Muhterem Müslümanlar!
Medine'ye bir genç gelmişti. Uzun ve meşakkatli bir yoldan geldiği belliydi. Doğruca Allah Resulü (s.a.s)'in yanına koştu ve "Anne babamı ardımdan ağlar
halde bırakıp sana geldim Ya Resulallah!" dedi. Bunun üzerine Sevgili Peygambe- rimiz (s.a.s) şöyle buyurdu: "Anne babanın yanına geri dön ve her ikisini de nasıl
ağlattıysan öylece güldür!" Aziz Müminler!
Anne babamız, kendilerine iyilik yapmamızı en çok hak eden kişilerdir. Zira onlar, bu dünyaya gelme vesilemizdir. Kimi zaman gözyaşı ve duayla, kimi zaman
da göz nuru ve alın teriyle bizleri bu günlere onlar taşıdı. İlgi ve destekleriyle haya- ta tutunduk. Sevgiyi, şefkati ve merhameti ilk onlarda gördük. Sabır ve fedakarlı- ğın zirvesini onlardan öğrendik. Hangi yaşta olursak olalım hayat yolculuğumuz- daki en büyük sığınağımız ve dayanağımız hep anne babamız oldu. Kıymetli Müslümanlar!
Anne babamıza iyilikle muamele etmek yüce dinimizin emridir. İslam, anne baba hakkını gözetmeyi ve onların gönüllerini hoş tutmayı tavsiye eder. Bilhassa
yaşlandıklarında yanlarında olmanın, sevgi ve merhametle ihtiyaçlarını karşı- lamanın bir vefa borcu olduğunu bildirir. Onları ihmal etmeyi ve incitmeyi ise
yasaklar. Nitekim hutbemin başında okuduğum ayet-i kerimede Cenab-ı Hak şöyle
buyurmaktadır:
"Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme!
Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle. Onlara merhametle ve
alçak gönüllülükle kol kanat ger. 'Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle
eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster' diyerek dua et." Değerli Müminler!
Resul-i Ekrem (s.a.s), şöyle buyurur:
"Rabbin hoşnutluğu anne babanın hoşnutluğuna, Rabbin öfkesi de, anne baba- nın öfkesine bağlıdır."
O halde geliniz, her birimiz şu soruları kendimize soralım. Anne babamıza iyi- lik etmeyi Rabbimize kulluğun bir gereği olarak görüyor muyuz? Onların rızasını
kazanmak ve yüzlerini güldürmek için çaba gösteriyor muyuz? Gönüllerimizde
ve hanelerimizde onlara yer açıyor muyuz? Aile olmanın sıcaklığını ve huzurunu
anne babamıza hissettirebiliyor muyuz? Yanlarında olmaya, uzakta olduğumuzda
ise hal ve hatırlarını sorup ihtiyaçlarını gidermeye gayret ediyor muyuz? Yoksa
çeşitli bahanelerin ardına sığınıp onları ilgi ve sevgimizden mahrum mu bırakıyo- ruz?
Aziz Müslümanlar!
Ana baba hakkına riayet edelim. Onların gönlünü yapmanın ve hayır dualarını almanın gayretinde olalım. Anne baba rızasını kazanmayı dünyada en büyük
bahtiyarlık, ahirette ise kurtuluş vesilemiz olarak görelim. İyilik ve ihsanımızı,
tatlı dilimizi ve güler yüzümüzü, saygı ve hoşgörümüzü, anne babamızdan asla
esirgemeyelim. Dar-ı bekaya göçmüş olan anne babalarımızı duasız, Fatihasız
bırakmayalım. Amel defterlerini kapattırmayan salih evlatlardan olalım. Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in şu hadisiyle bitiriyorum:
"Anne baba, kişinin cennete girmesine vesile olacak en yüce kapılardan birisidir. Bu kapıdan girme fırsatını kaybetmek ya da değerlendirmek artık sana
kalmıştır!"