği vardı. 'Biliyor musun, biri öldüğü zaman gökyüzünde bir yıldız kayarmış' dedi yaşlı adam gökyüzünü izlerken. Ardından siyah gökte beyaz bir yıldız kaydı. Usulca bir tebessüm belirdi adamın suratında. "Gördün mü?" diye yaşlı dostuna döndüğü sırada, can dostunun hayat yolculuğunu tamamlamış olduğunu gördü."

Kağıdın üstünde oluşan gölgeyle başımı kaldırdım ve gölgenin sahibine baktım. Yazdığım kısa hikayeyi okuyan bu kız, sınıfımıza birkaç gün önce gelmişti. İsminin Zeynep olduğunu hatırlıyordum. Yazdıklarımın aptalca olduğunu belirten klasik sözleri duymayı bekliyordum fakat hoşnut olduğunu belirten birkaç mırıltı işittim. Yanıma oturdu ve kağıtları elimden alıp iyice inceledi.

Nihayetinde "bunları sen mi yazdın?" diye sordu. "Evet?" "Ne kadar güzel yazdığının farkında mısın?" "Bunları beğenen ilk kişi olabilirsin" "Sen deli misin, bunlar beğenilmez mi? Yazar olmayı düşündün mü hiç?" Aklımdan çıkıyor mu ki? "Evet düşünüyorum fakat bunun için hiç eğitim almadım." "Neden?" "Çevremde bunun için beni destekleyen kimse yok. Ailem dahil..." Gülümsedi ve cevap verdi: Artık bir kişi var.

Artık beni destekleyen biri vardı ve bu benim kendi isteğimle birleşince içimde yazarlığa karşı olan duygularımı arttırdı. O günden sonra bir yazarlık kursu buldum ve oraya gitmeye başladım. Ailemin haberi yoktu. Eğer ki olsaydı göndermeyeceklerine emindim. Haftanın 3 günü kursa gidiyordum. Bu işe meraklı olduğum için gayet iyi ilerliyordum.

Bir yandan üniversite sınavları için hazırlanıyor bir yandan kendimi ve yazılarımı geliştirmek için çabalıyordum. Bu şekilde aylar geçti ve üniversite sınavına günler kalmıştı ki ailem yazarlık için eğitim aldığımı öğrendi. Verdikleri tepkileri asla hak etmedim ve hak etmiyorum.

Tek istediğim kendime ait olan bu hayatta bana ait olacak şeyler yapmak. Bunun için birinden izin almam kadar saçma bir şey yok. Bu kişiler ailem bile olsa... Kursa gitmemi yasakladılar çünkü yazılarımın sadece bir hobi olarak kalmayacağını düşündüler. Haklılar. Kursa ara vermiştim. Bir süreliğine... DEVAM EDECEK İNŞALLAH!

Aslıhan ÖNDER

Zeki Konukoğlu Lisesi 11/D 859