90 lı yıllarda bir; "Beyazıt meydanı efsanesi" vardı. Bilenler bilir.O dönemde Dünyanın neresinde Müslümanlar zulme uğrasa Türkiyeli Müslümanların zalimlere karşı öfke çığlıklarını attıkları bir meydandı . Gerçekten incelenmesi gereken bir sosyolojik olgudur o meydan ve tüm yurtta bu tarz girişimler için önayak olmuştu. Şahsen 10 yıl önce bir Filistin eyleminde oradaydım,sonra ikamet ettiğim şehirde "Mavi Marmara eylemi" , "Mescidi aksa eylemi" ve "Bangladeş" "Suriye" ile ilgili basın açıklamalarının tamamına katılmayı Allah nasip etti. Bu eylemlerde insanların çok sordukları bir soru vardı. Gelip ; "Ya kardeşim bağırıp çağırıyorsunuz sonra dağılıyorsunuz. Tüm bunların oradaki Müslümanlara ne faydası var ?" Diye soruyorlardı . O dönemde böyle bir soruya muhatap olmuş bir Müslüman'ın cevabı bana çok şey öğretmişti ; "Rasulullah (as) buyuruyor ki ; "Bir zulmü gördüğünüzde onu elinizle engelleyin, elinizle engellemeye gücünüz yetmezse dilinizle engelleyin, dilinize engellemeye gücünüz yetmezse bu sefer kalbinizle buğz edin ki bu imanın en zayıf mertebesidir."

İşte bu hadisi şerif bana katıldığım bu eylemlerin, basın açıklamalarının ya da zulme dair yaptığım ya da yapabileceğim şeylerin ne için olduğunu öğretmişti. Aslında zulüm gören Müslümanlar için değil kendim için kendi vicdanım, insanlığım ve imanım için olduğunu öğretmişti. İbrahim Aleyhisselam'ın ateşine su taşıyan Karınca misali işte. Belki çoğumuzun kaderi bu. Bizler her daim imanımızı, kalbimizi ve nefsimizi hayır üzere muhafaza etmekle yükümlüyüz. En azından kalbimizde bir parça taşımak zalimlerden olmadığımızın onlara meyletmediğimize alamettir ki bize de en azından lazım olan budur!

Bugün Dünyanın her yerindeki zulme karşı bakış açımız bu şekilde olmalı diye inanıyorum. Her zulmü de geçtim, her vaka yı "politik" " stratejik" vs anlamlarda yorumlamaya kalkarsak bu bizi ciddi bir kişisel açmaza götürür. Bugün de Doğu Türkistan ile alakalı zulme dair söylemler oluşturmak kendimizle ilgili bir eylemdir aynı şekilde karşı bir söylem oluşturmak yine kendimize alakalıdır. Seçim bizimdir; "Ya tepişen Fillerden olacağız ya da ezilen Karıncalardan yana olacağız." Şunu da unutmamak lazım Ahiret Günü Allah azze ve celle huzurunda bizi Müslüman kardeşlerimizin hakkından yana sorguya çektiklerin çektiğinde " Ya Rabbi İran'ı yalnızlaştırıyorlardı. Amerika Çin'e komple kuruyordu Yemen'de Rafızi Husileri iktidara gelecekti. Tüm bunlar Amerika'nın Kapitalizmin komünistlerin oyunlarıydı. Biz büyük oyunu gördük ve çoluk çocuk katledildiğinde bacılarımızın ırzına geçildiğinde buna kalbimizle dahi bugz etmedik!" mi diyeceğiz ? Ben de şunu söyleyeyim gerçekten böyle bir babayiğit varsa çıksın meydana. Hem şunu asla unutmamak lazım; " Çin'in , Amerika'nın, Rusya'nın, İran'ın, İngiltere'nin Avrupalı para babalarının uluslararası sahada ayaklarının sabit kalabilmesi için bizim sosyal medya da "CİA operasyonu, Moskof oyunu" gibi çığırtılarımıza ihtiyacı yoktur.Onlar çıkarlarını ve menfaatlerini herkesten iyi savunurlar, bunu da asla unutmamak lazım. Kimseye "Gidin Uygurlar için savaşın" ya da "Devletimiz gitsin, Savaş açsın, şöyle böyle yapsın! "demiyorum. Sadece kendimizle alakalı , bizim içimizdeki bir savaşla alakalı bir manevradan söz ediyorum. Çok uzatmadan bir ayet ile bitireyim ; "Zalimlere sakın meyletmeyin. Yoksa ateş size de dokunur." (Hud 113) Azim olan Allah en doğruyu söyleyendir.