Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin hafta sonu yapılan Gençlik Kolları Kongresinde köşe yazarlarına yüklenmişti.

?Birileri bizim birlikteliğimizi bozmaya çalışabilir. Bizim birlikteliğimizi kıskanabilir. Bizim birlikteliğimizi köşelerine taşıyarak bu birlikteliği nasıl bozabiliriz, diye uğraşabilirler. Ama biz buna asla izin vermeyeceğiz.? Demişti.

Allah?tan yerel basınımız bu ifadeleri ulusal basına servis etmedi. Aksi halde bu ifade de: ?Başbakan?a dokunmak ibadetir? açıklaması gibi gündem olurdu.

?Ne var bu ifadelerde?? demeyin. Bir haberin nasıl servis edileceği gazetecilikte büyük önem taşır. Köşe yazarlarımız: ?şimdi de gazetecilere dokundu? diye başlık atabilirlerdi mesela.

Sanırım Sayın Şahin bu sözleri ile Sözcü gibi gazeteleri ve Bekir Çoşkun, Emin Çölaşan gibi köşe yazarlarını kastetti.

Ya da Sayın Şahin, kongreye katılmış olan İl Başkanı Sedat Yalçın?ı dikkate alarak böyle bir ifade kullanmış olabilir. Çünkü Bursa basınında sık sık Faruk Çelik ve Sedat Yalçın odaklı senaryolar yazılıp çiziliyor.

Bu yeni bir şey değil ki? Üstelik sağır sultan bile duydu herşeyi?

Sayın Şahin bu ifadeleri ile kongre sürecinde konuşulanlara dair, İnegöl teşkilatına bir mesaj vermiş te olabilir. Bilemiyoruz?

Bir köşe yazarı olarak bu iddiayı yorumlamak durumundayım? Ben hem Bursa Basınını hem İnegöl basınını yakından takip eden biri olarak; ?Acaba Ak Partinin birlikteliğini nasıl bozabilirim?? diye uğraşan bir köşe yazarı tanımıyorum.

Genç Gazete?den Önder Duran mı? Cem Taşkıner mi? Talha Bayraktar mı? Yıldırım Gazetesi?nden M.Hanefi Yıldırım mı? Mustafa Güngör mü? HaberYorum?dan Şerif Gürbaş mı? Kim bu bozguncu?

Bu isimlerin yazıları gazete sitelerinde kayıtlı. Ne yaptıklarını anlamak için tekrar tekrar okuyabilirsiniz.

Sonra köşeden kasıt nedir ? Bunu da ayrıca sormak gerekiyor tabi? Eğer köşeden kasıt köşe yazarları ise; köşe yazısının tanımını hatırlayalım. Güncel olayları, siyasal sorunları içeren, gazete ve dergilerde yayımlanan yazılara, köşe yazısı denir.

Köşe yazısı; güncel olaylarla ilgilidir. Köşe yazarı duyduğunu, bildiğini köşesinde okuyucuları ile paylaşır. Kimi köşe yazarları o kadar etkildir ki kamuoyu da oluşturur.

Gazetelerin ilk görevi haber vermektir. Köse yazarının görevi ise haberi yorumlamaktır.

Bu yüzden çoğu siyasetçi ve yönetici, köşe yazarları ile iletişim içerisinde olmayı tercih eder.

Bu anlamda Hüseyin Şahin?in yerel gazeteciler ile iletişiminin yeterli olmadığını düşünüyorum. Bu yargıyı değiştirmek sayın Şahin?in elinde. İnegöl basını ile bir iftarda buluşabilir ya da özel bir toplantı yapabilir mesela.

İlçe Başkanı Bülent Temelli, Belediye Başkanı Alinur Aktaş ve eski milletvekili Sedat Kızılcıklı?nın yerel gazetecilerle ilişkilerinin daha yoğun olduğunu görüyoruz.

Önce şu hususun altını çizelim. İnegöl?deki hiçbir gazete, parti yayım organı değildir. Tanıdığım İnegöllü köşe yazarları da hiçbir politikacının adamı değildir. İnegöl gazetelerinde yayınlanan köşe yazılarının satır aralarına girerseniz bunu çok iyi anlarsınız.

İnegöllü hiçbir köşe yazarını, filan politikacıyı övdü, diye onun adamı ilan edemeyeceğiniz gibi, filan kişiyi de yerdi, diye onun düşmanı ilan edemezsiniz.

Hyman Rıckover?e ait şu söz, bu konuda harika bir sözdür: Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler ise kişileri konuşur.

Köşe yazıları bu ölçüyle okunmalı. Fikirleri konuşurken bugün övdüğünüz adamı, yarın eleştirebilirsiniz. Köşe yazarının da yaptığı budur.

İsmi üzerinde; yazdığı bölüm, yazarın kendi köşesidir. Ona aittir. Bu köşeyi doldururken illa birilerini dikkate alacaksa, dikkate alacağı ilk kurum kendi gazete yönetimidir.

Elbette köşe yazarının da tuttuğu bir takımı, oy verdiği bir partisi vardır. Tarafını belli edip etmemesi onun tercihidir. Örneğin goethe demiştir ki: Samimi olmayı vaadedebilirim; ancak tarafsız olmayı ise asla.

Yine çarpıcı bir söz: Akıllı adam, aklını kullanır. Daha akıllı adam, baskalarının aklını da kullanir. (Bernard Shaw)

Köşe yazısı ?başkasının? aklıdır. Köşe yazarının muhatabı her kimse; politikacı ya da iş adamı? Karar kendilerine aittir. Dilerse ?benim aklım bana yeter? der. Eleştirisinden dolayı köşe yazarına sayar söver, düşman bilir. Dilerse; köşe yazarının da aklından faydalanır.

Tabi hiçbir köşe yazarı da şu duruma düşmemeli: Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar. (H.Dunant)

Köşe yazarlığı ne horozlanmaktır, ne de ötüp durmaktır. Hele hele ?bozgunculuk? hiç değildir.