Eski insanlar, putlar için put evleri inşa etmişlerdir. Bunlardan biri İsfahan'daki bir dağ üzerinde kurulu evdir.

İran kisrası Kuştasp, Mecusi olunca içindeki putları çıkarmış ve orayı ateşperestlerin mabedine dönüştürmüştür.

İkinci ve üçüncü puthaneler Hindistan'da bulunmaktadır. Dördüncüsü Belh şehrindedir. Bunu Minuçehr inşa ettirmişti.

İslam hakim olunca Belhliler burayı yıkmışlardır. Beşincisi Dahhak'ın San'a'da Zühre (Venüs) adına inşa ettiği puthanedir. Bunu Hz. Osman (r.) yıkmıştır.

Altıncısı ise Kral Kabus'un Fergane şehrinde Güneş adına inşa ettiği puthanedir. Bunu da Mu'tasım yıkmıştır.

Hindistanlıların dinini Brahman olan bir adam icat etmiş ve onlara Yahya b. Bişr b. Umeyr Nihavendi şunları anlatır: "Hindistanlılara bir takım putlar sunmuştur.

Hindistanlıların en büyük binası olan Miletan'daki mabedi o adam putlara adamıştır! (Miletan Sind şehirlerinden biridir.) Büyük Heyula görünümündeki en iri putu da buraya koymuştur. Bu şehir Haccac devrinde fethedilmiştir.

Askerler putu sökmek istediklerinde Hindistanlılar "Ona dokunmaz ve sökmezseniz orada toplanan paranın üçte birini size veririz!" teklifini getirdiler.

Abdülmelik b. Mervan da ona dokunulmamasını emretti. Hindistanlılar iki bin fersah uzaktan oraya hacca gelirler. Her hacının da gücünün yettiği kadar; on ila on bin dirhem arası para getirme zorunluluğu vardır.

Aksi taktirde haccı kabul olmaz. Gelenler bu parayı büyük bir sandığa atarlar ve putun etrafında tavaf ederler.

İşte onlar gittiklerinde paranın üçte biri müslümanlara, üçte biri şehrin ve kalelerinin bakımına, diğer üçte biri de putun hizmetçilerine ve puthanenin bakımına ayrılırdı.

Ebu'l-Ferec İbnü'l-Cevzi der ki: Bir bak şeytanın bunlarda nasıl oynadığına; akıllarını başlarından nasıl aldığına: ibadet edecekleri şeyleri kendi elleriyle yapıyorlar.

Allah (c.) onların putlarını ne de güzel yermiştir: "Onların yürüyecekleri ayakları mı var, veya tutacakları elleri mi var, veya gördükleri gözleri mi var, veya işittikleri kulakları mı var?" (Araf, 7/195) Burada kullara işaret edilmektedir.

Yani: "Siz yürüyor, tutuyor, görüyor ve işitiyorsunuz. Putlar ise bunlardan acizler. Onlar cansız, siz ise canlı varlıklarsınız. Tam olan biri eksik olana nasıl ibadet eder?" denmektedir.

Biraz düşünselerdi, gerçek İlah'ın varlıkları yarattığını, başkaları tarafından yaratılmadığını, O'nun (c.) pek çok şeyi bir araya topladığını ama başkaları tarafından toplanmadığını; kainatın O'nunla ayakta durduğunu, O'nun ise hiçbir şeye dayanmadığını görürler; insanın kendi yaptığı şeylere değil kendini yaratan zata kulluk etmesinin gerektiğini bilirlerdi.

Onların, putların kendilerine şefaat edecekleri inancı ise; yanlışlığından şüphe edilmeyecek bir hayal ve düşten ibarettir!