"Kral dedi ki: Ben rüyada yedi arık ineğin yediği yedi semiz inek gördüm. Ayrıca, yedi yeşil başak ve diğerlerini de kuru gördüm. Ey ileri gelenler! Eğer rüya yorumluyorsanız, benim rüyamı da bana yorumlayınız." (YUSUF 43)

İLHAM VE VAHİY ARASINDA RÜYA: Rüya Arapça bir kelime... Sözlükte "görmek" anlamına geliyor. Uyku sırasında zihinde beliren görüntülere rüya diyoruz. Görülen rüyayı yorumlamak ve rüyadan sonuç çıkarmak; rüya tabiri ve rüya tevili olarak isimlendirilir.[1]

İnsan fizyonomisi üzerinde yapılan araştırmalar, rüyanın yeme içme gibi doğal bir ihtiyaç olduğunu göstermektedir.[2]

Rüya tabirinin en aşağı derecesi feraset ve ilhamdır, zirvesi ise vahiydir. Peygamberler için rüya; vahiy çeşitlerinden biridir. Resulullah Efendimiz (s.a.v):"Rüya, peygamberliğin kırkaltı cüz'ünden bir cüz'dür." Buyurmuştur.[3]

Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) yirmi üç sene süren vahiy alma halinin, ilk altı ayı, sabah aydınlığı gibi zuhur eden rüyalar şeklinde olmuştur. Bu da bütün vahiy süresinin kırk altıda birine denk gelmektedir.

Peygamberlerin rüyaları aynen görüldüğü gibi çıkar. Allah dostlarının bir kısım rüyaları da böyledir. Bu sebeple Peygamberlerin dışındaki insanların rüyaları ile amel edilmez. Allah dostlarının rüyalarına ise güvenilir. Feraset sahiplerinin rüya tabirlerine değer verilir. Nefsine ve Şeytan'a uyduğu bilinen insanlara, yabancılara rüya anlatılmaz. Çünkü rüyalar önemli bilgiler ve gizlenmesi gereken duygular içerebilir.

RÜYA TABİRİ: Resulullah Efendimiz de (s.a.v) rüyayı önemsemiş ve görülen rüyaları tabir etmiştir. Kaynaklardan, Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) özellikle sabah namazından sonra ashabına, "İçinizde rüya gören var mı?" diye sorduğunu ve rüya görenlerin rüyasını tabir ettiğini, kendi rüyalarını da paylaştığını öğreniyoruz. [4]

Namaz vaktini ezan ile haber verme uygulamasını, ilk önce rüyasında gören Abdullah b. Zeyd'dir. Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) bu rüyayı tasdik etmesi ile namaz öncesi ezan okunmaya başlamıştır. Benzer rüyaları, diğer sahabe büyüklerimizin de gördüğü rivayet edilmiştir.[5]

Resulullah Efendimiz (s.a.v) kendisinin rüyada görülebileceğini haber vererek şöyle buyurmuştur: "Beni rüyasında gören gerçekten görmüş demektir, çünkü şeytan benim suretime giremez"[6]

Resulullah Efendimiz (s.a.v) rüya hakkında buyurdular ki: "Rüya, anlatılmadığı müddetçe bir kuşun ayağında takılı vaziyette duran şey gibi durur. Anlatılacak olursa hemen düşer ve sonuçları zamanla ortaya çıkar" [7]

"Sizden biriniz sevdiği bir rüya görürse, o Allah'tandır. Bunun için Allah'a hamd edip rüyasını söylesin. Hoşuna gitmediği bir rüya görürse, o şeytandandır. Şerrinden Allah'a sığınsın ve onu kimseye de açmasın. Yoksa kendisine zarar verecektir."[8]

"Biriniz hoşlanmadığı bir rüya görürse, sol tarafına üç defa
tükürür gibi yapsın ve şeytandan üç defa Allah'a sığınsın! Bulunduğu yandan da öbür yana dönsün!"[9]


[1] Yusuf suresi 43,100

[2] TDV, İslam Ansiklopedisi, rüya

[3] Buhari, Ta'bir 26; Müslim, Rüya 8, 2263; Tirmizi,Rüya 1, 2271; Ebu Davud, Edeb 96, 5019

[4] Buhari, "Ta?bir", 47; Ebu Davud, "Îman", 10; Darimi, "Rü?ya", 13

[5] Ebu Davud, "?alat", 28; İbn Mace, "E?an", 1

[6] Buhari, "?İlim", 38, "Ta?bir", 10; Müslim, "Rü?ya", 10-11; Tirmizi, "Rü?ya", 4)

[7] Ahmed b. Hanbel, 4/1,11; Ebu Davud, Edeb, 96; Tirmizi, Rüya, 6; İbn Mace, Rüya, 6; Darimi, Rüya, 11

[8] Buhari Tıbb 39, Bed'ü'l-Halk 11, Tà'bir 3, 4, 10,14, 46; Müslim, Rüya 5, (2262); Muvatta 1, (2, 957); Tirmizi, Rüya 4, (2288); Ebu Davud, Edeb 96, (5021)

[9] Müslim, "Rüya" 5; Buhari, "Tabir", 4