Dünyayı yemek üzerinden anlatabilmek gibi kaygılarımız olsaydı bu bizim topraklar için hiç zor olmazdı. Her kültür sofrasında başlatır kendini anlatmaya. Biz sofrada başlayıp sofrada bitiriyoruz. Yemeklerimizin hikayeleri de sofralarımız gibi bizi anlatıyor.

1909 yılında Gaziantep'in Oğuzeli kasabasına bağlı Uruş köyünde doğar Zöhre kız. Sonraları güzelliğiyle bütün köye nam salınca EZO yani "Güzel " derler. Evlenecek çağa gelip aşık olduktan, birde evlendikten sonra "EZO GELİN " diye de eklerler. Ve farkında olmadan şuan hepimizin şifa diye sarıldığı Esnaf lokantalarının eksik etmediği enfes çorbanın da adını vermiş olurlar.

Ezogelin çorbasının hikayesi, çorbanın kokusunu aldığınızda hissettiğinizle aynı. Baştan aşağı Anadolu.

Sevdiği adamla evlenir Ezo gelin. Hikayesi şanslı başlar aslında. Oldukça mutludur. Ezo için hayat olabildiğince güzeldir. Sevdiği adamın yanında,mutlu bir hayatı vardır. Fakat bütün ölümsüz hikayelerde olduğu gibi bu mutluluk uzun sürmez. Ara bozucular, dedikoducular, bu mutlulukta gözü olanlar bozar bu evliliği. Ezo gelin de ayrılmak zorunda kalır sevdiğinden. Artık Ezo 'dur yalnızca.

6 yıl boyunca kimseyle evlenmez Ezo gelin. Peri hikayelerinin efsunluğunda güzelliği her geçen gün daha bir dillere destan olur. Nice talibi olur nice aşığı. Gönlünü başkasına meydelemez bir daha. Ta ki ailesinin de baskısıyla kendisini genç kızlığından bu yana seven teyze oğlu Memet'e olur diyinceye kadar.

Ezo yeniden gelin olmuştur. Kendi gibi yüreği de güzeldir. Memet'le iyi anlaşır. Fakat artık yüreğinde hiç bilmediği bir duygu vardır. Yoksulluğu, açlığı, aşkı bilen Ezo gurbet denen şeyi öğrenmiştir. Çünkü Memet Türkmen oymağında yaşamaktadır. Ezo da bu evlilikten sonra soluğu Suriye'nin Celabrus ilçesinin Türkiye sınırına yakın Kozbas köyünde alır. Aşk acısı bitmiş yerini memleket hasreti almıştır.

Ezo gelin Suriye 'ye gittikten 20 yıl sonra 1956 yılında veremden dolayı veda eder hayata. İşte bu aynısı binlerce kez yaşanmış gibi duran hikayeyi ölümsüz kılan Ezo gelinin ölümsüzlük tarifi ezogelin çorbasıdır. Derler ki Ezo gelin güzel olduğu kadar hamarattır. Antep'te kaldığı yalnız ve yoksul olduğu zamanlarda evde kalan malzemeyi karıştırarak yapmış ilk bu çorbayı. Bir başka hikayede ise savaş zamanı olan kıtlıkta yaptığı söylenir. İşte o tarif burada EZO GELİN çorba...

MALZEMELER;

2 çay bardağı kırmızı mercimek

3 yemek kaşığı pirinç

2 yemek kaşığı bulgur

1 adet kuru soğan

1 tatlı kaşığı Domates salçası

1 yemek kaşığı tereyağı

6 su bardağı sıcak su

1 tatlı kaşığı nane

1 tatlı kaşığı tuz

YAPILIŞI; Sıcak suyu geniş bir tencerede kaynatın. Yıkayıp suyunu süzdürdüğünüz 2 çay bardağı kırmızı mercimeği tencereye aktarın. 3 yemek kaşığı pirinci, 2 yemek kaşığı bulguru ve 1 tatlı kaşığı tuzu tencereye aktarın. Yaklaşık 35 dakika, kırmızı mercimekler yumuşayana kadar pişirin. Ayrı bir tavada 1 yemek kaşığı tereyağını eritin. Üzerine 1 adet küp doğranmış kuru soğanı ekleyin ve kavurmaya başlayın. Kavrulan soğanlara 1 tatlı kaşığı domates salçasını ekleyin. 1 tatlı kaşığı naneyi ekleyip, 2 dakika daha kavurun.Kavrulan sosunuzu ocaktan alın. Bakliyatları kaynattığınız tencereye kavrulan salçalı soğan karışımı ekleyin. Sonra hızlıca karıştırdığınız çorbayı 10 dakika daha pişirin. Limon suyu ve pul biber ilavesiyle sıcak olarak servis edin.

Afiyet olsun...

Daha detaylı tarifler için instagram ilker agan veya Arda lokantası sayfalarını takıp edebilirsiniz.....