Erzurum’un dünyaca ünlü doğal zenginliklerinden Oltu Taşı, yerin yüzlerce metre altındaki ocaklardan büyük emeklerle çıkarılıyor. 2015 yılında coğrafi işaret alan bu değerli taş, ustaların ellerinde tespihten yüzüğe, kolyeden bilekliğe kadar birbirinden şık ürünlere hayat veriyor.

Yer altından çıkan taş sanata dönüşüyor
Oltu Taşı, galeri denilen küçük ocaklarda çekiç ve murç yardımıyla büyük zorluklarla gün yüzüne çıkarılıyor. Tekerlekli arabalar ve iplerle taşınan taşlar, atölyelere getirilerek usta ellerde işlenmeye hazırlanıyor. Taşın şekillendirilmesi sırasında çatlak ve yabancı maddeler titizlikle ayıklanıyor.

Hava ile temas edince sertleşiyor
Oltu Taşı'nın en dikkat çekici özelliği, yer kabuğundan çıkarıldığında yumuşak olması ancak hava ile temas ettiğinde sertleşmesidir. Bu nedenle ustalar, taşı kullanılana kadar toprağa gömerek yumuşaklığını korumasını sağlıyor. İşlenmeye hazır hale gelen taş, zamanla sertleşip parlaklık kazanıyor.
“Oltu Taşı, işlendiği anda sertleşerek dayanıklı bir yapıya kavuşuyor ve yıllar boyunca parlaklığını koruyor.”
Zengin özellikleriyle dikkat çekiyor
Siyah kehribar olarak da bilinen Oltu Taşı, genellikle siyah, nadiren kahverengi, gri veya yeşilimsi tonlarda bulunuyor. Zımpara kağıdına sürüldüğünde kahverengi toz bırakan taş, sürtünmeyle elektriklenip hafif cisimleri çekebiliyor. Ayrıca alevde yanarak kül bırakması, soğutulduğunda ise camlaşarak kalıplaşması onu diğer taşlardan ayırıyor.

Geleneksel yöntemlerle işleniyor
Ocaklardan çıkarılan taş, keser ve çelik bıçaklarla şekillendirilerek tespihe, takıya veya süs eşyasına dönüştürülüyor. İşlem sırasında taşın israf olmaması için büyük bir ustalık gerekiyor. Son aşamada cilalanarak parlatılan taş, adeta toprağın içinden çıkan bir sanat eseri olarak vitrinlerde yerini alıyor.
Bugün dünya çapında tanınan Oltu Taşı, Erzurum’un kültürel ve ekonomik değerlerinden biri olarak hem bölgeye hem de ülkeye katkı sağlamaya devam ediyor.






